Malatya, Bingöl, Antalya, Konya, Elazığ ve Diyarbakır'daki depremler ne anlama geliyor? Prof. Dr. Naci Görür'den dikkat çeken sözler: 'Beklenen İstanbul depremi...'

Son günlerde peş peşe depremler meydana geldi. Malatya, Bingöl, Antalya, Konya, Elazığ ve Diyarbakır'da yaşanan depremler paniğe yol açtı. Katıldığı canlı yayında programında konuşan deprem uzmanı Prof. Dr. Naci Görür, 6 Şubat depremlerinin çevredeki faylara stres transferi yaptığını, yaşanan depremlerin stres transferinin sonucu olduğunu aktardı. İstanbul depremiyle ilgili de konuşan Prof. Dr. Görür, "İşin sonundayız" yorumunu yaptı.

Bu hafta Malatya, Bingöl, Antalya, Konya, Elazığ ve Diyarbakır'da yaşanan depremler paniğe yol açtı. Tedirgin eden depremlerle ilgili olarak deprem uzmanı Prof. Dr. Naci Görür'den açıklama geldi. 6 Şubat depremlerinde 6 milyon ton TNT'nin aynı anda patlamasına eş değer bir enerji salındığını ifade eden Prof. Dr. Görür, yaşanan depremlerin nedeni olarak stres transferini işaret etti.

Beklenen İstanbul depremiyle ilgili olarak Prof. Dr. Görür, "30 sene dersen artı, eksi 13 senesi var. 99'dan 30 sene korsanız 2029 olur, 13 sene aşağı veya yukarı çekerseniz, 2045 ile 2016 olabilir. Biz 2016'ları geçtiğimize göre biz işin sonlarındayız" diye konuştu.

Reklam
Reklam

Katıldığı canlı yayında yaşanan depremleri değerlendiren Prof. Dr. Naci Görür şunları ifade etti:

"O BÖLGEDEKİ TÜM FAYLARIN DENGELERİ BOZULDU"

"Tedirgin etti denildiği zaman sanki deprem olmaması gerekiyormuş da bu depremler olunca tedirgin olmuşuz gibi... Depremlerin olması son derece doğal. 6 Şubat'ta o bölgede iki büyük deprem oldu. Dolayısıyla o bölgedeki aktif fay sistemleri, özellikle depremler üreten sistemler daha uzun zaman dengeyi bulmak için belirli ölçüde depremler oluşturacaktır. Genel anlamda bunlara atçı denilebilir. Biz bunların 1-2 sene devam edebileceğini düşünüyoruz. Gittikçe daha küçülecek ve oluşum sıklıkları da azalacaktır. Bu depremleri üreten fay sitemleri üzerinde bir de 6 Şubat depremleri o bölgedeki komşu ve deprem üreten faylarla bir şekilde ilişkili fayları da tetikledi. Yani onlara bir anlamda stres yükledi. Stres transferi o fayları bir anlamda stres alanında değişikliğe neden oldu. O bölgedeki tüm fayların hemen hemen bir anlamda dengelerini bozdu ve bu fayların stres alanını değiştirdi. Kimi fayları zamanından önce deprem üretmeye kimi fayları da deprem üreteceği periyodu daha da uzatmaya yönelik sonuç ortaya koydu. Bu depremler olduğu zaman yer bilimciler tarafından kimi öngörülerde bulunuldu. Ben şu öngörüde bulundum; Doğu Anadolu, 6 Şubat depremlerinden dolayı daha fazla sıkıştı. Çünkü orada iki tane 7'den büyük deprem oldu. Arap Kıtası, Avrasya Kıtası'na doğru 7-7,5 metre geldi. Doğu Anadolu, dolayısıyla Adıyaman-Hakkari arasındaki Bitlis Zagros Dağ Kuşağı daha da sıkıştı. O sıkışma nedeniyle hem Doğu Anadolu'da hem de bu dağ kuşağı üzerinde yani Adıyaman-Hakkari arasında deprem olursa bizi şaşırtmaz. Bu lafı 3-4 gün önce Erzurum depremini yorumlarken söyledik. Onun arkasından Diyarbakır'da deprem oldu.

Reklam
Reklam

"6 MİLYON TON TNT'NİN AYNI ANDA PATLAMASINA EŞ DEĞER BİR ENERJİ SALINDI"

Keza şöyle bir öngörümüz vardı; 6 Şubat depremleri komşu alandaki fayları yüklediğine göre güneydeki Adana havzasında kimi fayları harekete geçirirse oda bizim için sürpriz olmaz. Ve nitekim Adana'da çok büyük olmasa da 1-2 deprem oldu. Keza Malatya yöresine stres transferi olmuş olabilir. Malatya fayına biraz dikkat etmek lazım. 6 Şubat depremlerinin bu tarz irili ufaklı depremlere neden olabileceğini, onun sebebi de 6 Şubat depremlerinde büyük bir enerji açığa çıktı. Yani 6 milyon ton TNT'nin aynı anda patlamasına eş değer bir enerji salındı. Bu enerjinin önemli bir kısmı yüzde 20'si en azından komşu faylara veya kırılmamış olan deprem üreten fayın kesimlerine transfer edildi. Ondan dolayı bu depremler olmuş olabilir. Bu bizim için sürpriz değil. Adana'da, Kayseri'de, Bingöl'de deprem olsa biz artık şaşırmayacağız. Bu stres transferi diğer fayları da harekete geçirebilir.

BEKLENEN İSTANBUL DEPREMİ: 'BİZ İŞİN SONLARINDAYIZ'

Zamanlama bence hiç de önemli değil. Bu asıl hedeften uzaklaşmak anlamına geliyor. Ben desem ki 50 yıl sonra olacak torunlarımız, çocuklarımız ölecek. Neden zaman üzerinde duruyoruz ki? Milyonlarca yıl depremler sürüp gidecek. Ne zaman olacak, nerede olacak kısmını bir yana bırakalım. Vatandaşlarımızı depreme kurban vermek istemiyorsak ülkemizi deprem dirençli yapmak için çalışacağız. Bizi yönetenlerden bunu talep edeceğiz. Doğru olan bu bunun üzerine eğilmek lazım. bilimsel olarak 99'dan itibaren 30 sene içerisinde her an olmak kaydıyla Marmara'da 7'nin üzerinde bir depremin beklendiği yazıldı, çizildi, yayınlandı. 30 sene dersen artı, eksi 13 senesi var. 99'dan 30 sene korsanız 2029 olur, 13 sene aşağı veya yukarı çekerseniz, 2045 ile 2016 olabilir. Biz 2016'ları geçtiğimize göre biz işin sonlarındayız. Bu deprem muhakkak olacak, geleceği kesin. 99'dan beri uyarılar yapıldı biz halen depreme hazır değiliz."

Reklam
Reklam