Futbol yorumcusu Mehmet Demirkol, beIN Manşet programında liglerin başlaması ve koronavirüs gündemini değerlendirdi.
Büyük turnuvalara giderken meslektaşlarımla hep şunu söylerdik, 'Hep Almanya düzenlesin.' Avrupa Şampiyonası'nı, Dünya Kupası'nı... Güzel, seyahati kolay, her şey, her yerden iyi işliyor. O yüzden, Almanya'nın ilk denemeyi yapması da mantıklı.
Almanya da, diğer ülkeler de, biz de, başlayacağımız tarihe karar verdik. Bitireceğimize dair kimseye bir söz verilmiyor. Başlanacak ve bakılacak ne olduğuna. Gider mi, gitmez mi, yürür mü...
Ceferin'in açıklamalarına katılıyorum. Fransa ve Hollanda bence de çok erken karar verdi. Bu işin hukuki tarafı da var. UEFA, 'Bizi ilgilendirmez diyor.' ama Avrupa kupalarına katılımlar vb. hep davalık olacak.
A takımın olduğu yerde altyapı sahalarının daha çok olması lazım. 1-2 sahayla iş yürümez. 8-10 saha olması lazım. 12 yaşındaki çocuk idman yaparken, öbür tarafta Sergen hocayı veya bir yıldızı görecek. Beraber bir temas olacak. Böyle tesislere ihtiyacımız var.
Bir başka büyük problem, altyapıdan, üstyapıya çıkarma. O köprü, hazırlık dönemi... Altyapıdan artık oyuncu çıktığını biliyoruz. Cengiz'i, Merih'i, Çağlar'ı, Zeki'yi, Yusuf'u paylaşamıyorlar. Çıkıyorlar işte. Biz dönüp bakmıyoruz. Dönüp bakmamız ve altyapıdan üstyapıya çıkarırken o köprüyü doğru kurmamız lazım.
Ali Koç'un konuşmalarının %99'una katılıyorum ama altyapı işi zorlamayla çözülmez. Teşvikle çözülür.
Kendi fikrimi söylüyorum ben. Benim, 'Eylül'e kadar lig oynanmaz.' cümlem yanlış anlaşılmış olabilir. Şahsen kurumun ne düşündüğünü bilmiyorum. İnşallah oynanır ama bence oynanmayacak.
Genel olarak yeni bir normal, 'İnsanlar seyahat etsin, uçak da çalışsın, turizm de çalışsın.' gibi genel bir fikir varsa... Bunun vitrini olarak 'Futbol deplasmanlı olacak, Türkiye'de seyahat etmek problemli bir şey değildir.' mesajı verilecekse, öyleyse, bu konuda yetkili Sağlık Kurulu, Bilim Kurulu, Sağlık Bakanlığı'dır tabii. O zaman deplasmanlı olmasının bir manası var.
Tribünde taraftar olmayacaksa, o kadar seyahate gerek yok. Futbolun 2 temel unsuru, futbolcu ve seyircidir. Bütün bu maçlar, futbolcu ve seyirciyi bir araya getirmek için oynanıyor ve televizyonlarda yayınlanıyor. Eğer bu ikisi bir araya getirilemeyecekse, herkesin bir akrabasının olduğu ve ülke nüfusunun neredeyse yarısının yaşadığı Marmara Bölgesi'nde, İstanbul çevresinde bu maçları oynamakta bir sakınca yok.
Tekrar ediyorum, eğer öyle oynanacaksa, kimsenin maçlarını kendi sahasında oynamaması lazım. Yoksa, Sivasspor'a, Trabzonspor'a, Anadolu'dan gelecek diğer takımlara haksızlık olur.
Bizde senelerce yabancı yasaktı. Ne oluyordu, her sene Şampiyonlar Ligi'ni mi kazanıyorduk? 1 tane UEFA Kupa'mız var ya. 1 tanecik UEFA Kupa'mız var.
UEFA Kupası sonrası ülkenin moralinin nasıl yükseldiği 2002 başarımızdan belli. Hatırla, Gaziantep Roma'ya kök söktürdü. Denizli, Lyon'u eledi. Bir başarı ve iyi teşvikler geldikten sonra, iş başka boyutlara gidecektir.
Yabancı aramayacaksın. Artık zaten Hagiler, Alexler, Sneijderler getirmek çok zor. O yüzden, standart-vasat oyuncular yerine, 1-2 tane özel oyuncu: Muslera, Falcao, Luiz Gustavo gibi oyuncular getirip, yerlilerle bu işi götürebileceğimizi zaten anlayacağız.
Bununla da kalmayacak. Yabancı gençler için de, direkt İngiltere, Almanya, Fransa'da şans bulamayanlar için de bir çekim merkezi olacak. Nasıl 'Belçika'ya gideyim, kendimi göstereyim, bir süre sonra İngiltere'de oynarım.' diyor adam, Türkiye'ye gelecek.
Sevgili Mustafa Cengiz'e tekrar geçmiş olsun. Onun rahatsızlığında gösterilen hassasiyetin, her türlü hastalık için gösterilmesi lazım. Onu beğendim, basının yaklaşımı doğru oldu.