İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Başak Şişman, "Basın özgürlüğünün kullanılması ancak demokratik toplumun gereklerine uygun olarak başkalarının şöhret ve haklarının, toplum sağlığının, milli güvenlik ve kamu düzeninin bütünlüğünün korunması, devlet sırlarının açıklanmasının önlenmesi amacıyla sınırlanabilir" dedi. Şişman, Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından düzenlenen "Medya ve Mahremiyetin Sınırları Ulusal Sempozyumu"nin ikinci gününde "Medya ve Mahremiyet: Gizli Kamera Kullanımı Üzerinden Örnek Olay İncelemeleri" konulu sunum yaparak, küreselleşme sorununda kitle iletişim araçlarıyla gözetlenmenin daha etkili bir güç haline geldiğini vurguladı. Günümüzde uydu sistemleri, telefonların dinlenmesi, sosyal medya bağlamında tüm iletişimin denetim altına alınması ve polis kameralarının gözetim toplumunun birer parçası olarak işlev gördüğünü belirten Şişman, "Tüm yasaklar, kurallar ve etik değerlere rağmen medyada sık sık karşımıza çıkan konular özel yaşamın ihlalleri üzerine olmaktadır. Tarihsel süreçte habercilerin vazgeçilmez meslek araçlarından biri olan gizli kamera kullanımına ilişkin birçok başarılı çalışmayla beraber pek çok da olumsuz sonuç bulunmaktadır" dedi. Özel alanı neyin oluşturup oluşturmadığı konusunun habercilikte tartışılan temel konulardan biri olduğunu dile getiren Başak, etik konuların bunların başında geldiğini anımsattı. Bireylerin haber alma hakkının Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda koruma altına alındığını anlatan Başak, "Demokratik toplumlarda basın özgürlüğü ayrı bir özgürlük olarak anayasalarda güvence altına alınmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda basının hür olduğu ve sansür edilemeyeceği açıkça belirtilmektedir. Basın özgürlüğünün kullanılması ancak demokratik toplumun gereklerine uygun olarak başkalarının şöhret ve haklarının, toplum sağlığının, milli güvenlik ve kamu düzeninin bütünlüğünün korunması, devlet sırlarının açıklanmasının önlenmesi amacıyla sınırlanabilir" diye konuştu. Başak, mahremiyetin kendine ait bilgileri başkalarından korumak olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti: "Habercilikte hangi konunun sansasyonellik, reyting uğruna hangi konunun ise gerçek anlamda kamu çıkarı doğrultusunda haber haline getirildiği kamu ilgisi kavramının tam olarak netleştirilememesi nedeniyle tam bir zemine oturtulamamıştır. Bu durum habercilerin iyi niyet ve ahlaki değerlerine bırakılmaktadır. Habercinin nihai görevi halka doğru bilgiyi ulaştırmaktır. Kamu yararı dikkate alındığında herhangi bir kamu hizmetinde oluşan yolsuzlukların ortaya çıkartılmasında amaç kamu hizmetinin en iyi şartlarda yapılmasını sağlamaktır." Sempozyumun ikinci gününde 7 oturumda 27 ayrı sunum yapılacak.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz