TRT Türk ‘te yayınlanan ‘Siyaset Akademisi’ programına katılan Sakarya Üniversitesi (SAÜ) öğretim üyesi Prof. Dr. Alaeddin Yalçınkaya, Avrupa Birliği’nin (AB) yayınladığı son ‘Türkiye İlerleme Raporu” ve Türkiye’deki yansımaları konusunda önemli değerlendirmelerde bulundu.
1998’den beri yayınlanan AB İlerleme Raporlarında genelde hem olumlu hem de olumsuz ifadelerin yer aldığını dile getiren Yalçınkaya, son 5 yıl içinde yayınlanan raporlarda ise olumsuz ifadelerin daha fazla yer aldığını vurguladı. Bunun en önemli nedenin Avrupa’da yaşanan ekonomik kriz olduğunun altını çizen Yalçınkaya, “Türkiye’yi almasak mı, almayalım, almamalıyız diyenlerin sesi daha gür çıkmaya başladı.”diye konuştu.
AB ülkeleri arasında Türkiye’nin çok fakir bir ülke olduğunu ve birlik içine alındığında zaten mali krizdeki AB’nin daha da kötü olacağına dair bir korku olduğunu ifade eden Yalçınkay, “Türkiye’den daha fakir ülkeler alındı, Romanya, Bulgaristan. Fakat onların Avrupa Birliği’ne yükü dikkate alındığında Türkiye’nin çok daha fazla olacak. ‘Zaten zor durumdayız, bir de Türkiye’yi almayalım’ diyenlerin kanatları ağır basmaya başladı” dedi.
Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış’ın ve diğer siyasetçilerin İlerleme Raporuna çok sert tepki göstermelerinin arkasında, şu anda AB Dönem Başkanlığını yürüten Kıbrıs Rum Kesimi’nin olduğunu belirten Yalçınkaya, şunları söyledi: “Egemen Bağış, başta çok sert bir tepki gösterdi. Fakat dünkü basın toplantısında biraz daha yumuşamalar var. Kanaatimce karşı çıktığı rapordan ziyade ki, basın toplantısında 3-4 kere de bunu söylüyor; “Tanımadığımız uyduruk bir devletin, uyduruk bir dönem başkanlığındaki raporu reddediyoruz. Burada reddettiğimiz bana kalırsa rapor değil, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin orada başkan olması ve siyaseten de biz, bu dönemi kabul etmiyoruz mesajı vermek istiyor.”
İlerleme Raporunda en çok yargıyla ilgili eleştirilerin yer aldığını dile getiren Yalçınkaya, bu eleştirilerin bir kısmının haklı olduğunu ancak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) en çok davası olan ülkenin Türkiye olmasının bir yanlış hesaplamadan kaynaklandığını belirtti. AİHM’deki davalar hesaplanırken o ülkenin nüfusunun dikkate alınmadığını ifade eden Yalçınkaya, “Türkiye’ye karşı bugüne kadar açılmış dava sayısı, AİHM’de şuanda bekleyen 18 bin dava var. Burada Türkiye’nin mahkum sayısı veriliyor. Ve bu rakamlarla Türkiye’ye karşı en fazla dava açan ülke, en fazla mahkum olan ülke dolayısıyla ‘Türkiye Yargı Sistemi’ bakımından en kötü ülke imajı sürekli veriliyor. Gerçekten Türk Yargı Sisteminde, mahkemelerde düzeltilmesi gereken şu anda 4’ncü Yargı Paketi hazırlanıyor, 3’ncüsü yürürlüğe girdi. Daha çok çalışmamız lazım, eksikliklerimiz var. Ancak Avrupa’nın en kötüsü değiliz ortalarda bir yerdeyiz. AİHM kıstasları açısından şunu yapmamız lazım; Türkiye ile Bulgaristan, Romanya ve diğer daha küçük ülkeler var. Bu ülkelere karşı kaç tane dava açılmış, kaç mahkumiyet kararı var. Böyle bir karşılaştırma tamamen yanlıştır. Şunu yapmamız lazım; her bir milyona düşen dava sayısı, mahkumiyet sayısı buna baktığımız zaman Türkiye açılan dava sayısı bakımından ortalarda bir yerde, şu anda birçok Avrupa birliği üyesinden çok daha iyi durumdadır.”diye konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz