Markar Esayan: Demokratikleşme Paketinin Önünü Gezi Olayları Açtı

Gazeteci yazar Markar Esayan, Gezi olayları esnasında dillendirilen ‘daha fazla özgürlük’ talebinin demokratikleşme paketinin önünü açtığını vurguladı. Etkileşim Yayınları‘ndan çıkan ‘Dünyayı Durduran 60 Gün’ adlı kitapta Gezi eylemlerini Cemil Ertem ile yorumlayan Markar Esayan, olayların ne tamamen bir çevre duyarlılığı, ne de tamamen bir provokasyon olarak görülerek anlaşılabileceğini belirterek “Ben bunun bizim 90 senelik Cumhuriyet tarihimizin karakutusu olduğu kanaatindeyim. Orada Türkiye’ye süratle yaklaşan bir kaza vuku buldu. Bu kaza kaçınılmazdı. O nedenle sebepleri hakkıyla incelemek için bu kitabı yazmaya karar verdik. Gezi’yi masum bir çevre eylemi veya sadece darbecilerin bir oyunu olarak görürsek, hatırı sayılır bir tecrübe bagajından faydalanmayı da reddetmiş oluruz.” dedi.Gezi’de değerli nüvenin ‘daha fazla özgürlük’ talebi olduğunu aktaran Esayan, şunları ifade etti: “Bunun içi doldurulmamıştı ama, bence bu bile kendi başına hükümetin reformlar konusunda önünü açan bir etki yarattı. İlk defa ne kadar muğlak da olsa totaliter laikler ve ulusalcılardan bir reforma direnç değil; oluşum halinde de olsa bir özgürlük talebinin geldiğini gördük. Bu, ülkenin demokratik kültürünün artık antireformcu olmayı kaldırmadığı için böyle oldu. Gezi’nin iyi niyetli kısmında tüm ötekilere yer açılmaya çalışılması ile ötekilerin eşit vatandaşlığının önünü açacak refomlara direnmek tezat oluşturacaktı çünkü. Hükümet de bu meşruiyeti akıllıca kullanmaya başladı.”Gezi olaylarında Başbakan Tayyip Erdoğan’ın partisinden tehlikeyi erkenden görmesi ile siyaset mühendisliğinin önüne geçildiğini anlatan Esayan, şöyle devam etti:“Sonrasında ise demokratik oksijeni arttıracak demokratikleşme paketi ortaya koyuldu. Erdoğan’ın sunuşunda 76 milyonun hükümet olduğunu ve paketi yaşam biçimlerine teminat olarak gördüklerini beyan etmesi bu eksikliğin farkına varıldığının bir işareti. Bundan sonra, seçimlere kadar kontrollü gerginlik izlenecek, ama bu Gezi evvelinde olduğu gibi savrukluğa yönelmeyecektir. Seçimlerden sonra ise, çok daha ayrı ve yüzde 50‘nin ötesine bakabilen bir hükümet görmek mümkün olacak.