'ManU neyse G.Saray da odur'

Galatasaray'ın eski teknik direktörlerinden Rainer Hollmann, Sarı-kırmızılı takımdan teklif gelmesi halinde "hayır" demeyeceğini söylerken eski takımından övgüyle söz etti.

1993-1994 sezonunda Galatasaray'da görev yapan ve Sarı-kırmızılı takımın tarihinde ilk kez Şampiyonlar Ligi'nde oynamasını sağlayan Alman teknik adam Rainer Hollmann, DHA'ya özel açıklamalarda bulundu.

[**MYNETSPOR'U FACEBOOK'TAN TAKİP EDİN

**](http://www.facebook.com/spormynet)

[**SPOR TOTO SÜPER LİG'DEN SON GÖRÜNTÜLER İÇİN TIKLAYIN

**](http://spor.mynet.com/sportv/)

1994 yılında Galatasaray'a Türkiye Kupası'nı da kazandıran Hollman, Sarı-kırmızılı takımdan teklif alması halinde 'hayır' demeyeceğini belirterek, "Tabii ki tüm teknik direktörler Real Madrid'de, Barcelona'da, Manchester United'da çalışmak ister. Galatasaray'dan teklif gelirse çok mutlu olurum. Ama başka bir takımdan gelirse onu da değerlendiririm. Ben profesyonel biriyim. Her teknik direktör de böyle düşünür. Galatasaray üst seviyede bir takım. İspanya'da Real Madrid neyse, İngiltere'de Manchester United neyse, Almanya'da Bayern Münih neyse Galatasaray da Türkiye'de odur. Bilinmeyen, isimsiz bir takım değil ki. Süper bir marka" dedi.

Reklam
Reklam

Galatasaray'ın çehresinin değişmesi gerektiğini de ifade eden Hollmann, şunları söyledi:

"İsimler üzerinden gitmek istemiyorum. Çünkü bazen bir isim söylersin, sonra o isimler takımda kalır. Bu sefer sen ortada kalırsın. Ama isim üzerinden konuşmak doğru değil. Ben Galatasaray'ın çehresinin değişmesi gerektiğine inanıyorum. Çehresi değişecek, karakteri değişecek. Benim zamanımda ne kadar genç oyuncu vardı. Kalbiyle, hırsıyla oynuyordu. O zaman fazla para da verilmiyordu. Şu an Galatasaray'ın ihtiyacı savaşan oyuncular. O stadı doldurabilmesi, o atmosferi yaratabilmesi, o ambiyansı sağlayabilmesi için genç ve savaşan futbolculara ihtiyaç var. O yüzden Galatasaray'ın çehresinin değişmesi lazım."

Tecrübeli teknik adam, Galatasaray'da yeni sezonda yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı:

"Birincisi, bir takım olacaksınız, iyi bir ekip oluşturacaksınız. İkincisi, bu kadronun içine sahada göstermesi gereken karakteri aşılayacaksınız. Üçüncüsü de, çok ama çok çalışacaksınız. Oyuncu, Galatasaray formasına layık olduğunu bilecek ve o zihniyette çalışacak. Benim döneminde genç oyuncular vardı. Arif, Okan, Bülent, Hakan Şükür, Tugay gibi. Bunlar bana, 'Senden nefret ediyoruz hoca!' dediler. Ben bu kadar sert idman yaptırıyordum. Maçı kazandıktan sonra da, 'Hocam, seni çok seviyoruz' diyorlardı. Oyuncuyla konuşacaksın, diyalog halinde olacaksın. Konuştuğun zaman da o kadar inandırıcı olacaksın ki oyuncu sana inanacak. Oyuncuyla bir odada, bire bir konuştuğun zaman futbolcu sahaya çıkıp işini çatır çatır yapacak. Eğer inandırıcılığını sağlamışsan, gerisi kendiliğinden gelir. Ayrıca ertesi sezon için çok büyük hedefler koymamalısınız. Öncelikle uluslararası alanda kaliteli, tecrübeli, iyi isimlere ihtiyacınız var. Bunları genç, hırslı ve başarıya aç futbolcularla kaynaştıracaksınız. 2-3 sene bir arada oynatarak takım haline getireceksiniz. Bu aşamanın ardından büyük hedefler zaten kendiliğinden gelecek. Her yıl değişen bir takım olmamalı. Her yıl 10 kişi gelecek, 10 kişi gidecekse bu iş olmaz. Sabır çok zor bir şey, ama eğer her sene 2 oyuncu alarak takıma monte ederseniz, o zaman takım olmuşsunuz demektir zaten."

Reklam
Reklam

Galatasaray'ın hedefinin hep daha yukarısı olduğunu da vurgulayan Rainer Hollmann, "Bu kadar kötü bir sezondan sonra zaten daha aşağısı olamaz. İstemeseniz de mecbur yukarıya çıkacak. Hedef yukarısı. Yönetimden, malzemecisine, oyuncusundan, mutfaktaki adama kadar herkesin kalben çalışması, inanması ve buna göre hareket etmesi, sahaya çıkması lazım. O zaman zaten gideceği tek yer yukarısı" şeklinde konuştu.

Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Arena'ya taraftarı çekmek için bir şeylerin yapılması gerektiğini belirten Hollmann, şu ifadeleri kullandı:

"Benim dönemimle mukayese etmek bile mümkün değil. Çünkü 20 yıl önceki imkanlarla şimdiki imkanlar arasında dağlar kadar fark var. Hatta Almanya'da 20 sene önce VIP salonumuz yoktu. İnsanları ağırladığımız tahtadan yerler vardı. Şimdi o kadar yazık ki bu stada az sayıda insan geliyor. Bu kadar kıymetli bir değerin hakkını bulabilmesi için bir şeyler yapılması lazım. Taraftarları o stada çekmek için bir şeyler yapılması gerekiyor. Yoksa yazık olacak bu kadar güzel bir atmosfere. Kasımpaşa maçında az sayıda taraftar, 30 bin kişi gibi bağırdı. Peki bana söyler misiniz, 30 bin kişi geldiğinde nasıl bağıracak? Düşünebiliyor musunuz rakibe nasıl baskı yapabilir? Hele tamamen dolu olduğunda böyle akustik, atmosfer inanılmaz olur. Galatasaray'da oynamak için bu bile yeterli sebep olmalı. Bir futbolcu için ambiyans, atmosfer, rakip üzerinde yaratacağı baskı yeterli sebep olmalı."

Reklam
Reklam

Rainer Hollmann, Real Madrid'e transfer olan Nuri Şahin'in çok iyi ve üst seviyede bir oyuncu olduğunu vurgulayarak, "Özellikle Dortmund'un iki deplasman maçını seyrettim, hayran kaldım. Şampiyonluğu sonuna kadar hak ettiler. Zaten Real Madrid'in, Nuri'yle ilgilenmesi inanılmaz bir şey. 22 yaşındaki bir oyuncuya 10 milyon Euro bonservis bedeli verdiler, bu çok güzel. Dünyanın en iyi 3-4 liginden biri olan Bundesliga'da bu kadar iyi koşan, resmen 'beni al' diye bağıran, kendini gösteren oyuncuyu almıyorsan bu hata olur. Bunları almak da değil, hemen kapacaksın" diye konuştu.

Eşinin Galatasaray'ın çok yakından takip ettiğini de ifade eden Alman teknik adam, şöyle konuştu:

"Kasımpaşa maçında bitiş düdüğünün ardından eşime telefon açtım. Ben daha söylemeden, o bana maçın sonucunu söyledi. O kadar Galatasaray'ı takip ediyor yani. Ben Galatasaray'ı çalıştırdığım dönemlerde çarşamba Şampiyonlar Ligi, cumartesi lig yoğun maç trafiği vardı. Böyle zamanlarda futbolcular kampta olduğu için eşlerini pek göremiyorlardı. Benim eşim de o futbolcuların eşleribni toplayıp çay partileri düzenliyordu. Otobüslerle birlikte statlara götürüyordu. Böyle organizasyonlar düzenleyerek sosyal hayatını onlarla birlikte geçiriyordu. Bu işin bir parçası da aile. Çünkü futbolcuların çoğu evliler, çocuk sahibi olanlar var. Ailelerinden uzaktalar ve yalnız kalıyorlar. Onlar için bir meşgale oluyordu."

Reklam
Reklam

Sarı kırmızılı takımdan kötü ayrılmadığını da söyleyen Hollmann, "Her zaman iletişimimiz iyi oldu. Üzüldüm tabii ki. Herhalde insanların ihmaline geldi. O karışıklık içinde ben atlanıldım. Dünya artık o kadar global, o kadar ufak ki bir insanı bulmak istedikten sonra hemen bulabilirsin. 30 yıl önce her şey çok zordu, ama şimdi çok kolay. O zaman sadece telefon vardı. Şimdi internet var, uydu var yani" dedi.