Merkez Bankası (TCMB), hükümete gönderdiği açık mektupta enflasyonun 2013 yılı sonunda hedefin belirgin olarak üzerinde gerçekleştiğini, bu gelişmede Türk lirasındaki değer kaybı ve gıda fiyatları etkili olduğunu bildirdi.Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), yüzde 5 olarak hedeflenen 2013 enflasyonunun yüzde 7,40 olarak gerçekleşmesi nedeniyle hükümete enflasyonun hedeften sapmasının nedenleri ile hedefe ulaşmak için alınan ve alınması gereken önlemlerin açıklandığı bir açık mektup gönderdi. Mektupta, enflasyon görünümüne ilişkin gelişmeleri yakından takip ederek, fiyat istikrarı yolunda gereken tedbirlerin alınmaya devam edileceğini bildirdi.Hükümet adına Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'a gönderilen mektupta 2013 yılı için enflasyon hedefinin 5 olarak belirlendiği, 2013 yıl sonunda enflasyonun yüzde 7,40 düzeyine ulaşarak hedefin belirgin olarak üzerinde gerçekleştiği belirtildi.ENFLASYONUN HEDEFİN ÜZERİNDE GERÇEKLEŞMESİNDE DÖVİZ KURU VE GIDA FİYATLARI ETKİLİ OLDUMektupta "Küresel bazda para politikasına ilişkin belirsizlikler sonucunda gelişmekte olan ülke para birimlerinde gözlenen hareketlere paralel olarak Türk lirasında yaşanan değer kaybı, özellikle temel mal fiyatları kanalıyla çekirdek enflasyon üzerinde etkili olmuştur. 2013 yılında ithalat fiyatlarındaki görece ılımlı seyre rağmen, döviz kuru gelişmelerinin enflasyona etkisi yıl sonu itibarıyla yaklaşık 1,5 puana ulaşmıştır. Enflasyonun öngörülen seviyenin üzerinde kalmasında bir diğer etken ise gıda fiyatlarının seyridir. Yılbaşında yüzde 7 olarak varsayılan yıllık gıda enflasyonu, yıl sonunda yüzde 9,7 olarak gerçekleşmiştir. Büyük ölçüde işlenmemiş gıda fiyatlarındaki yüksek artışın etkili olduğu bu görünümün enflasyondaki sapmaya yaptığı katkı 0,6 puan düzeyindedir" ifadelerine yer verildi.Mektupta hedefe ulaşmak için alınan önlemler hakkında şu bilgilere yer verildi:Enflasyon dinamiklerinin temel belirleyicileri talep ve maliyet unsurları ile enflasyon beklentileridir. Bu faktörler açısından değerlendirildiğinde 2013 yılında iktisadi faaliyetteki ılımlı seyir sonucunda enflasyon üzerinde talep yönlü baskılar gözlenmemiştir. Yılın ikinci yarısında gözlenen enflasyon artışında temel olarak yurt dışı belirsizliklerden dolayı oluşan döviz kuru gelişmelerinin maliyet yönlü etkisi ile para politikasının kontrolü dışında kalan işlenmemiş gıda fiyatlarındaki yüksek seyir belirleyici olmuştur.Mayıs 2013 tarihinden itibaren küresel para politikalarına dair bir belirsizlik artışı olmuştur. Bu gelişmeler sonucunda yılın ikinci yarısında gelişmekte olan ülkelere yönelik portföy akımları yavaşlamış ve finansal varlıklarda yeniden bir fiyatlama yaşanmıştır. Aynı dönemde Türkiye’de reel ve bankacılık sektörlerinin yurt dışından sağladıkları fonlama devam ederken portföy akımları zayıf seyretmiştir. Finansal varlıklardaki yeniden fiyatlama ile birlikte de Türk lirasında değer kayıpları yaşanmıştır. Bu dönemde yurt içi talepteki ılımlı büyüme ve kredilerdeki artış eğilimi ise devam etmiştir. Yurt dışı kaynaklı belirsizlik artışı temelde kredilerden ziyade döviz kurları üzerinde etkili olmuştur.2013 yılı ikinci yarısındaki döviz kuru gelişmeleri ve gıda fiyatlarının yüksek seyri nedeniyle yıl sonu enflasyonu hedefin belirgin olarak üzerinde gerçekleşmiştir. Bu gelişmeler ayrıca enflasyon beklentilerinde de bozulmaya yol açmıştır. Merkez Bankası enflasyona ilişkin riskleri sınırlamak ve orta vadeli enflasyon görünümünü hedeflerle uyumlu hale getirmek için para politikasındaki temkinli duruşunu güçlendirmiş ve Mayıs ayı sonrasında bankalar arası piyasada oluşan faizlerin 300 baz puandan fazla artmasını sağlamıştır. Ayrıca sağlanan likiditenin kompozisyonu daha kısa vade ve daha büyük oranda gecelik fonlama şeklinde ayarlanmış ve böylelikle likidite politikası daha sıkı hale getirilmiştir.Enflasyon üzerindeki yukarı yönlü riskleri sınırlamak ve finansal istikrarı desteklemek için özellikle tüketici kredilerindeki büyüme hızının azaltılması da önem taşımaktadır. Böylelikle ılımlı büyüme sürecinde iç ve dış talep arasındaki kompozisyon dengeli bir şekilde devam ettirilerek talep yönlü enflasyon baskıları sınırlandırılmış olacaktır. Merkez Bankası’nın 2013 yılının ikinci yarısında gerçekleştirdiği likidite politikasındaki sıkılaşma bu sürece katkı verecektir. Ayrıca bu süreçte net döviz satımlarının da finansal sistemin likidite ihtiyacını artırarak likidite politikasının etkililiğini güçlendirmesi ve böylece tüketici kredileri üzerinde ilave bir yavaşlatıcı etki yapması beklenmektedir.Yakın dönemde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) tarafından alınan makro ihtiyati tedbirlerin de tüketici kredileri üzerinde yavaşlatıcı yönde etkili olması beklenmektedir. Tüketici kredilerinin genel karşılık oranlarının artırılması, kredi kartlarında minimum ödeme tutarlarının yükseltilmesi, kredi kartı limitlerine gelirle orantılı sınırlamalar getirilmesi, kredi kartı taksit sayılarının sınırlandırılması ve taşıt kredilerinde kredi teminat oranları uygulanması gibi makro ihtiyati tedbirlerin tüketici kredileri üzerindeki etkileri Şubat ayından itibaren daha fazla görülebilecektir. Bu gelişmeler yurt içi talebin daha dengeli büyümesini sağlayarak hem talep yönlü enflasyon baskılarını sınırlayabilecek hem de cari açıktaki düzelme sürecini destekleyecektir.Merkez Bankası, enflasyon görünümü orta vadeli hedeflerle uyumlu olana kadar para politikasındaki temkinli duruşunu koruyacaktır. Likidite politikasının daha da sıkılaştırıldığı, sermaye akımlarının zayıf seyrinin sürdüğü ve alınan makro ihtiyati tedbirlerin etkili olduğu bir durumda yurt içi talebin katkısı daha dengeli olacak ve enflasyon üzerindeki baskılar sınırlanacaktır. Yakın dönemde Türk lirasında gözlenen değer kaybı yılın ilk aylarında enflasyonun yüksek seviyelerde seyretmesine neden olabilecektir.Bununla birlikte, son dönemde yurt içinde gözlenen belirsizlik artışının da geçici olacağı bir görünüm altında döviz kurunun enflasyon üzerindeki gecikmeli etkilerinin yıl ortalarından itibaren zayıflayacağı ve enflasyonun yılın ikinci yarısından itibaren kademeli bir düşüş eğilimine gireceği öngörülmektedir. Para politikası birincil etkilere tepki vermemekle birlikte, enflasyondaki geçici hareketlerin fiyatlama davranışı üzerindeki etkilerini de takip etmektedir. Bunun yanında, uygulanan para politikasının iktisadi faaliyette arzu edilmeyen dalgalanmalara yol açmaması ve finansal istikrarı olumsuz etkilememesine büyük önem atfedilmektedir. Bu nedenle, enflasyondaki düşüşün kademeli şekilde gerçekleştirilmesi ve hedefe ulaşma süresinin bir buçuk yıllık bir zaman dilimine yayılması öngörülmektedir.Yukarıda sunulan görünüm çerçevesinde, enflasyonun yüzde 5’lik hedefe 2015 yılının ortalarında ulaşacağı tahmin edilmektedir. Enflasyonun vergi ayarlamaları, kur artışının etkileri ve enerji fiyatları kaynaklı olarak yılın ilk yarısında dalgalı bir seyir izleyeceği, ancak geçici unsurların etkisini kaybetmesiyle yılın ikinci yarısında hızlı bir düşüş göstererek yılsonunda belirsizlik aralığının içinde kalacağı öngörülmektedir. Enflasyon görünümüne üzerindeki riskler Ocak 2014 Enflasyon Raporu’nda analiz edilmiştir.GEREKLİ TEDBİRLERİ ALMAYA DEVAM EDECEĞİZMerkez Bankası enflasyondaki yükseliş karşısında temkinli duruşunu güçlendirmiş ve likidite politikasını sıkılaştırmıştır. Bu çerçevede, önümüzdeki yılın ikinci yarısından itibaren enflasyonun kademeli olarak hedefe doğru düşmesi beklenmektedir. Merkez Bankası enflasyon görünümüne ilişkin gelişmeleri yakından takip ederek fiyat istikrarı yolunda elde edilen kazanımların kalıcı olması için gereken tedbirleri almaya devam edecektir.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz