Mehmet Şahin: “İsrail gaz gibidir, fırsat buldukça yayılır”

Necmettin Erbakan Üniversitende (NEÜ) “Basra’dan Akdeniz’e: Planlar, Projeler, Gelişmeler” konulu konferans düzenledi.
Uluslararası Rumi Medeniyetler Uygulama ve Araştırma Merkezi ve Düş Peşine Öğrenci Topluluğu tarafından organize edilen programda Polis Akademisi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Şahin konuşmacı olarak yer aldı. Konuşmasının başında Ortadoğu coğrafyasının önemine ilişkin açıklamalarda bulunan Şahin, bölgenin; büyük devletlerle birlikte devlet dışı aktörlerin de yer aldığı, çatışmaların, anlaşmazlıkların yaşandığı, kimi devletlerin başarısızlığa uğradığı ve bu yönüyle sadece Türk Dış Politikasının ana gündemini değil tüm dünyanın ana gündem başlıklarını içerdiğini söyledi. Akdeniz’in Ortadoğululaşması şeklinde yeni bir kavrama dikkat çekerek Basra Körfezi ile Akdeniz arasında; Irak, Suriye, İsrail, Filistin, Ürdün coğrafyası olarak kastedilen bu bölgede yaşananların Akdeniz’e batıya doğru kaydığını söyledi. Yapılan Türkiye-Libya mutabakatı ve yaşanan gelişmelerle birlikte güneyimizin siyasi açıdan yoğun bir türbülansa girdiğini ifade etti.

“Ortadoğu’da ülkeler grup hakları üzerinden parçalanıyor”
Coğrafyanın; İmam-ı Azam, Yavuz Sultan Selim, Selahaddin Eyyubi coğrafyası olarak da çeşitli şekillerde isimlendirilebileceğini söyleyen Şahin, bölgedeki istikrarın önemini vurgulayarak, bu bölgede sağlanacak istikrarın İslam coğrafyasına da barış ortamını getireceğinin altını çizdi. Şahin, bölgenin istikrarsız hale getirilmesi için müdahalelere imkan sağlandığını ifade etti, müdahalenin nasıl gerçekleştiği ile ilgili de bilgiler vererek müdahalede bulunmak isteyen güçlerin izledikleri yollardan bahsetti. Prof. Dr. Şahin, “Bu bölgede grup hakları üzerinden ülkeler parçalanıyor. ‘Sen farklısın ve hakların anayasal olarak korunmalı’ söylemiyle yola çıkan güçler karşısında gruplar kendi ülkesindeki diğer grupları rakip görüyor ve yanlarına müttefik arıyorlar. Bu müttefiki de dışarıdan sağlıyorlar. Parçalı bu yapılarından dolayı da dışarıdakileri, kendi siyasetlerinin parçası haline getiriyorlar. Bunun sonucunda da istikrar, imkansız hale geliyor” dedi.
Bölgedeki güçlere değinen Prof. Dr. Mehmet Şahin, “Amerikalılar, Avrupa’dan göç edip oradaki insanları katlederek kendilerine bir devlet kurdukları için dünyanın her tarafında aynı modelin geçerli olacağına inanıyorlar. Bir ulus inşasının hızlı bir şekilde yapılacağını düşünüyorlar. Ama atladıkları nokta, bu ülkelerde tarih boyunca kaç tane imparatorluğun var olduğudur” şeklinde konuştu.

“İsrail gaz gibidir, fırsat buldukça yayılır”
Bölgedeki planlar hakkında bilgiler veren Şahin, İslam ülkelerinin küçültülüp parçalanırken, İsrail’in yüzyılın anlaşması adıyla, genişleme siyaseti takip ettiğini belirterek, “Yüz yıl önce bölgenin parçalanmasını içeren Sevr Anlaşmasının güncellenerek, başka bir ülkenin genişlediğini görüyorsunuz. Yüz yıllık projelerini gerçekleştiriyorlar. Bu süreç fiili olarak başladı ve önümüzdeki süreçte adını koyacaklar. Dünyada Birleşmiş Milletler’e üye olup da sınırı belli olmayan tek ülke İsrail’dir. İsrail gaz gibidir. Fırsat buldukça yayılır. Sınırını belli etmemesinin sebebi, sınırı ihlal ettiğinde uluslararası hukuku ihlal edecek olmasıdır” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin bölgedeki rolünden bahseden Şahin, “Akdeniz artık silahlı bir bölge. Akdeniz’e kıyısı olmayan ülkelerin savaş gemileri orada. Akdeniz’in jeopolitik önemi ve bölgesel rekabet daha da arttı. Bu yaşananlar Türkiye’nin çevrelenmesi için de bir sonuç doğuruyor. Türkiye’nin dış politikada sorunlarla uğraşması, Türkiye’nin Akdeniz’de sıkıştırılması, Türkiye’nin Ortadoğu’da önünün kesilmesi de yürütülen projeler arasında. Bu yürütülen projeler içerisinde Türkiye stratejik adımlarla hareket etmekte ve operasyonlarla bölgedeki varlığını ortaya koymaktadır” diye konuştu.
Konferans, soru cevapların ardından NEÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Zekeriya Mızırak’ın Prof. Dr. Mehmet Şahin’e teşekkür plaketi takdim etmesi ile sona erdi. Konferansa, NEÜ Rektörü Prof. Dr. Cem Zorlu, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Zekeriya Mızırak, Uluslararası Rumi Medeniyetler Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hayri Erten, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.