Masallara konu olan ve tüm Avrupa’yı etkisi altına alan ölümcül dans salgının gizemli hikayesi

“Müzik ruhun gıdasıdır” sözünü mutlaka bir yerlerde duymuşsunuzdur. En mutsuz olduğunuz ve kendinizi kötü hissettiğiniz anlarda uzaklardan çalan bir müzik bile ruh halinizin değişmesinde sebep olabilir. Müzik dinlemek belki de devamında ufak bir şekilde dans etmek birçok insanın hoşuna gider. Ancak elbette ki her şeyin fazlası zarar olduğu gibi bunun da dozu kaçınca ortaya ilginç bir salgın çıktı.

Çin’in Wuhan kentinde başlayan ve tüm dünyaya yayılan koronavirüs pandemisinin etkisi devam ederken sizleri daha ilginç bir salgınla tanıştıracağız. 11 Mart 2020 tarihinde Dünya Sağlık Örgütü tarafından koronavürüsün pandemi ilan edilmesi ve aynı gün Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın Türkiye’deki ilk koronavirüs vakasının görüldüğünü açıklamasının yıl dönümünü yaşıyoruz. Pandemi etkisiyle hayatımızda değişen pek çok olay içerisinde sizleri dans ve müziğin garip bir salgına yol açtığı zamanlara götürüyoruz. Orta Çağ’da kara veba hastalığı gibi Avrupa’yı pençesi altına alan ölümcül bir hastalık kol geziyordu. Hiçbir zaman gizemi çözülemeyen bu salgın tarihin karanlık yüzündeki yerini aldı.

Reklam
Reklam
  1. yüzyılda Almanya’da başlayan salgının ilk elle tutulur örneği 1020’de noel duasına çıkan bir çiftin dans ederek delirmesiydi. 1020 yılında Bernburg’da görünen bu hadise açıkça belgeleniyor. 1237’de Almanya’nın Erfurt şehrinden komşu kasaba Arnstadt’a geçit tarzı bir yürüyüş düzenleniyor. Çocuklarla dolu olan bu yürüyüşte garip ve durmaksızın edilen danslar dikkat çekiyor. Önce sevinçle karşılanan bu durum, daha sonra çocukların tepki vermeden dans etmeye devam etmeleriyle ünlü masal Fareli Köyün Kavalcısı’na konu olacak bir olaya dönüşüyor. Çocuklar hipnoz olmuş şekilde dans ediyorlar.

Maas Nehri yakınlarında yaşanan bir olayda Almanya’da hiçbir neden yokken 200 kişi durmaksızın dans etmeye başlıyor. Yaşanan olayda deliren insanlar Aziz Vitus Manastırı’nda tedavi edilmeye çalışıyor. Bu olay da belgeleniyor.

Reklam
Reklam

25 Haziran 1374’de Almanya Achen’de yeniden hortlayan salgın kısa sürede birçok insanı öldürüyor ve daha sonra yakınlardaki Flaman şehri Utrecht, Fransız şehri Metz ve Strasbourg ve sonunda Luxemburg’a yayılıyor. İnsanlar adeta ölümüne dans ediyor.

Salgın başladıktan sonra takip eden iki yılda hastalık artçı şoklarla etkisini gösteriyor. 1381’e kadar salgın Avrupa’nın birçok yerine yayılarak Roma topraklarına ulaşıyor. 34 kişinin başlattığı dans salgınına 400 kişi katılıyor ve katılanlardan bazıları çare bulmak adına dans etmeyi kesmeden kiliseye gidiyor. Fakat kilise de çözüm bulamayınca orada can veriyorlar.

1551 tarihinde salgın had safhaya ulaşıyor ve Saksonya’nın Anhalt şehrinde bir adam herkesin gözünün önünde ölene kadar dans ediyor. Son olarak 17. yüzyılda bu olaydan muzdarip birkaç kişi dans ederek yorgun düşüyor ve sonunda bayılarak can veriyor. Bu olayların ardından dans salgınına dair hiçbir vakaya rastlanmıyor.

Gizemli dans salgınına yönelik birçok büyücü, rahip ve doktor zamanında tüm bulguları incelese de nedenini bulamıyor. Günümüze bakıldığında birçok tahmin yapılsa da sebebini hiçbir araştırmacı bulamıyor.

Reklam
Reklam
Anahtar Kelimeler: