Mehmet Görmez'e darbe gecesi gelen telefon! Abdülkadir Selvi yazdı

'Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez görevden ayrılacak mı' sorusu son günlerin en merak edilen konusu... Görmez dün yaptığı açıklamayla 'görevden ayrılacağının sinyalini' verdi. Ankara kulisleriyle tanınan Abdülkadir Selvi, bugünkü yazısında, 15 Temmuz darbe girişiminde Görmez'e bir telefon geldiğini, Görmez'in o gece MİT binasında olduğunu kaleme aldı. İşte o yazıdan 15 Temmuz gecesi Görmez'e gelen telefonla ilgili bilinmeyen detaylar...

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, dün Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan "Kendi Dilinde FETÖ-Örgütlü Bir Din İstismarı" raporunun kamuoyuna açıklandığı programının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Görmez, Diyanet İşleri Başkanlığı görevini bırakacağın sinyalini verdi. Görmez, gazetecilerin "görevden ayrılacağı yönündeki iddiaları" sorması üzerine "Bütün görevler, makamlar, vazifeler sadece birer emanettir. O emanet, vakti, yeri ve zamanı geldiğinde teslim edilir. Diyanet İşleri Başkanlığı gibi bir makamdan sonra talip olduğum bir görev vardır, o da ilimdir" diye yanıt verdi.

Reklam
Reklam

Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi de bugünkü yazısında Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan vedaya hazırlanan Görmez'i ele aldı ve Görmez'in 15 Temmuz gecesi yaşanan darbe girişiminde yaşadıklarını aktardı.

Selvi, Görmez'in Diyanet’ten ayrılsa da 15 Temmuz gecesi camilerden okuttuğu salaların unutulmayacağını ifade ettiği yazısında, o gece MİT binasında bulunan Görmez'in yaşadıklarını ve 15 Temmuz’a damgasını vuran salaların öyküsünü anlattı.

İşte o yazıdan öne çıkan çarpıcı satırlar:

"15 Temmuz gecesi saat 22.00 sıralarıydı.

MİT’in Yenimahalle’deki yerleşkesindeki yemek masasında MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez ve Suriye muhalefetinden din adamı Muaz el Hatib vardı.

HAKAN FİDAN: CİDDİ BİR İHBAR SÖZ KONUSU

Hakan Fidan yemeğin başında, “Ciddi bir ihbar söz konusu, sizinle görüşmemi tamamlayamayabilirim” demişti. Çorbasından iki kaşık almıştı ki gelen haber üzerine yerinden fırladığı gibi dışarı çıktı.

“BURANIN ETRAFINI SARDILAR, DARBE OLUYOR”

Reklam
Reklam

Mehmet Görmez ile Muaz el Hatib ne olduğunu anlamaya çalışırken, hışımla içeri giren görevliler, “Sizi sığınağa alacağız” dedi. Sığınağa inerken bir patlama oldu. “Saldırıya uğradık” dediler. Tam o sırada Mehmet Görmez’in eşi aradı. Hatice Hanım’ın sesi telaşlıydı. “Mehmet darbe oluyor” dedi. Bir çırpıda, İstanbul’dan Cumhurbaşkanlığı’ndaki bir görevlinin eşinin aradığını, “Buranın etrafını sardılar, darbe oluyor” dediğini aktardı. Görmez, MİT’te olmanın verdiği güvenle, “Ben de bu işi en önce haber alacak bir yerdeyim, onlar öyle bir şey demedi, belki terör saldırısıdır” karşılığını verdi.

GÖRMEZ: NE OLUYOR, NEREYE GİDİYORUZ

Cumhurbaşkanı’nın darbeyi Ziya enişteden öğrenmesi gibi, MİT’teki Diyanet İşleri Başkanı da darbeyi eşinden haber almış ama inanmamıştı. Sığınağa indiler. İkinci bir patlama daha oldu. Görmez o an darbe girişimi olduğunu anladı. Bunun üzerine görevlilere, “Beni buradan çıkarın, benim vazifelerim var, yapmam gereken işler var” dedi. Saldırı altındayız, en güvenli yer burası demelerine rağmen ısrar etti. Bu kez, “Sizin aracınız zırhlı değil” dediler. Görmez’e MİT’in zırhlı araçlarından birini verdiler, Muaz el Hatib ise Görmez’in aracıyla hareket etti. İkisi zıt yönlere gittiler. Araç, MİT’in iki No’lu kapısından Formula 1 yarışındaki gibi fırlayarak çıktı. MİT’in etrafını dolaşıp Demetevler’deki sokak aralarına girdi. O arada şüphelenen Görmez, “Ne oluyor, nereye gidiyoruz” diye sordu. Öndeki görevli geriye dönerek, “Darbe oluyor hocam” dedi. Görmez’in yüzünün gerildiğini görünce, “Siz merak etmeyin, sizi koruyacağız” diye konuştu.

Reklam
Reklam

DARBECİ TELEFONDA

O arada Diyanet İşleri Başkanı’nın telefonu çaldı. Tanımadığı bir numaraydı, yine de açtı. Çok otoriter bir ses, “Mehmet Görmez’le mi görüşüyorum?” dedi. Görmez’in, “Evet” karşılığını vermesi üzerine, “Hocam ne oluyor?” diye sordu. Görmez’in, “Kimsiniz” sorusuna, “Duyarlı bir vatandaş” cevabını verdi. Diyanet İşleri Başkanı, “Benim numaramı bulduğunuza göre, ne olduğunu bilirsiniz” dedi, karşılık beklemeden telefonu kapattı. Eşini aradı. Eşi, “Burası tekin değil, evin etrafında birileri var. Seni almaya gelmişler. Buraya gelme” dedi. Bağlıca’da oturan büyük kızının evine geçti. Eve girmişti ki telefonu tekrar çaldı. Arayan aynı numaraydı. Telefonu açtığında aynı ses daha otoriter bir ses tonuyla, “Beni iki dakika dinlemeniz lazım” dedi. Görmez telefonu kapattı, yeri belirlenmesin diye kartı çıkarıp bataryayı ayırdı.

UYANIŞIN SEMBOLÜ SALALAR

MİT’ten çıktığı andan itibaren, “Ben ne yapabilirim” diye düşünüyordu. Kıbrıs Barış Harekâtı başlayınca din görevlisi olan babası, “Mehmet, minareye çık, sala ver” demişti. Onu hatırladı. 13 yaşındayken babasının verdiği talimat, darbe gecesine damgasını vurdu. Az sonra minarelerden salalar okunmaya başladı. Tüyleri diken diken eden salalar, darbeye karşı direnişin ve bir milletin uyanışının simgesi oldu.

Reklam
Reklam

Camilerden salalar okunurken, Mehmet Görmez, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ulaşmayı başardı. “Sayın Cumhurbaşkanım İslam dünyasının duası arkanızda, siz kazanacaksınız. Ben camilerden salalar verdiriyorum ve herkesi hukukuna sahip çıkmaya çağırıyorum” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Allah razı olsun Mehmet Hoca” dedi, ardından ilave etti; “Salalar verilsin, herkes hukukuna sahip çıksın”.

Böylece, “Darbelerin susturduğu salalardan, darbeleri susturan salalara” gelindi."

Anahtar Kelimeler: