Terör ve organize suçlara bakmakla yükümlü Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın bugünkü duruşmasına Mehmet Ağar avukatları ile birlikte katılırken, kendisini destekleyen bir grup ile davaya müdahil olmak isteyen bazı sivil toplum kuruluşlarının avukatları da duruşmaya katıldı. Ağar, Ankara Adliyesi'ne saat 13.30'da Atatürk Bulvarı kapısından giriş yaptı. Ağar, duruşma başlayana kadar yaklaşık yarım saat adliyenin içinde bulunan polis noktasında bekledi.
##anketsonuc=haber_mehmetagar##
İzleyicilerin salona alınmasının ardından Ağar, duruşma salonuna girdi. Bu sırada fotoğraf çekmek isteyen foto muhabirleri ve polis arasında arbede yaşandı. Görüntü almalarını engelleyen polislere tepki gösteren gazeteciler, araya girenler tarafından sakinleştirildi. Kimlik tespiti yapılan Ağar, ilk ifadesinde Abdullah Çatlı'yı yalnızca basından tanıdığını söyledi. Ağar, "Hayatım boyunca hukuka bağlı kaldım" dedi. Ağar, İbrahim Şahin ve Korkut Eken'in terörle mücadelede çok katkısı oldu" diye konuştu. Ağar, Korkut Eken'in Başbakan'ın oluruyla görev yaptığını, Tarık Ümit ve Yaşar Öz'ü muhbir olarak kullandıklarını söyledi. Mehmet Ağar, "Korkut Eken kahraman bir subaydır" diye konuştu. Ağar, kayıp silahlar hakkında bilgisi olmadığını da belirterek şöyle konuştu:
"Örgüt ve çetelerin en önemli hedefiyim. Ömrüm suçla mücadeleyle geçti, suçlamaları reddediyorum. Hakkımdaki iddialara gülüp geçiyorum. Bilmeyerek görev ihmalim olmuş olabilir. Susurluk kazasında bulunan silahtan haberim yok. Emniyet Genel Müdürü olarak depoları takip edemem. Devlet için hizmet ettim, beraatime karar verilsin"
Susurluk davası kapsamında yargılanmasına başlanan eski DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar adliyeye geldi. Ağar'la birlikte emekli albay Korkut Eken'de adliyeye geldi.
Mehmet Ağar'ın avukatları tarafından yapılan açıklamada "Müvekkilimize haksız suçlamalara bulunuldu" denildi. Avukatlar, Ağar'ın devletin etkin kademelerinde görev yaptığı dönemlerde hiçbir zaman hukuki yetki ve sorumlulukların dışına çıkmadığını savundular. Ağar'ın avukatları Kadir Toluç ve Abdullah Egeli, Ankara Adliyesi'nde görülmeye başlanan davanın ikinci duruşması öncesi ortak bir yazılı açıklama yaptılar. Toluç ve Egeli açıklamalarında, Ağar'ın atanmış olarak bürokratik sorumluluk, seçilmiş olarak ise siyasi kararlılık içinde devletin etkin kademelerinde görev yaptığı, bu görevleri yerine getirirken de hiçbir hukuki yetki ve sorumluluklarının dışına çıkmadığı, yetki alanı içindeki kamu görevlilerinin de bu sınırları aşmamaları yönünde azami gayret sarfettiğini kaydettiler. Susurluk olayı olarak bilinen süreçle ilgili olarak Ağar hakkında birçok asılsız ve haksız suçlamalar yapıldığının ifade edildiği açıklamada, "Ağar'ın kamuoyunda ileri sürülen asılsız iddia ve yapılan haksız suçlamalar karşısında bugüne kadar sergilediği sakin tavır, hukuka olan saygı, Türk adaletine olan inanç ve kendine olan güveninden kaynaklanmaktadır. Sayın Ağar, aktif siyasette olduğu dönemlerde, olayın kendisi açısından açıklığa kavuşturulmasını sağlamak üzere yargılama sürecini başlatacak girişimlerde bulunmaktan da hiçbir zaman kaçınmamıştır" denildi.
Adliye önünde bir açıklama yapan DTP milletvekilleri Buldan ve Yıldız, davanın Ergenekon soruşturmasıyla bağlantısı olduğunu iddia ederek, her iki davanın birleştirilmesini istediler. Demokrasi yolunun ancak böyle açılacağını savunan DTP'li vekiller, "Umarım bu dava Ağar'ı aklama davası olmaz" diye konuştular.
Bu arada, Halk Cephesi Ankara Temsilciliği üyesi bir grup, adliye önünde Ağar'ı protesto etti. Halk Cephesi üyeleri, yaptıkları basın açıklamasında Ağar'ın tutuklanmasını istedi. 'Mehmet Ağar 12 Temmuz katliamının hesabını vereceksin', 'Adalet istiyoruz' yazılı pankartlar ve dövizler taşıyan grup, Ağar aleyhine sloganlar attı. Grup basın açıklamasının ardından olaysız şekilde dağıldı.
Duruşma 13 Mayıs Çarşamba gününe ertelendi.