Mali yardımların artmasını bekliyoruz

ANKARA (İHA) - Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Türkiye'nin AB Müktesebatına uyum yolunda, mali yardımların ilerleyen dönemlerde artırmasını beklediklerini belirterek, "Bir yandan müktesebatın eksiksiz yapılması istenirken diğer yandan mali katkılarında diğer ülkelerle eşit şekilde gerektiğince yapılmasını bekliyoruz" dedi.

Dünya Bankası, Türkiye ve AB yetkilileri, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyelik yolundaki son durumunu ele almak üzere Bilkent Otel'de bir seminer düzenledi. Seminere Dışişleri Bakanı Gül'ün yanı sıra, Hazineden Sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan, Dünya Bankası Türkiye Direktörü Andrew Vorkink, Portekiz, İrlanda ve Polonya'dan üst düzey yetkililer ile ilgili Bakanlıkların yetkilileri katıldı.

Reklam
Reklam

Seminerin açılış konuşmasını Dünya Bankası Türkiye Direktörü Vorkink yaptı. Türkiye ekonomisinin daha hızlı ve istikrarlı bir şekilde yol almaya başladığını belirterek, konuşmasına başlayan Vorkink, Türkiye'nin AB'ye uyum sürecinin ve entegrasyonunu sağlamasının beklendiğini kaydetti. Doğru bir politika çerçevesinde Türkiye'nin büyümeyi hızlandıracağını ve yaşam standartlarını AB ile uyumlaştıracağına inandığını belirten Vorkink, Türkiye'nin diğer Avrupa ülkelerine oranla genç nüfusu sayesinde daha hızlı büyüyeceğini söyledi.

Vorkink, Türkiye'nin önemli miktarda faydalı iş gücünden ve kadınlarında aktif rolünden yararlanarak, bu konuda modern bir güce erişeceğini kaydederek, Türkiye'nin daha fazla doğrudan yabancı yatırımı üzerine çekerek, daha fazla ilerleme sağlayacağını söyledi. Dünya bankasının entegrasyon sürecinde Türkiye'ye destek vermeye devam edeceğini söyleyen Vorkink, "Dünya Bankası sadece AB'ye katılım öncesinde değil, katılım sonrasında da destek vermeye devam etmektedir" şeklinde konuştu. Vorkink daha önce üç Avrupa ülkesine dünya bankasındaki görevinde yardımcı olduğunu bu ülkelerden ikisinin AB'ye üye olduğunu, diğerinin de 2007'de müzakerelerini tamamlayacağını belirterek, Türkiye'nin de AB üyesi olarak aynı kulübe katılmasını görmeyi beklediğini sözlerine ekledi.

Reklam
Reklam

Daha sonra söz olan Dışişleri Bakanı Gül, düzenlenen seminerin 3 Ekim'e giden dönemde AB üyelerinin tecrübeleri ve Dünya Bankası'nın katkıları hakkında bilgi sahibi olmak bakımından önemli olduğunu söyledi. 17 Aralık zirvesinden sonra Türkiye için yeni bir dönemin başladığını kaydeden Gül, Türkiye'nin nicelikten niteliksel bir sıçrama yaptığını söyledi.

"17 Aralık kararı bir son değil, üyelik yolunda açılan bir kapıdır" diyen Gül, Türkiye'nin üyelik müzakeresi alması sonrasında geçmişte uluslar arası platformda sert eleştirilere maruz kalan bir ülke olma dönemini bitirdiğini ifade etti.

Türkiye'nin 2.5 milyarlık dolarlık doğrudan yabancı yatırım miktarını aktarmayı ekonomisindeki en önemli hedef olarak gördüğünü kaydeden Gül, ekonomideki kırılganlıkları ortadan kaldırmak için reformlar yaptıklarını ve bunları kararlılıkla sürdüreceklerinin altını çizdi. Bugüne kadar Türkiye'nin AB üyeliğine dış politika çerçevesinde sürdürdüğüne değinen Gül, 17 Aralık sonrasında bu politikanın ekonomik ve sosyal hayatla birlikte bir seferberlik projesi haline getirdiğini dile getirdi. Gül, 2007 sonunda enflasyon oranının yüzde 4'e düşürmeyi hedeflediklerini açıklayarak, böylece Maastrich Kriterleri'ni de yakalayacağını söyledi.

Reklam
Reklam

10 sene sonra AB ile Türkiye'nin çok farklı konumlardan olacağından şüphe duymadıklarını kaydeden Gül, Türkiye'nin potansiyellerini harekete geçirdiğinde çok yüksek standartları yakalayacağını söyledi. Gül, gelecek dönemlerde Türkiye'nin siyasi reformların yanı sıra, ekonomik alanda da güçlü değişiklikleri günlük hayatına yansıtacağını kaydederek, buna toplumun hazırlık olmasının altını çizdi. Gül sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye'nin AB müktesebatının uygulamasından kimse şüphe duymasın. Artık, bir çok alanda alışkanlıkların terk edilmesine hazırlık olmalıyız. Bunun için bürokrasiye önemli roller düşüyor. AB uygulamalarını hayata geçirmek için gerekli idari kapasite ve alt yapı gerçekleştirilecektir. Bunun için milli gelir ve AB'nin yapacağı hibe yardımlarını kullanacağız. AB'nin ülkeye yönelik maddi yardımlarını gelecek dönemlerde artırmasını bekliyoruz. Bir yandan müktesebatın eksiksiz yapılması beklenirken, diğer yandan mali katkıların diğer ülkelerle eşit bir şekilde gerektiğince yapılmasını bekliyoruz. Bu konudaki mali yük sadece Türkiye'nin omuzlarına yüklenmemelidir."

Reklam
Reklam