Türkiye iLe IMF arasında "döviz rezervine dayalı" program hazırlıkları hızlanırken, Merkez Bankası'nın da 2001'den buyana "fiyat istikrarını sağlamak" temelindeki politikası döviz rezervini belli limitlerde koruma prensibine oturacak.
Türkiye içinde olası bir siyasi ve ekonomik dalgalanmada, Merkez Bankası rezerv eritmemek için doğrudan mudahalede limitleri zorlamayacak. Buna göre, olası bir dalgalanmada, kurlardaki oynamalara müdahale edilmeyecek, kurlardaki hızlı çıkışlar engellenmeyecek. Böylece, Merkez Bankası'nın rezervleri piyasaya müdahale amaçlı kullanılmayacak.
-IMF'IN YENİ AÇILIMI-
Uluslararası piyasalarda olası bir kriz tartışmaları büyürken, IMF'de geliştirdiği yeni programları Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere de uygulamaya hazırlanıyor.
ilk hazırlanışında, ekonomisi tam olarak istikrarda olan ülkeler için uygulanması planlanan "rezerv garantili program" bu defa Türkiye gibi halen sorunları olan ekonomilerde uygulanmak üzere revize ediliyor.
IMF arasında yapılacak yeni anlaşma ile Türkiye'nin döviz rezervleri yakın takibe alınacak. Böylece özellikle Türk özel sektörünün dış borçları olası uluslararası kriz dönemlerinde alacaklara karşı garantı altına alınacak. Rezervlerin uluslararası bir kriz nedeniyle düşmesi halinde IMF düşen rezervi belli bir oranda karşılayacak. Böylece IMF-Türkiye ilişkilerinde yeni çıpa "döviz rezervleri" olacak.
Uzmanlar Devlet Bakanı Mehmet Şimşek'in, ABD'de bu revize programla ilgili görüştüğünü, bu yeni çalışmada garantilenecek döviz rezervinin çok yüksek tutulma riski olduğu ve IMF'nin teminat vereceği rezerv garantisinin ne olacağı konusunun halen sonuca bağlanmadığı kaydediliyor.
-MERKEZ BANKASI'NIN YENİ GÖREVİ-
Bu tartışmalar sürerken, böyle bir anlaşmanın imzalanması durumunda Merkez Bankası'nın politikalarında esas alacağı temel prensiplerinin ne olacağı da merakla bekleniyor. Merkez Bankası'nın resmi web sitesinde de yer alan "Merkez Bankası'nın temel amacı fiyat istikrarını sağlamaktır" cümlesi tartışmaya açıldı.
Uzmanlar IMF'nin ancak, uluslararası piyasalardaki bir dalgalanma durumunda rezerve destek vereceğine dikkat çekerek, Türkiye içinde oluşacak olası bir ekonomik veya siyasi dalgalanma durumunda, rezervdeki düşüşe izin verilmeyeceğinin altını çizdiler. Bu durumda olası bir iç dalgalanmada Merkez Bankası devalüasyon riskini göze alarak rezervlerde çok fazla oynamaya yol açmayacak. Yetkililer, bu durumda da enflasyon hedeflemesinin tam gerçekleşemeyeceğini vurguluyorlar.
-ÖZTRAK'IN GÖRÜŞÜ-
CHP Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, IMF'nin uzun yıllardır olası bir uluslararası krize karşılık bu proje üzerinde çalıştığını hatırlatarak bu programın ilk hazırlanış döneminde yalnızca "ekonomik istikrarı tam olarak sağlayan" ülkelerde uygulanmasının planlandığına dikkat çekti.
ANKA'nın sorularını yanıtlayan Öztrak, IMF'nin 2008'de uluslararası piyasalarda beklenen dalgalanmayı dikkate alarak, gelişmekte olan ve dış borç yükü yüksek olan ülkelerde, dış borç ödemelerini garanti etmek için çalışmayı revize etmiş olabileceğini söyledi.
-"MERKEZ PİYASALARA MÜDEHALEDE ZORLANIR"-
Türkiye gibi, yüksek cari açık, mali sisteminde sorun olan ülkelerde böyle bir programın ancak yüksek rezerv limiti belirlenerek uygulanabileceğini belirten Öztrak, IMF'nin, Türkiye gibi ülkelerde rezervin yanı sıra faiz dışı fazla ve mali sistem reformunlarını da izlemeye devam edeceğini söyledi.
Ancak, "döviz rezervine dayalı" bir program uygulanması halinde, öncelikle hedefin rezerv miktarını düşürmemek olacağını belirten Öztrak da Merkez Bankası'nın da bu yönde hareket edeceğini, iç piyasalarda oluşacak ekonomik veya siyasi kökenli dalgalanmalar durumunda kura fazla müdahale edemeyeceğine dikkat çekti.
-RİSKLER-
Bu durumda bu programın iki riski olduğunu belirten Öztark, bu riskleri şöyle açıkladı:
"FED, uluslararası piyasalarda oluşan balon etkisindeki yükselişleri hala destekliyor. Ekim'de de faiz indirmesi bekleniyor. Bu balonların daha ne kadar şişirileceği ve piyasaların bu oyunu ne kadar sürdüreceği bilinmiyor. Biz bu programa girersek ve bu oyun sürerse, Türkiye'ye döviz akışı sürer ki bu da kurların iyice düşmesine neden olur. Türkiye'deki üretim ve ihracattaki sıkıntılar ortada. Ve bu durumda uzun vadede bu balon patlayınca etkisi daha büyük olur. Ancak şu da var. İç piyasada, siyasi gelişmelere dayalı bir dalgalanma çıktığında Merkez Bankası bu programı düşünerek kurlara müdahale etmez ve yüksek devalüasyona izin verirse o zaman da bu programın amacı şaşar, daha tehlikeli bir noktaya gelinir. Bu durumda enflasyonun yükselmesine neden olunacağı gibi dış borçlar konusunda da sıkıntıya girilir. Çünkü bankacılık ve özel sektörün dış borçları çok yüklü, bu kez bu kesimlerin borç ödemelerini sıkıntıya sokarsınız. Bu çok ince bir denge ve performanslar çok dikkatli belirlenmeli."
ANKA