Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından Kırkağaç ve Akhisar ovalarının ’tarımsal sit alanı’ ilan edilmesinin ardından Manisa’daki tarımsal kurumlar, Manisa’nın tamamının tarımsal sit alanı olarak ilan edilmesi gerektiğini belirtti.Manisa Ziraat Mühendisleri Odası’nda Bağ Danışma Kurulu gerçekleştirildi. Kurul öncesi Manisa bağcılığına ve zeytinciliğine büyük emekleri geçen ve 10 yıl önce hayatını kaybeden Atıf Attila adına düzenlenen eğitim salonunun açılışı gerçekleştirildi. Açılışa Atıf Attila’nın oğulları Yılmaz Attila ve Arslan Attila da katıldı.Manisa Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı İbrahim Demran’ın ev sahipliğinde gerçekleştirilen kurul toplantısına ise, Şehzadeler Belediye Başkan Yardımcısı İsmail Önal, Şehzadeler Ziraat Odası Başkanı Mustafa Kaçire, Manisa Bağcılık Araştırma Enstitüsü Müdürü Akay Ünal, Ege Üniversitesi Ziraat Mühendisliği Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Altındişli, ziraat mühendisleri ve tarımsal kurum temsilcileri katıldı.Toplantıda açılış konuşmasını yapan Manisa Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı İbrahim Demran, Manisa’nın 2016 yılını değerlendirirken 2017 yılından beklentilerini de açıkladı. 2016 yılının sıkıntılarla dolu geçtiğini ve Rusya ile yaşanan kriz nedeniyle üzüm ihracatının bu ülkeye ancak dolaylı yollardan yapılabildiğini belirtti.“Üzümün yokluğu ya da çokluğu fiyatı çok etkilememeli. Çünkü üzüm stratejik bir ürün. 2015 yılında rekolte diplere kadar indi, 2017 yılında ne olacağını bilmiyoruz” diyen Demran, lisanslı depoculuğun da bir an önce hayata geçirilmesiyle üzüm fiyatında ciddi bir istikrar sağlanacağını söyledi.“Rusya’ya yasak kalkmalı”Bu yıl için sofralık yaş üzümde Rusya’ya yasağın kalkmasını beklediklerini belirten Demran, “Ticarette psikoloji çok önemli. Bu yasağın bir an önce kaldırılması gerekiyor. Çünkü sofralık üzümde bizim en ciddi müşterimiz Rusya Federasyonu. Aslında bu kadar bağımlı olmak doğru değil. 2016 yılında bunu yaşadık. İhraç ettiğimiz 240 bin ton sofralık yaş üzümün yüzde 60’ını, yüzde 70’ini tek bir ülkeye satarsanız en küçük bir olumsuzlukta ürün elimizde sıkıntı oluşturuyor” dedi.“Manisa’nın tamamı tarımsal sit alanı olmalı”Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından Kırkağaç ve Akhisar ovalarının tarımsal sit alanı ilan edilmesinin mutluluk verici olduğunu dile getiren Demran şunları söyledi:“Tarım Bakanlığı tarımsal sit alanlarını ilan etti. Kırkağaç ve Akhisar ovalarımız tarımsal sit alanı içinde. Bu mutluluk verici ama düşündürücü olan şu Alaşehir nerede? Sarıgöl nerede? Salihli, Turgutlu ovaları ki Bozdağların minerallerce son derece zengin toprağı ve iklimiyle çok kaliteli üzüm çıkaran Gediz Ovası nerede? Bir jeotermal musibetiyle önce Alaşehir tanıştı, Sarıgöl tanışıyor, şimdi buralar da tanışacak. Manisa’nın her yerinde var çünkü. Aydın’da şu anda onlarca dava var. Tarım alanlarına olan etki nedeniyle değil, orada yaşayan insanların sağlıklarıyla ilgili. Yakında Manisa’da da bu davalar başlayacak. Onun için biz bir an önce bu tarımsal sit alanlarının Manisa’nın tamamını kapsayacak şekilde ilan edilmesini istiyoruz. İklim bu kadar önemliyken ve Manisa toprakları da ziraata bu kadar elverişliyken bizim topraklarımızın çeşitli amaçlarla kaybına artık bütün Bağ Danışma Kurulu olarak, bütün paydaşlar olarak, tüccarıyla, çiftçisiyle, mühendisiyle, devletteki memuruyla hepimizin sahip çıkması ve özellikle siyasilerimize, Manisa topraklarının korunması konusunda elimizden ne geliyorsa yapmamız gerekiyor. Bunu örgütlü bir şekilde yapıp sesimizi duyurmamız gerekiyor. Manisa’nın tamamının tarımsal sit alanı ilan edilmesini istiyoruz ki konuşacak ürünümüz olsun. Aksi takdirde 10 yıl sonra inanın konuşacak bağımız belki bu kirleticiler nedeniyle kalmayacak. 2017 yılında en temel sorun olarak bu konu karşımıza çıkıyor.”"Nasıl satarız derken şimdi nasıl koruruz diyoruz"Türkiye’de yaklaşık 650 bin dekar sera alanı olduğuna vurgu yapan Demran, “Bu seracılar hiç mutlu değil. Siz eğer burada 25-30 bin dekar, 50 bin dekar sera alanı kurarsanız cümbür cemaat seracılık da biter. Antalya’daki, Finike’deki, Kumluca’daki, Mersin’deki, Adana’daki iklim koşulları buradan çok daha elverişli seracılığa. Burada bağcılık varken, üzüme alternatif aramak, bağa alternatif aramak abesle iştigalden başka bir şey değil. Bence üzüme de en büyük haksızlık. Yapılmasın demiyoruz. Alaşehir’de sera alanları olabilir. Tuzlu topraklar var. Bin dekar 2 bin dekar alanda sera çalışmaları yapılabilir. Ama siz Alaşehir’de 200 bin dekarlık bağ alanını orada kurulacak 15 bin dekar sera için feda edemezsiniz. Üzümümüzü nasıl daha iyi satabiliriz diye uğraşırken şimdi şunla uğraşmaya başladık ‘biz bağımızı nasıl koruruz’ özellikle kirleticilerden. Çünkü ciddi anlamda kirlilik söz konusu” diye konuştu.Bağ Danışma Kurulu katılımcıların görüşlerini açıklamasıyla devam etti.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz