Lidya Özdemiroğlu'nun dudaklarına ne oldu?

Levent Yüksel'den ayrıldıktan sonra roman yazmaya başladığı ortaya çıkan Lidya Özdemiroğlu'nun görüntüsündeki değişikliğin sırrı ortaya çıktı

2016'da ölen müzisyen Atilla Özdemiroğlu'nun ikizlerinden Lidya Özdemiroğlu (22) kendinden 31 yaş büyük şarkıcı Levent Yüksel (53) ile geçen yıl aşk yaşamıştı.

Ancak çiftin aşkı çok da uzun sürmemişti. Lidya Özdemiroğlu, kısa süre sonra kendisine daha genç bir sevgili bulmuştu.

Ayrılık sonrası kameralardan uzak kalan ve roman yazmaya başladığı ortaya çıkan Lidya Özdemiroğlu'nun görüntüsündeki değişikliğinin sebebi ortaya çıktı.

Habertürk'ün haberine göre, Lidya Özdemiroğlu, blogunda kaleme aldığı yazıyla dudaklarındaki dolguyu erittirdiğini açıkladı.

İşte o açıklama:

"Ben on yedi yaşındayken yaş grubuma hitap eden dünya çapındaki popüler kızlar dudaklarına, burunlarına, kalçalarına, yüz hatlarına… teker teker her yerlerine estetik müdehalede bulundurmuştu. Ve ben on sekizinci yaş günü pastamı üflerken, “artık yasal olarak annem ve babam dudaklarımı yaptırmamı engelleyemez” diye düşünmüştüm. Ve sonunda dudaklarıma dolgu uygulaması yaptırdım. Sonra kendimi müthiş beğenmeye ve sevmeye başladım mı? Hayır. Çünkü burnum minnacık, yüzüm incecik, elmacık kemiklerim çıkık olmalıydı. Hatta dudaklarım daha bile büyük olmalıydı! Bu yüzden özellikle geçmiş fotoğraflarıma bakıp dudaklarıma laf eden insanlar beni çok üzüyor. Üzüldüğüm kısım edilen laflar değil asla.

Henüz onsekiz yaşında olan bir genç kızın kendiyle mücadelesini göremeyecek kadar duruma fiziksel bakılması. Şimdi baktığımda “benim kendimle derdim neymiş?” diye soruyorum. O zamanlar bunu göremeyecek ve farkına varamayacak kadar ‘onlara’ benzemek istiyordum. Benden yalnızca bir tane olduğunu henüz kavrayamamıştım. Kendime karşı oldukça şekilci bir yaklaşımım vardı. Esasında beni ben yapan yanlarımı göremiyordum bile. Saatlerce süren hazırlığın sonunda aynaya gülümseyebiliyordum. Yani kendimi beğenmem için birşeyler yapmam gerekiyordu. Eminim ki ‘kendini olduğu gibi beğenmeme’ her genç kızın geçtiği bir süreçtir ve ben de çok normal bir şekilde bu sürecin içindeydim. Uzun vadede bu hazırlanma süreciyle baş etmek zorlaşıyordu. Bir yerlere geç kalıyordum. Yetişmek için daha az makyaj yapmak zorunda kalıyordum ve evden mutsuz çıkıyordum ama beklenenin aksine çok daha olumlu tepkiler alıyordum. Zamanla bu düşüncelerimin bir realitesinin olmadığını çok yakınımda olanlar anlamamı sağladı ve bu sürecimde bana çok sevildiğimi hissettirerek, kendimi sevme sürecimi başlatmamı sağladılar.

ESTETİK SEVDAM YERSİZ!

Benim için çok etkileyici olan iki büyük basamağım oldu. Kendi kendime dedim ki; “Lidya olarak hayatın boyunca bu bedene sahip olacaksın. Onu kusurlu bulmak mı, yoksa eşsizliğini farkına varıp; sevmek mi?” O an da tüm bu estetik sevdam yersiz gelmeye başladı. Evet ben buyum ve böyle mutlu olmalıydım. Aradan zaman geçti ve bu basamağımın ön ayak olduğu ikinci basamak çıktı karşıma. “Burası benim evim,” diye bir düşünce belirdi aklımda. Büyülendim o sırada bu fikirle. Bedenim ruhuma ev sahipliği yapıyordu bu hayatımda. Tıpkı bir kaplumbağaya benzettim ama evim sırtımda olmak yerine tamamen beni kaplamıştı.
Üstelik ev bir mekandan çok bir duyguydu benim için ve bu düşüncemi tamamen destekliyordu. Belli belirsiz kollarımı etrafıma sarıp içimden “evim” dediğimi bile hatırlıyorum. Yolculuğumda kendime bakış açımın değiştiği majör anlarımdandı. Şimdi gelelim bugüne…

ERİMİŞ DUDAK DOLGUMLA YAZIYORUM

Erimiş dudak dolgumla yazıyorum bu mesajı tüm ilgilenenlere… Kendinizi daha iyi hissedeceğinizi düşünüyorsanız, asla estetik müdahaleye karşı değilim ancak önce kendinizi tam olarak olduğunuz gibi sevme yolculuğunuzun ilk adımlarını atımanızı ve üstüne bir daha düşünmenizi tavsiye ederim.Hepimiz bir taneyiz… annesinin bir tanesi, babasının bir tanesi, evrenin bir tanesi, kendinin bir tanesi…