Noor Inayat Khan 1914’te Moskova’da dünyaya geldi. Kendisi Hint kökenli soylu bir aileye mensuptu. Prenses diye adledilmesi de bu yüzden oldu. Babası Hazrat Inayat Khan, Evrensel Sufizm’in kurucusu ve Sufizm’in Batı’da yayılmasını sağlayan ilk ruhani liderdi. Annesi Pirani Ameena Begum, 18. yüzyıl Mysore Krallığı’nın başı Tipu Sultan’ın akrabasıydı. ‘Liberte’ Türkçe olarak özgürlük kelimesini son nefesine kadar dilinden düşürmeyen Khan’ın yaşam hikayesi yüreğinize dokunacak.
Hazrat Inayat Khan ve Pirani Ameena Begum çiftinin dört çocuğunun en büyüğüydü. Moskova’da doğdu ancak ailesi kısa bir süre sonra Paris’e gçö edince orada yaşamaya başladı. Paris’teki güzel yaşamı Nazilerin işgaline kadar devam etti. Noor Inayat Khan, Sorbonne’da çocuk psikolojisi ve Paris Konservatuarı’nda müzik eğitimi aldı. Ardından çocuk dergileri, Fransız radyosunda şiir okuma ve çocuk öyküleri yazma çalışmaları oldu.
Fransa, Alman orduları tarafından işgal edilince bu kez İngiltere’ye taşındılar. Khan babasının ona kattığı dini, hoşgörüyü ve ideallerine yaşamı boyunca bağlı kalmayı tercih etti. Bu doğrultuda en büyük düşmanı faşizm ve onun yarattıklarıydı. Faşizm’e karşı durabilmek adına somut adımlar atmak istedi. İngiltere’nin Nazilerle olan mücadelesine destek olmayı düşündüğünden 1940’da Women’s Auxiliary Air Force’a (Kadınlar Yedek Hava Kuvvetleri) başvurdu. Bu kurumda en düşük rütbeli hava personeli ve telsiz operatörlüğü eğitimi aldı. 1941’de ise bombardıman eğitim okuluna transfer edilince terfi etmek için başvurdu ve yardımcı subaylığa kadar yükseldi. Bu terfiyle yetinmedi ve 1944 yılında ajanlık eğitimi aldı. Fransızca bildiğinden ve yeteneklerinden ötürü “Medeleine” kod adıyla Almanlara sızma görevi verildi.
Alman işgaline altındaki Fransa’ya bir kez daha geldi. Nazi işgali sırasında Fransa’ya giden ilk kadın ajan ve telsiz operatörüydü. Görevi ise İngiliz ve Fransız direniş hareketlerine kodlanmış mesajları göndererek iletişimi sağlamaktı. Almanların onlarca stratejik hamlesinin deşifre olmasını sağladı ancak 1 ay sonra bu casusluk ağı fark edildi. Onun için büyük bir tehlike kapıdaydı. Komutanları acilen geri dönmesini istedi, o bu emri reddederek görevine devam etti. 3 ay boyunca sürekli kimlik değiştirerek Alman askerlerinden kaçmayı başardı.
Bir başka ajan olan Fransız arkadaşı Emile Henri Garry’nin kız kardeşi tarafından ihanete uğrayarak 13 Ekim 1943’te Almanlar’ın eline geçti. Yakalanmasına çok sert karşı koyduğu ve uzun süre askerlere direndiği kayıtlara geçti. Sorgularda tüm işkencelere rağmen tek bir bilgi bile vermedi. Ayrıca sorgu sırasında ve gönderildiği hapishanede kaçma girişimlerinde bulunduğu için Alman askerleri onu “son derece tehlikeli” olarak etiketledi. Almanlar, Noor’u ve diğer ajanları Eylül 1944’de Dachau toplama kampına gönderdi. Aç, susuz ve işkenceyle geçen aylar sonrasında başlarına ateş edilerek infaz edildiler. Onları infaz eden asker geldiğinde bile Noor Inayat Khan’ın, Liberte! Liberte! diye bağırdığı yani özgürlüğü durmadan haykırdığı tarih notlarında yerini aldı.
2012 yılında Londra’da heykeli yapıldı. Londra’daki heykelin açılışını ise Hintli Prenses Anne tarafından gerçekleştirildi. Büst bir Hintli kadının, ayrıca bir Müslümanın Britanya’daki ilk heykeli olarak tarihe geçti. Ülkede kahraman ilan edilen Casus Prenses’in filmi de çekildi.