Draghi'nin geçen hafta yarattığı beklenti ile başta AB ve ABD'den yeni likidite kaynaklarını bekleyen piyasalar borsaları zirvelere taşıyor. Zaten AMB(Avrupa Merkez Bankası) 1 Trilyon Euro'dan fazla bir likiditeyi piyasaya vermişken daha da fazlasının gelecek olması beklentisi, paranın daha ziyade borsalara yönelmesine neden oluyor. Eğer bugün toplanacak ve yarın açıklama yapacak olan ABD merkez bankası FED ve yine bu hafta toplanacak olan ECB(AMB)'den beklentileri karşılayan açıklamalar gelirse, bu yükselişlerin devamını da görürüz.
Ancak borsalardaki yükselişi asıl destekleyecek olanın AB için faiz indirimi ya da ABD için düşük faizin süresini daha da uzatmak değil, yeni bedava para paketlerinin olacağını belirtmek isterim. Eğer yeni para paketleri(tahvil alım kararları, mortgage fonlarını alma kararları gibi) kararlar çıkmadığı takdirde beklentilerin karşılanmayacağını düşünüyorum.
Türkiye için de, öncelikli olarak TCMB faiz indirimi ve sonrasında not arttırımları bekleniyor.
Bu kararları hangi ülkelerin alacağına göre, ülke borsalarında hareketlerin devamı şekillenecektir. Yani dışarıdan yeni para paketleri gelmese ama Türkiye'nin notu arttırılsa, dış borsalar düşerken, belki ilk anda onlarla düşebilecek olan İMKB not arttırımı nedeniyle pozitif ayrışma gösterebilecektir.
Ancak şimdilik tüm bu beklentiler hala net değildir. İlk netliği bu hafta FED ve ECB'den gelecek kararlarla göreceğiz. Açıkçası Avrupa'da mali birlik konusu netleşmeden ve ülkeler tasarruf önlemlerindeki taahhütlerini hala yerine getirmemişken, Yunanistan taahhütlerini yerine getirmek için iki yıllık ek bir süre daha istemeyi planlıyor denirken tahvil alım programı başlatılabilir mi konusunda çok da iyimser değilim.
Bu tereddütümdeki en önemli neden, şimdiye kadar biliyorsunuz defalarca toplanmış olmalarına rağmen, uzlaşmaya varamayan AB liderlerinin tutumudur. Sanki yine Merkel ayak direyecek gibi geliyor. Bu nedenle Merkel'in ne diyeceğini görmeden, son dönem fazlası ile hızlı yükseliş göstermiş borsalardan biraz korktuğumu belirteyim. İlginçtir ki, benim gibi pozitif bir geleceğe dikkat çeken, bir önceki düşüşün teknik olduğunu ve devamındaki daha da güçlü olacak bir yükselişin düzeltmesi olduğunu söyleyen birinin bu korkusu biraz çelişki gibi duruyor olabilir! Bunun bir çelişki olmadığını bilmeniz lazım. Düşüncelerim hala değişmedi. Ama liderlerin değil de, Draghi'nin açıklamaları ile bu yükselişi yaşıyor olmamız nedeniyle bu korkuyu yaşıyorum. Bana göre mutabakatlar uygulamaya geçilmeden biraz erken ve biraz fazla heyecan yaşanıyor gibi geliyor.
Draghi'nin bu açıklamaları tam da İspanya ve İtalya için uzun vadeli borçlanma ihaleleri öncesinde ve o an için sert düşen bir piyasa ortamında yapmış olması, bu ülkelerin borçlanma ihalelerinde daha büyük bir krizi tetiklememeleri için yapmış bile olabileceğini düşünmüyorum desem yalan olur! Eğer İspanya on yıllık ihalesinde faizler daha da artmasına rağmen yeterli borçlanma yapamasaydı bu piyasalara nasıl yansırdı diye düşününce, Draghi'nin ani hamlesini farklı şekilde zaman kazanmak için yapılmış olabilecek bir tutum olabilir diye yorumlamaktan kendimi alamıyorum. Bu nedenle de, ya doğru bir şüphe içindeysem diye korkuyorum! Çünkü beklentileri boşa çıkartacak merkez bankaları sonrası ciddi düşüşler görmemizin kaçınılmaz olacağını düşünüyorum. Umalım da öyle olmasın.
Böyle bir tereddüt içindeyken, teknikler yeni önerileri gerektirse de, mümkün olduğunca açıklamaları görmeden yeni hisse öngörülerinde bulunmak istemiyorum. Olası teknik ihtimalleri borsaanalizci.com'da bulunan Destek-Direnç Tablosunda göstermekle yetiniyorum. Bir hafta evvel konuşulanların neler olduğunu hepiniz biliyorsunuz, sadece Draghi ile bu havanın tamamen değişmiş olması sonrasında, merkez bankalarının yeterli desteği vermesini dilerim. Yoksa yine bir hafta önceki gündeme dönersek bunun ciddi zararlara neden olacağını belirtmek isterim. Kısacası ben yoğurdu üfleyerek yemeyi tercih ediyorum. Belki arada bazı fırsatlar kaçıyor olabilir ama en azından aksi gerçekleşmesi halinde, olası sert bir düşüşten korunmuş oluruz. Yok eğer beklentiler karşılanırsa, nasılsa aradaki fırsatı kısmen kaçırsak da, devamındaki fırsatları yine yakalarız.
Aydın Eroğlu