Yine de Çin kültürü, Pearl Nehri ağzında bulunan bu kent devletinde hissedilebilir bir şekilde kendini gösteriyor. 583,003 nüfusa sahip ülkenin resmi dili Kanton Çincesi.
2002‘den beri inanılmaz bir ziyaretçi patlaması yaşayan ülke, Makao’nun Doğunun Vegas’ı olarak değerlendirilmesinden kaynaklanıyor. Ülke bir nevi “Mega Casino Tatil Yeri” konumuna geldi. Ancak Makao’nun tek sunduğu şey bu değil. Oyun salonlarının ardında, paket taşlı sokaklarıyla süslü sokaklar, Çin tapınakları, barok kiliseler, birçok yeşillik alan, Unesco Tarihi Miras statüsünde olan tarihi yerler ve huzur veren sahilleri ile herkesin kendine göre bir şey bulabileceği bir yer.
Makao’nun tarihi aynı zamanda kendine özgü bir mutfak sunuyor. Bu mutfak Avrupa, Latin Amerika, Afrika ve Asya tatlarının mucizevi bir birleşimi diyebiliriz. Denemenizi tavsiye edeceğimiz yemekler arasında, bir tavuk yemeği olan “Galinha Africana”, “Arroz de Pato” ördek severlerin ilgisini çekebilir ve deniz mahsülleri olarakta “Casquinha” yani bir nevi yengeç dolması diyebiliriz.
St Paul Kilisesi kaçamak bir şekilde şehrin tam ortasında duruyor. Burası Asya’daki en önemli Hristiyan anıtlarından biri olarak görülüyor. Kilise ilk başta bir İtalyan tarafından tasarlansa da 1602’de Japonlar tarafından tamamlandığını söylemek yanlış olmaz. 1835 yılında çıkan bir yangında ön cephe hariç her şey yanıp kül olmuş. Makao’nun birçok koloni tarzı karışık mimarisinde Avrupalı bir görünüş ve estetiğe katkıda bulunan Çin, Japon ve Hindi Çin kültürlerinin etkilerini görmek mümkün.
St Lazarus Bölgesi sessiz evlerden ve paket taşlı sokaklardan oluşan sevimli bir mahalle. Burada sanatçılar, tasarımcılar ve bağımsızlar çok yakın zamanda bir çok dükkan açtılar.
Guia Kalesi Makao’nun en yüksek tepesinde bulunuyor. Buradan şehri panoramik bir şekilde görebilir ve berrak bir günde Çin’e kadar görme şansı yakalayabilirsiniz. En tepede bir deniz feneri göreceksiniz. 1865 yılında Çin sahillerinde yapılmış en eski fener olma özelliğine sahip. Aynı zamanda Guia Leydisi’nin 1622 yılında yapılmış ve neredeyse ilk günkü gibi duran şapeli de burada bulunmakta.
Mart ve mayıs aylarında sanat kutlamaları yapılır. Bir deniz tanrıçası ve bir ejderha limanı süsler. Haziran ve eylül ayları tapınakların gölgesinde geçer ve geceleri havai fişeklerle aydınlanır. Ekim ve şubat ayları ise müzik, Grand Prix , yeni yıl ve Noel kutlamalarıyla oldukça haraketli bir dönem yaşanır.