Lösemide "yerli tedavi" arayışı

Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nezih Hekim ve ekibi, lösemi ve lenfoma tedavisinde kullanılan ve patenti ABD'de bulunan "CAR-T" hücre tedavisi yönteminden yola çıkarak, yerli tedavi metodunu geliştirmeye çalışıyor - Prof. Dr. Nezih Hekim: - "Burada önemli olan onların aldığı patentten farklı bir yöntemle yeni patent geliştirmek" - "Eğer başarılı olursak ve Türkiye de burada kendine bir yer edinirse, yarın lösemi dışındaki kanserlerin tedavisi de benzer yöntemlerle yapılacak. Yoksa bu yöntem bir süre sonra kanser tedavisinde baskın olduğunda biz çok geç kalmış olacağız" - "Kanser ilaçlarını zamanında biz geliştirmiş olsaydık, şu anda yurt dışına milyarlarca dolar ödemeyecektik. Bunda da geç kalırsak yarın benzer paraları ödeyeceğiz. Bu nedenle kendimizi geleceğe daha iyi hazırlamaya çalışıyoruz"

GAZİANTEP (AA) - ZUHAL UZUNDERE KOCALAR - Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nezih Hekim ve ekibi, lösemi ve lenfoma tedavisinde kullanılan ve patenti ABD'de bulunan "CAR-T" hücre tedavisi yönteminden yola çıkarak, yerli tedavi metodunu geliştirmeye çalışıyor.

Hekim, SANKO Üniversitesi tarafından düzenlenen bir toplantıya katılmak üzere geldiği Gaziantep'te, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ekibiyle birlikte lösemi ve lenfomanın tedavisiyle ilgili çalışmalar yürüttüklerini söyledi.

Reklam
Reklam

Kan kanserinin genlerde oluşan deformasyonlarla meydana gelen bir rahatsızlık olduğunu anlatan Hekim, beyaz kan hücrelerinin (akyuvar) aşırı şekilde ve kontrolsüz arttığı bu hastalıkta, normal insanlarda 7-8 bin olan lökosit sayısının 150-200 binlere çıktığını belirtti.

Hekim, hastalığın dünyada farklı tedavi metotlarının bulunduğunu dile getirerek, bunlardan birinin de CAR-T olarak adlandırılan yöntem olduğunu anlattı.

ABD'de şu an uygulanan bu yöntem üzerinde kendilerinin de bir süredir çalışmalar yürüttüğünü vurgulayan Hekim, şunları kaydetti:

"Bu yöntemin Türkiye'deki hastalara da uygulanması gerektiğini düşünüyorum. İnsanın kendi bağışıklık sistemi var. Vücuda mikrop ve bakteri girdiğinde bağışıklık sisteminiz, lenfositler saldırıp yok ediyor. Ancak vücudunuzdaki kansere, tümöre hiç ses çıkarmıyor. CAR-T yönteminde, hastaların kanından alınan lenfositlere, genetik bir müdahaleyle, kendi tümörüne saldırmayı öğretiliyor. Bu lenfositler de hastaya yeniden enjekte ediliyor. O zaman bir gecede lenfomada ve lösemide tedavi gerçekleşiyor. Tek doz ve bir gecede hastalık yok olabiliyor. Bunu icat eden ABD'deki bir profesör. Bunun patentini de almış. Bütün dünya bu lisanslar, patentler için savaş veriyor. Amerika'nın gıda ve ilaç dairesi FDA bunun fiyatını 475 bin dolar yaptı."

Reklam
Reklam

- "Kendi patentimizi oluşturmak istiyoruz"

Prof. Dr. Nezih Hekim, Türkiye'deki tüm hastaların tedavi masraflarını karşılamasının mümkün olmadığını ancak 4-5 hasta için ödenecek parayla laboratuvar kurup, tüm Türkiye'ye hizmet etmemenin mümkün olduğunu anlattı.

Bu konuda önlerindeki tek engelin teknolojik eksiklikler olmadığına dikkati çeken Hekim, şöyle konuştu:

"Bunlar patentli yöntemler. Biz şimdi yürüttüğümüz çalışmayla kendi patentimizi oluşturmak istiyoruz. Daha değişik yöntemlerle aynı sonuca gitmek istiyoruz. Şu anda bu patent, Türkiye'ye verilmedi. Bu yüzden bir kurum lisans anlaşması yapamadı. Bu nedenle bizim bunu herhangi bir hastaya uygulamamız söz konusu değil. Belki 1-2 yıl olmayacak. Biz önce bütün dünyanın gittiği yolları taklit ettik. Şimdi onlardan farklı olarak kendi yöntemimizi geliştirmeye çalışıyoruz. Yoksa bütün dünyanın yaptığını taklit etmek zor değil. Herhangi bir moleküler biyoloji laboratuvarında yapılabilecek kadar basit şeyler. Burada önemli olan onların aldığı patentten farklı bir yöntemle yeni patent geliştirmek."

Reklam
Reklam

Hekim, CAR-T yönteminin her lösemi ya da lenfoma hastasına uygulanamadığını, artık ilacın veya ilik naklinin fayda etmediği hastalara yönelik olduğunu vurguladı.

Tıbbın "çaresizliğe çare arayan" bir bilim dalı olduğunu kaydeden Hekim, sözlerini şöyle tamamladı:

"Eğer başarılı olursak ve Türkiye de burada kendine bir yer edinirse, yarın lösemi dışındaki kanserlerin tedavisi de benzer yöntemlerle yapılacak. Yoksa bu yöntem bir süre sonra kanser tedavisinde baskın olduğunda, biz çok geç kalmış olacağız. Kanser ilaçlarını zamanında biz geliştirmiş olsaydık, şu anda yurt dışına milyarlarca dolar ödemeyecektik. Bunda da geç kalırsak yarın benzer paraları ödeyeceğiz. Bu nedenle kendimizi geleceğe daha iyi hazırlamaya çalışıyoruz."

Anahtar Kelimeler: