Mavi Çarşı katliamı davası

Mavi Çarşı'ya 19 yıl önce molotofkokteyliyle saldırı düzenleyerek 13 kişinin ölümü, 2 kişinin yaralanmasına yol açtıkları gerekçesiyle 3 sanıkla birlikte yargılandığı davada müebbet hapis cezası alan sanık Azime Işık'ın, AİHM'in ihlal kararının ardından yeniden yargılanmasına başlandı - Esas hakkındaki mütalaasını açıklayan cumhuriyet savcısı, hükümlü Işık'ın ''Devletin hakimiyeti altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya yönelik eylem yapmak'' suçundan cezalandırılmasını talep etti

İSTANBUL (AA) - Kadıköy'deki Mavi Çarşı'ya 19 yıl önce molotofkokteyliyle saldırı düzenleyerek 13 kişinin ölümü, 2 kişinin yaralanmasına yol açtıkları gerekçesiyle 3 sanıkla birlikte yargılanan ve müebbet hapis cezasına çarptırılan sanık Azime Işık'ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) "adil yargılama hakkının ihlali" kararı sonrası yeniden yargılanmasına başlandı.

İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, hükümlü Işık ve avukatları katıldı.

Tercüman eşliğinde savunması alınan Işık, hakim ve savcılara verdiği ifadeleri kabul ettiğini, ancak polise verdiği ifadeleri kabul etmediğini söyledi.

Reklam
Reklam

Polisin ifadesini zorla aldığını savunan Işık, "Diğer sanıkları HADEP çalışmalarından tanırdım. 1997 sonundan 1998 başına kadar HADEP teşkilatına gidip gelirdim. Abdullah Öcalan'ın yakalanması üzerine molotoflu eylemler yapılmasına ilişkin bir planda ya da konuşmada bulunmadım. Legal faaliyetlerde bulunmak için partideydim, bu tür eylemler için partide bulunmadım. Bu eylem olmadan önce Mavi Çarşı'nın nerede olduğunu bile bilmezdim. Eylem anında orada bulunmadım." dedi.

Sanık Işık, televizyon ve dergileri arayarak suçu üstlenmediğini, polisin yaptığı kötü muameleler nedeniyle suçu kabul ettiğini iddia etti.

Sanığın avukatı Ayhan Erdoğan da polisler tarafından delillerin karartıldığını, gerçek suçluların olaya dahil edilmediğini öne sürdü.

Esas hakkındaki mütalaasını açıklayan cumhuriyet savcısı, hükümlünün hazırlık aşamasında beyanlarının avukat bulundurulmaksızın alınmasının tek başına kararın muteberliğine halel getirmeyeceğini belirtti.

Sanığın, terör örgütü PKK'nın amaç ve genel talimatları doğrultusunda Mavi Çarşı'ya molotofkokteyli atarak, 13 vatandaşın yanarak ölmesine ve 2 vatandaşın yaralanmasına neden olan eyleme fiilen iştirak ettiğini aktaran cumhuriyet savcısı, Işık'ın 765 sayılı eski Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 125. maddesi uyarınca, ''Devletin hakimiyeti altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya yönelik eylem yapmak'' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını talep etti.

Reklam
Reklam

Duruşmada söz alan Işık, beraat talebinde bulundu. Sanık avukatları da esas hakkında savunma hazırlamak için süre istedi.

Mahkeme heyeti, duruşmayı erteledi.

- Davanın geçmişi

İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi, 7 Mayıs 2007'de verdiği kararda, sanıkların eylemi terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan'ın yurda getirilişini protesto amacıyla yaptıklarını belirtmiş, kasıtlarının devletin hakimiyeti altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmak amacını taşıdığı ve bu hususta mahkemede tam bir vicdani kanaatin oluştuğunun göz önüne alındığını kaydetmişti.

765 sayılı eski Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 125. maddesi uyarınca, ''Devletin hakimiyeti altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya yönelik eylem yapmak'' suçundan sanıklar Engin Atabey, Abdullah Günay ve Metin Yamalak ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, olayda gözcülük yaptığı gerekçesiyle sanık Azime Işık ise müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı.

Söz konusu karar, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nce onamıştı.

Reklam
Reklam

- AİHM kararı

Yargılama sonucunda Işık'ın başvurusu üzerine AİHM, dosyayı incelemeye almış ve yer gösterme işlemleri ile kimlik tespiti sırasında avukat bulunmamasına ilişkin sanığın şikayetini incelemeye gerek olmadığına karar vermişti.

AİHM, gözaltı sırasında avukata erişiminin sağlanmamasına ilişkin şikayet açısından ihlal tespitinin tek başına başvuranın uğramış olabileceği manevi zararlar açısından tazmin teşkil ettiğini kaydetmişti.

Ön soruşturma aşamasında avukattan faydalanma hakkı verilmediği gerekçesiyle sanığın savunma haklarının ihlal edildiği hususundaki şikayetin kabul edilebilir olduğuna karar veren AİHM, hak ihlali olduğuna hükmetmişti.

AİHM kararının ardından Işık'ın yeniden yargılanmasına karar verilmişti.