Lösemi hastası küçük kızın dramı

Malatya'da, 2 aylıkken vücudunda kahverengi lekeler çıkan ve bu lekelerin beynindeki tümörün belirtisi olduğu 2 yıl sonra anlaşılan Sıla Şeftalicioğlu'na ailesi hastalığını söyleyemiyor. Yaklaşık 5 yıldır devam eden tedavi sürecinde güzelleşeceğini düşünürken elleri şişen, ateşi çıkan ve ağrıları artan Sıla'nın ''Anne ben güzelleşmekten bıktım. Güzelleşmek istemiyorum'' sözleri ailesini kahrediyor.

Tedavi olduğu için okula da gidemeyen Sıla'nın annesi Gülizar Şeftalicioğlu, tümöre bağlı kan kanseri olan ve yaşıtlarından ancak 2 yıl sonra konuşabilen kızını yıllardır büyük bir umutla hastaneye getirdiğini söyledi.

Sıla doğduğunda karnında iki kahverengi leke olduğunu ve bunların daha sonra vücudunun her tarafına yayıldığını belirten anne Şeftalicioğlu, onu önce Malatya Devlet Hastanesi ardından da İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezine götürdüğünü anlattı.

''Doktorlar bana Sıla'nın hiçbir hastalığı olmadığını söyledi'' diyen Gülizar Şeftalicioğlu, bu lekelerin normal olduğunu söyleyerek geri gönderdiklerini öne sürdü. Aradan geçen süre içinde Sıla'nın yaşıtlarına göre hala konuşamaması üzerine kızını tekrar doktora götürdüğünü ifade eden Şeftalicioğlu, doktorların kendisine ''kız çocuklarının geç konuştuğunu'' söylediğini ifade etti.

Daha sonra kızını Turgut Özal Tıp Merkezi'ne götürdüğünde çekilen bir emarda beyin tümörü teşhisinin konulduğunu anlatan Gülizar Şeftalicioğlu, ''O lekeler tümöre bağlıymış. Genetik bir hastalıkmış. Adı da nörofibromatozis. Bu hastalık bir iki leke ile başlıyormuş. Tümör, merkezi sisteme baskı yapıyormuş ve konuşamaması da ona bağlıymış'' dedi.

-''SAĞ GÖZÜNÜ KAYBETTİ''-
Bu teşhis sonrası Sıla'yı Malatya Devlet Hastanesinde bir cildiye doktoruna götürdüğünü ifade eden Şeftalicioğlu, sözlerine şöyle devam etti:

''Doktor 'bu çocuk kan kanseri olacak ve ölecek' dedi. Bunun üzerine Sıla'yı İstanbul'a götürdüm. Çapa Tıp Fakültesinde de nörofibromatozis hastalığı teşhisi koydular. Daha sonra beyin tümörü ilerledi. Kan değerlerini etkiledi. Optik glomu var. Sağ gözünü kaybetti. Sağ gözünü kaybettikten sonra doktorlar kemoterapiye almaya başladı. Sağ gözünün arkasında da bir tümör oluştu. Yaklaşık 10 aydır kemoterapi alıyor. Bu 3 ay daha sürecek. Timör bütün sağlığını etkiliyor.''

Gülizar Şeftalicioğlu, Sıla'nın yaşıtlarına göre 2 yıl daha geç konuştuğuna değinerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''İl Milli Eğitim Müdürlüğünden rapor aldım. Sıla'yı Rehabilitasyon Merkezine götürdüm. Eğitim aldı. 2 yılın sonunda konuştu. Yaşıtlarını 2 yaş geriden takip ediyor. Doktorlar kemoterapi ilaçları ile tümörü durdurmak istiyor. Tümör kaybolmayacak. Aynı yerde duracak. Yapacağını yapacak ama ilerlemesini engellemeye çalışıyoruz.''

Sıla'nın okula da gitmediğine işaret eden Şeftalicioğlu, ''Okula hiç gitmedi. Okuma yazma bilmiyor. Şu anda kemoterapiden dolayı enfeksiyon riski var. Sağlığı yerinde olsun da, okuma yazmayı 2 yıl geç öğrensin. Sağlık raporu çıktı. Yüzde 98 ağır özürlü raporu verdiler'' dedi.

Kızının yaşamında duyduğu endişeyi de dile getiren anne Şeftalicioğlu, ''Kurtarmak istiyorum. Bir adım ileriye götürüyorum ama hastalık gittikçe ilerliyor. Sıla, hastalığını bilmiyor, psikologlar söylememizi istemedi. Tedavisinin 'güzelleşmesi' için yapıldığını sanıyor'' dedi.

-''ANNE, BEN GÜZELLEŞMEKTEN BIKTIM''-
Sıla'nın tedavi sürecindeki ruh halinden de söz eden anne Şeftalicioğlu, kızının hemşire olmak istediğini dile getirerek, ''Turgut Özal Tıp Merkezinde kemoterapi görüyor. Başhekim Prof. Dr. Ünsal Özgen Sıla'ya 'Sen buranın hemşiresi olacaksın' dedi. Sonra da terziye Sıla için bir hemşire forması dikmelerini söyledi. Ölçüyü aldılar. 5 dakika içinde dikip getirdiler. Sıla'nın ateşi vardı. Hemşire formasını görünce ayağa kalktı, ateşi düştü. Formayı üzerinden çıkarmıyor'' diye konuştu.

Kızının sık sık hastaneye gitmekten ve tedaviden dolayı çok zorlandığın anlatan Şeftalicioğlu, 'Anne, ben güzelleşmekten bıktım. Elim şişiyor, ateşim oluyor, ağrı yapıyor' dediğini, onun bu sözlerine dayanamadığını sözlerine ekledi.