Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, TGRT Haber’de katıldığı programa Avrupa'daki artan ırkçı dalga için “Türkiye'deki kalkınma ve yatırımlar kabusları oldu” dedi.
‘Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan görevde kaldıkça, evvelden belirli bir ivme kaydederek zaten kalkınan Türkiye'nin çok daha büyük yatırımlar ile daha da kalkınacağını biliyorlar' diyen başkan Gökçek, “Bu yüzden Batı, 16 Nisan Referandumu için hayır tarafında” değerlendirmesinde bulundu.
“BATI'NIN KORKUSU, YATIRIMLAR VE KALKINMA”
Batı'daki Türk düşmanlığına farklı bakış açısı getiren Gökçek, ekonomik kayıplarına, Türkiye'deki yatırımlara karşı tahammülsüzlük vurgusu yaparak, “3. Havalimanı yapıldığı zaman, ilk etapta İstanbul'a günde 500 bin yolcu, ek seferler ile de günde tam 1 milyon yolcu gelecek. Keşke Ankara'ya yılda 1 milyon turist gelse… Burada günlük 1 milyon yolcudan bahsediyorum. Yani; Avrupa'nın pabucu dama atılıyor. Dünyanın ortasında bir yere inerek bir başka noktaya kolay intikal etmek varken; daha uzak bir bölgede transit geçiş yaparak gereksiz akaryakıt ve vakit kaybetmek istesinler ki zaten. Ne ekonomik ne akıllıca… Türkiye öyle avantajlı bir konumda ki; Avrupa'dan, Asya'dan, Afrika'dan gel, tam orta noktadayız. İşte bu yüzden Hollanda Havayolları itiraf ediyor; yüzde 25 kaybımız olacak. Amsterdam – Schiphol, artık sıradan bir havaalanı olacak. Almanya da daha önce açıklamıştı. Frankfurt yüzde 55 zarar ediyor. Bu paralar Türkiye'de toplanacak. Buna tahammül edemiyorlar. Rotterdam'daki olayı böyle değerlendirebilirsiniz. Almanya, Türkiye'de Sünni-Alevi Çatışması'nı tahrik ediyor. Almanya'daki dernekler üzerinden buradakileri kışkırtıyor. Recep Tayyip Erdoğan olmasa, 3. Havalimanı yarım kalacak. Erdoğan'ı uzaklaştırmanın yollarını arıyorlar. Ama Erdoğan, ‘tek elden' Türkiye'yi idare etmeye kalkarsa; evvelden kalkınan Türkiye çok daha kalkınacak. Bu yüzden Batı, 16 Nisan'da referandum tarafını ‘hayır' kampanyası ile yürütüyor” dedi.
“TÜRK DÜŞMANLIĞININ TEK SEBEBİ FETÖ'DÜR”
Avrupa'daki ‘Türkofobi' için Gökçek, FETÖ'yü işaret etti ve “Türkiye'de 3-4 yıldır tasfiye oluyorlar. Hele hele son darbe girişimi sonrası yaşam hakları kalmadı. Bunlar yurtdışına çöreklendiler. Özellikle ABD'de ve AB'de gerek milletvekili gerekse de gazeteciler üzerinde inanılmaz bir baskı oluşturdular. Parayla gazeteci ve politikacı satın aldılar. Cumhurbaşkanı'nın ve Türkiye'nin itibarını sıfırlamak istiyorlar. Nazist uygulamalar yapıyorlar; bizi sultanlıkla suçluyorlar. Demokrasi için çarpışıyoruz. Belçika, Kanada, Danimarka, Japonya, Lüksemburg, Hollanda, Yeni Zelanda, Norveç, Büyük Britanya, İspanya ve İsveç; dünya krallıkla yönetiliyor, bizi sultanlıkla eleştiriyorlar. Tam demokrasi Türkiye'de var. Avrupa, menfaati gereği Türkiye'ye karşı olabilir; ama düşmanlık FETÖ'den ileri geliyor” değerlendirmesinde bulundu.
“AB / ABD İÇİN DEMOKRASİ DEĞİL, SÖMÜRMEK ÖNEMLİ”
Batı'nın “diktatörlük” eleştirileri ve ‘Demokrasi için kaygılıyız' sözlerini yorumlayan Gökçek, “Avrupa'nın demokrasinin yanında yer alması diye bir şey söz konusu değil. 15 Temmuz bastırıldığında, ABD ve AB'de ‘Mağlup olan subaylar, bizim dostumuzdur' diye açıklamalar yapıldı. Onlar için demokrasi önemli değil; onlar için sadece sömürmek, bölmek, parçalamak, yutmak, ekonomileri yok etmek önemlidir. İster demokrasi olsun; ister 8 parçalı bir koalisyon olsun, başında da bir diktatör bulunsun ve ordu eliyle idare edilsin hiç önemli değildir. Yeter ki; amaçları gerçekleşsin, menfaatlerine hizmet edilsin” diyerek Avrupa'daki ‘hayır' kampanyasını yorumladı.
“DÜNYADAKİ FETÖ OKULLARI, CIA OKULLARIDIR”
‘FETÖ, CIA elemanıdır. Bundan kimse tereddüt etmesin' diyen Gökçek, “CIA, dünyanın dört bir tarafında FETÖ'ye ileri karakollar kurdurdu. Yani; FETÖ okulları, CIA okullarıdır. Putin mesela, CIA bağlantısı nedeniyle Rusya'daki FETÖ okullarını hemen kapattı. Dolayısıyla CIA, FETÖ'yü neden iade etsin? Konuşması, sistem için iyi olmaz. FETÖ'yü iade edeceklerine şahsi olarak inanmıyorum. Eğer çok sıkışırlar ise FETÖ ya kalp krizi geçirir, ya kanser olur, ya acil büyük bir hastalık olur. Bir ay içinde temizlenir” şeklinde konuştu.
“SON 10 YILDAKİ 12 SİYASİ CİNAYET FETÖ'NÜNDÜR”
Başkan Gökçek, BBP'nin merhum başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun FETÖ tarafından suikast ile öldürüldüğünün ‘12 belge' ile sabit olduğuna dikkat çekerek, “Onun partisini de ele geçirmeye çalıştı. Ancak Yazıcıoğlu büyük bir siyasetçiydi. Partisini çetelere teslim etmedi. Yazıcıoğlu'nun kendi ifadesidir ‘çete' benzetmesi… Parti yönetimi içine gelmelerini engellemesi Yazıcıoğlu'nun suikast ile öldürülmesine yol açıyor. FETÖ'nün sesli kaydı da var; bir sohbetteki, ‘Bir perşembe akşamı ölür, bir cuma günü cenazenize ulaşırlar' talimatı ile Muhsin başkan şehit ediliyor. Muhsin Yazıcıoğlu, helikopter düştükten sonra aslında ölmüyor, bacağının kırılmasıyla kurtuluyor. Dursun Özmen isimli bir emniyet müdürü, Yazıcıoğlu'nun durumu hakkında bütün illere telsiz anonsu geçiyor. Ancak güvenlik güçlerinin, yardımın ulaşmasını engellemeleri ve yer tespitine izin vermeyişleri ile adeta ölüme terk ediliyor. Köylüler patlamayı duyuyor, olay yerine gitmeleri engelleniyor. İstanbul'dan gelen yardım ekibi, Boztepe'ye çıkmak istiyor; durduruluyor. İHA Muhabiri İsmail Güneş, kaza yerinden 600 metre ileride bulunuyor mesela… Bacağı kırık olarak o soğukta bu kadar uzun mesafe gitmesi imkan dahilinde değil. Teknik cihazların hepsi sökülmüş. Nerede olduğu, neden söküldüğü sorulunca ‘yaktık' diyorlar. Hangi gerekçe ile olduğunun cevabı yok. Türkiye'deki son 10 yılda gerçekleşmiş bütün siyasi cinayetlerin müsebbibi FETÖ'dür. Cinayet şebekesi FETÖ'nün bugün, bildiğimiz 12 suikast olayı var” dedi.
“ŞOFÖRÜN EVİNE SIĞINDIM, FETÖCÜLERİN BİNASIYMIŞ; TERK EDİLMİŞ BİR GECEKONDUDAN KRİZİ YÖNETTİK”
15 Temmuz akşamı, krizi nasıl yönettiğini de anlatan Melih Gökçek, “Belediyeden ekseriyetle gece 1-2 gibi çıkarım. O akşam erken saatte, 10 gibi çıktım. Üzerimizden F-16'lar geçiyor. Ne olduğunu anlamadım. Hemen sağı solu aradım; en son Faruk Çelik'e ulaştım. ‘Faruk' dedim, ‘Ne oluyor?' O da ‘Melih' dedi, ‘Darbe oluyor.' Bir binaya gittim; benim şoförümün evi… Fakat altta ve üstte FETÖ'cüler oturuyormuş. ‘Beni buraya niye getirdiniz yahu' diye kızdım. Oradan çıktık, terk edilmiş bir gecekondu bulduk. Eski, kocaman tüplü bir televizyondan gelişmeleri takip ederek, telefon trafiği ile halkımızı sokağa davet ettik, güvenlik personeline gerekli emirleri verdik. İlk talimatım, ‘Ulus'ta toplanın' oldu. Bu arada Hasan Doğan aradı, ‘Ankara'ya geliyoruz; hazırlığınızı yapın' diye… Havaalanına emniyet mensuplarını doldurduk. Daha sonra kentte 11 noktada çatışmalar olduğunu tespit ettik. Bunlara müdahale edildi. İki kulağımda iki telefon herkese yetişmeye çalışıyorum. O akşam 18 televizyon canlı yayınına bağlanmışım. Başbakanlık Müsteşarı aradı; ‘Twitter'ı kapattık' dedi. ‘Olur mu yahu' dedim, ‘İrtibat kurmalıyız, milleti sokağa çağırmalıyız' diye rica ettim. Sadece 4 dakika sonra saat 23.07'de ilk tweet'i de ben attım. 8 milyon 800 bin kişiyle etkileşim kurdu bu tweet bir anda… Düşünebiliyor musunuz? İnsanları mücadeleye katılmaya davet ettik” diye konuştu.