Masumlar Apartmanı dizisinin 37. bölümünde geçen şiirin adı nedir? Edip Cansever’in ‘Sonrası Kalır’ kitabında geçen İdris'le Konuşma şiiri

TRT 1’in reyting rekorları kıran dizisi Masumlar Apartmanı 37. bölümüyle sezon finali yaparak ekranlara bir süreliğine veda etti. Masumlar Apartmanı’nın sezon finali ayrılıklara sahne oldu. İnci’nin ölümü ve Naci’nin tedavi görmek için Amerika’ya gitmesi hayranlarını üzdü. Naci’nin vedası sırasında Safiye’ye bıraktığı mektuptaki şiir duygusal anlar yaşattı.

Başrollerinde Birkan Sokullu, Farah Zeynep Abdullah, Ezgi Mola, Merve Dizdar ve Tansel Öngel'in yer aldığı Masumlar Apartmanı 8 Haziran Salı akşamı ekrana gelen 37. bölümüyle sezon finali yaptı. Dr. Gülseren Budayıcıoğlu'nun kitabından uyarlanan ve gerçek bir hikayeyi anlatan Masumlar Apartmanı'nın sezon finalinde ise sürpriz bir son yaşandı. Naci’nin vedasındaki şiir sosyal medyaya damga vurdu.

EDİP CANSEVER- SONRASI KALIR

Masumlar Apartmanı’nın sezon finalinde Naci’nin Safiye’ye bıraktığı mektuptaki şiir Edip Cansever’in Sonrası Kalır kitabına aittir. Kitabın 591. sayfasında “İdris’le Konuşma” bölümünde bulunur.

Reklam
Reklam

Kuşları okuyorum içimde, ağacın kuşlarını
Yeni pişmiş çilek reçeli gibi kaynayan
Dalların üzerinde..
Gemilere dadanan kuşları okuyorum bir de
Göklerde bir başına dolaşan
Görkemle
Büyük denizlerdeki yalnız kuşları
Ve okuyorum yıllardır bütün yalnızlıkları
Okuyorum da
Kuş olsun, insan olsun
Yalnızlık sevmesini bilmeyenlerin icadı
İşte
Suları fiyakayla göğüsleyen yelkovan kuşları
Geçiyorlar martıların peşi sıra
Ve küçük bir evin üst katı martı
Duvarlarından sümbüller akan
Sanki çok öpüşmelik kuşlar bunlar,çok sevişmelik
Ve seninle biz iyi ki
Sevmelerin ustasıyız, güzel şaşkınlıkların
Önce yüreklerimizi alıştırmışız buna, sonra kafalarımızı
Ki bu yüzden içimiz hiçbir zaman yoksul değil
Yoksul olmadı.

Bak
Bu kalın kalın ellerimi soruyordun, bu çürük çürük bakan gözlerimi
Dokunuyor ellerim gördüğün gibi
Anlıyor dokunduğunu benden önce
Emiyor suyu gözlerimse
Emziriyor güneşi
Ve uçsuz bucaksız bir maviliği yaratıyor onlar
Her gün
Yaratacaklar elbette
Ve sözgelimi ben
Üstünde gökyüzünün
Kum taşıyan mavnalar gibiyim

Reklam
Reklam

Kimi zaman kavuniçi, kimi zaman Osmanlı yeşili
Sabahtan akşama kadar seyrederim
Ve derim ki biz
Çok değerli bir yüzük taşının halkasında sıralanmışız
Ana sütü gibi bir aydınlık içinde
Yani şu yeryüzünü bir uçtan bir uca kuşatmışız
Dik tutarak gövdemizi
Umutla
Bazan da yıkılarak kendiliğimizden ya da bir kurşunla
Ve bu hızlı akışa yaşayıp ölmek deriz.

Yaşayıp ölmek, deriz, ne denir daha başka
Denir, çok şeyler denir, biliyorum
Geçecektir hayatımıza mutlaka
Çok inandığımız bir şeyin çocukluğu
Sonra gençliği, sonra oturmuşluğu
Sonra hayat hayat gibi olacaktır.

Bakma sen, kuşlar bir uçumluktur ne de olsa
Denizler bir fırtınalık görkemli
Bizse kendimizi insan olarak
Bir tohum gibi dikmişiz sonsuzluğa.

Anahtar Kelimeler: