Hastalığın, her 8 kadından birini, yaşamının herhangi bir zaman diliminde yakaladığını söyleyen uzmanlar, son 10 yılda meme kanseri tanısı alan hasta sayısının arttığını kaydediyor. Acıbadem ve "Kriton Curi Parkı Gönüllüleri" işbirliğiyle gerçekleştirilen "Meme Kanseri" söyleşisinde konuşan Acıbadem Hastanesi Kadıköy Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Kemal Raşa, meme kanserinin ciddi bir halk sağlığı sorunu olduğunu ifade ederek, "Meme kanserinde erken tanı çok önemli. Daha çok sayıda 'erken evre' meme kanseri tanısı konulması, son 5 yılda meme kanserine ikincil ölümlerde yüzde 7 düzeyinde azalma sağlamıştır. Yani erken evrede tanı koyabildiğimiz hasta sayısı artarken bu hastalıktan yaşamını yitiren hasta sayısı azalmaktadır. Bu bilincin yaygınlaşması yakın gelecekte meme kanserini tamamen tedavi edilebilir hastalıklar sınıfına sokacaktır" dedi.
Dr. Raşa, 40 yaş sonrası, hekim tarafından her yıl düzenli olarak yapılması gereken klinik meme muayenesinin de erken tanıda önemli olduğunun altını çizerek, "Kadının kendi kendine yaptığı muayenelerde fark etmediği birçok olağan dışı durum klinik meme muayenesinde ortaya çıkabiliyor. Görüntüleme yöntemlerinde de tanımlanamayan bazı normal dışı durumlar yine klinik muayenede saptanabiliyor. Bu nedenle klinik meme muayenesi, meme kanseri tarama programlarının vazgeçilemez bir parçası olmalıdır. Radyolojik tanı yöntemi olarak mammografi günümüzde hala tarama için başvurulan en uygun görüntüleme yöntemi. Mammografi sayesinde henüz belirtiler ortaya çıkmadan ya da elle fark edilecek aşamaya gelmeden önce bazı tümörleri saptayabiliyoruz. Her kadın 40 yaş sonrasında yılda bir kez mammografi çektirmeye özen göstermeli ve mümkünse ultrasonografiyle de değerlendirilmelidir" diye konuştu.
"KADINLAR KENDİ MUAYENELERİNDE BUNU SAPTAYABİLİRLER"
Meme kanserinin, erken evrede tedavi şansı en yüksek olan kanser türlerinden biri olduğunu ifade eden Acıbadem Kozyatağı Hastanesi'nden Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Şerife Şimşek ise, risk faktörlerini şöyle sıraladı:
"İlerleyen yaş, genetik faktörler, erken yaşta adet görmek, geç yaşta menopoza girmek, özellikle menopoz sonrası kilo alımı, ilk doğumu 30 yaşın üzerinde yapmak,uzun süreli östrojen tedavisi görmek sigara tüketmek ve düzenli alkol almak. Erken tanı için kadının kendi kendine yapacağı meme muayenesi de çok önemlidir. Adet gören her kadın adetin başlangıcından sonraki 7-10. günlerde kendi memesini muayene etmelidir. Bu dönemde meme, hormonların etkisinden uzak ve daha az duyarlı olmaktadır. Adet görmeyen kadınlar ise yine her ay, takvimde belirledikleri bir günde meme muayenesi yapmalıdır. Kadın yaptığı muayenede meme derisinde bir farklılaşma veya çöküntü tanımlarsa veya memede ve özellikle meme başında simetri bozukluğu fark ederse bir genel cerrahi uzmanına başvurmalıdır."
Hastalığın evresinin saptanması ve tedavinin belirlenmesinde koltukaltında yer alan lenf bezlerinin büyük önem taşıdığının altını çizen Dr. Şimşek, "Geleneksel meme kanseri cerrahisinde koltukaltında yer alan lenf bezlerinin hepsini çıkarırdık. Artık nükleer tıbbın sağladığı olanaklarla bu bölgede kanser yayılımı olmadığını düşündüğümüz hastalarda sadece bekçi (sentinel-nöbetçi) lenf bezlerini örnekliyoruz ve birçok hastayı lenf bezi çıkarılmasının yaratacağı sorunlardan koruyabiliyoruz" açıklamasında bulundu.