Marmara Denizi'nde acı tablo

İstanbul’da canlı yaşamın yok olduğunu, palamut ve istavritin de tükenmek üzere olduğunu belirten uzmanlar Marmara’da midye yemeyi ‘dalgıç zıpkınıyla Rus ruleti oynamaya’ benzetti

Sevinç-Erdal İnönü Vakfı bünyesinde sürdürülerek 1954 yılından günümüze düzenli ölçümler ile her yıl tekrarlanan ve bu yıl 2011 yaz ayağı, Akkim Kimya ana sponsorluğunda gerçekleştirilen MAREM (Marmara Denizi’nin Değişen Oşinografik Şartlarının İzlenmesi) Projesi’nin sonuçları, dün kamuoyuna açıklandı.

Sevinç İnönü’nün ve denize kıyısı olan çeşitli üniversitelerden araştırmaya katılan bilimsel ekibin de hazır bulunduğu toplantıda sonuçları açıklayan proje lideri Levent Artüz, Marmara Denizi’nin çok büyük bir bölümünün artık deniz özelliklerine sahip olmadığını, canlı yaşamın 5 metrelik bir yüzeyde bulunduğunu belirterek, şöyle dedi:
“Eğer 5 yıl süresince tüm kirleticileri durdurup Marmara Denizi’ne girişini engellersek, belki kılıç balığı görebiliriz. Marmara’da tür çeşitlerinin yok olmaya başladığı evre yaşanıyor. Denizin tamamen yok olmasına yakın olan evreye çok yaklaştık.”

Reklam
Reklam

Lüferin son günleri
Artüz, Marmara Denizi’ndeki oksijen seviyesinin giderek azaldığını belirterek, “Marmara Denizi’nde su ürünleri alanı 40 metreden 5 metre kalınlığa ulaşmış durumda. Yani canlılar 5 metrede yaşayabiliyor. Çekmece önlerinde bir araştırma yaptık ve hiçbir canlı çıkmadı. Mikroskobik canlılar bile yoktu. Ancak Tekirdağ’a yaklaştıkça kabuk üzerine tutunmuş canlılara rastladık. İstanbul ve çevresinde ise artık canlı yaşam yok. Dipte balık bulunmuyor. Lüfer, palamut ve istavrit de artık yok olmak üzere” dedi.
Marmara Denizi’nde yüzmenin sakıncalarından söz eden Artüz, şöyle konuştu:
“Bizim araştırma ekibinden hiç kimse çalışma boyunca Marmara’da denize girmedi” dedi. Artüz, Marmara Denizi’nde kesinlikle midye yenmemesi gerektiğini belirterek, “Bu dalgıç zıpkınıyla Rus ruleti oynamaya benzer.”

‘Kanser artabilir’
Marmara Üniversitesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Tunç Akkoç da, “Bu kirleticilere maruz kalan deniz canlıları uzun vadede tüketildiği takdirde kansere yol açabilir. Hatta denizdeki kirletici partiküller de alerjik hastalıklara neden olabilir” dedi.

Reklam
Reklam

‘Evsel atıklar arıtılmıyor’
Projeye katılan bilim adamlarından Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Aydın, Marmara Denizi’nde geçmişten günümüze ekolojik anlamda bir iyileşmenin söz konusu olmadığını, sanayi arıtma tesislerinin de çok fazla verimli çalışmadığını belirterek, “Evsel atıkların hiçbir arıtma olmadan Karadeniz’e Boğaz’daki dip akıntısı yoluyla taşındığı söyleniyor. Ancak bu atıkların ancak yüzde 15’inin Karadeniz’e ulaştığından söz edilebilir. Çünkü Boğaz çıkışındaki 55 metre derinlikteki eşik, buna engel oluyor. Belediyeler evsel atıkları ne yazık ki hiçbir arıtma olmaksızın denize deşarj ediyorlar” dedi.

Anahtar Kelimeler: