Mavi Marmara Baskınının Yıl Dönümü

Gazze'ye insani yardım götürmek isterken 31 Mayıs 2010 gecesi İsrail askerlerinin saldırısına uğrayan Mavi Marmara gemisinde bulunan ve ilk saldırıya

Gazze'ye insani yardım götürmek isterken 31 Mayıs 2010 gecesi İsrail askerlerinin saldırısına uğrayan Mavi Marmara gemisinde bulunan ve ilk saldırıya maruz kalan İnsan Hak ve Hürriyetleri(İHH)İnsani Yardım Vakfı Antalya Şube Başkanı Mehmet Yıldırım, İsrail ordusuyla denizi kirletmemek için bir kenarda biriktirdikleri boş soda şişeleriyle mücadele ettiklerini, ama bir saldırgan gibi muamele gördüklerini söyledi.

Maruz kaldıkları psikolojik ve fiziki işkencelerin izlerinin çok ağır olduğunu, aradan uzun yıllar geçse bile kolay kolay silinmeyeceğini ifade eden Yıldırım, dün gibi hatırladığı olayı ve izlerini AA muhabirine anlattı.

Reklam
Reklam

Büyük bir coşkuyla çıktıkları yolculuğun 30 Mayıs akşamı adeta bir kabusa dönüştüğünü belirten Yıldırım, "Önce tek bir geminin ışığıyla taciz başladı. Saat 22.00'ye doğru ışıklar arttı ve fiili bir saldırıya maruz kalmak üzere olduğumuzu dünyaya duyurduk. Saat 01.00 sıralarında ise ışıkların daha da çoğalmasıyla can yeleklerimizi giydik. Saat 04.30 sıralarında ise bulunduğumuz geminin arka tarafına ilk saldırı gerçekleşti" dedi.

Yaklaşık 1.5 saat boyunca ses, sis bombaları ve plastik mermilerle saldırıya uğradıklarını anlatan Yıldırım, İsrail askerlerinin gemiye attığı 4 kancayı mücadele ile geri fırlattıklarını kaydetti. Saldırı amacıyla yola çıkmadıkları için yanlarında bir çakı bile bulunmadığını ifade eden Yıldırım, "Tek silahımız denizi kirletmemek için bir kenara bıraktığımız boş soda şişeleriydi. Ama bir saldırgan gibi muamele gördük. Onların silahlı saldırılarına karşı kendilerimizi sadece soda şişeleriyle savunduk" diye konuştu.

İsrail ordusunun helikopterle inerek gemiye müdahale ettiğini kaydeden Yıldırım, "İnsanların zarar görmemesi için beyaz bayraklarla ve İbranice yazılarla barış mesajları verdik. Buna rağmen katliamı sürdürdüler. 9 kişiyi şehit ettiler. Bir kişi ise 2 yıldır bitkisel hayatta yaşam mücadelesi veriyor" diye konuştu.

Reklam
Reklam

Gemide kelepçelendikten sonra sorgulandıklarını anlatan Yıldırım, şöyle devam etti:

"Sorguda bize 'neden yasaklı bölgeye girdiniz-' diye sordular. Biz de yasak bölgeye girmediğimizi, her millete ait olan bölgede bulunduğumuzu söyledik. Her aşamada ağır işkencelere maruz kaldık. Yumruk yedik, aç, susuz kaldık, tuvaletimizi bile yapmamıza izin vermediler. Gözümüzün önünde bir arkadaşımızın karnını köpeğe ısırttılar. Ellerinden gelen her türlü pisliği yaptılar, ama hiç birimiz 'Yaptığımızdan pişmanız, böyle bir yola çıktığımız için üzüntülüyüz, bizi affedin' gibi cümle kurmadık. 'Sizin sınırlarınıza girmedik, saldırıda bulunmadık. Görevimiz insani yardım götürmek' dedik."

İsrail devletini bu olayla tüm dünyanın daha iyi tanıdığını ifade eden Yıldırım, Türkiye'deki ve dünyadaki tepkiler nedeniyle 2 gün süren işkencenin sona erdiğini ve serbest bırakıldıklarını kaydetti.

Kendisinin ilk defa böyle bir olaya şahit olduğunu dile getiren Yıldırım, "Normalde çok cesur bir kimse olduğum iddia edilemez. Ama o mücadeleye girildiğinde gözünüz hiç bir şeyi görmüyor. Sadece kendinizi savunuyorsunuz, inanın korku olmuyor. Zaten hiç kimse de 'öldük, bittik, mahvolduk' demedi. Herkes ölüme hazırdı" dedi.

Reklam
Reklam

-"Bu olayı dünyanın hukuk vicdanına emanet ediyoruz"-

Olayın üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen hukuki açıdan atılmış net bir adımın olmadığını kaydeden Yıldırım, "2 yıl geçti, hukuki açıdan bir gelişme olmamıştı, bunu kaygıyla ve üzüntüyle takip ediyorduk. Ama Allah'a hamd olsun, 5 gün önce İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı 5 İsrail yetkilisi hakkında tutuklama kararı verdi, bu kişiler Avrupa Birliği ülkelerine gittikleri an tutuklanacaklar. Bunu mutlulukla karşılıyoruz. Bu olayı dünyanın hukuk vicdanına emanet ediyoruz" diye konuştu.

Bugün insani yardım konusunda Gazze'ye yeniden bir gemi yola çıksa hiç düşünmeden katılacağını dile getiren Yıldırım, "Bu gemiye ilk sırada nasıl binerim, bunun hesabını yaparım" dedi.

-"En büyük üzüntümüz yardımları Gazze'ye ulaştıramamak oldu"-

Saldırının yapıldığı gemide bulunan Abdülkadir Ağlamaz da, olayda kendilerine yakışacak bir direnç sergilediklerini söyledi. Esir alındıklarında tekrar Türkiye'ye dönmeyi umut etmediklerini anlatan Ağlamaz, İsrail askerlerinin kendilerini çok rahat öldürebileceğini düşündüklerini ifade etti.

Reklam
Reklam

Çok ağır baskılara, şiddete maruz kaldıklarını dile getiren Ağlamaz, "En büyük üzüntümüz yardımları Gazze'ye ulaştıramamak oldu. Biz, Gazze'ye gidememenin üzüntüsünü yaşadık. Bizim yardımlarımızı bekleyen yaşlı, genç, çocuk, hasta, yardıma muhtaç insanlar vardı" diye konuştu.

"Rotamız Filistin Yükümüz İnsani Yardım" kampanyası kapsamında Gazze'ye gidecek "Mavi Marmara" adlı yolcu gemisi 28 Mayıs 2010'da Antalya Limanı'ndan hareket etmiş, gemiye Akdeniz'in uluslararası sularında İsrail güçlerince 31 Mayıs 2010'da müdahale edilmişti. Olayda 9 kişi hayatını kaybetmiş, çok sayıda kişi de yaralanmıştı.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: