Menderes'in köyünde bitmeyen acı

27 Mayıs darbesinin ardından 17 Eylül 1961'de idam edilen merhum Başbakan Adnan Menderes'in Aydın'ın Koçarlı ilçesindeki hemşehrilerinin matemi 57 yıldır sürüyor - Geçmişte Menderes'in çiftliğinde çalışan 84 yaşındaki Orhan Demir: - "Her yıl dönümünde hala aynı matemi yaşıyoruz. Onu televizyonlarda bile görmek istemiyorum. Sanki o günü yaşıyormuşum gibi oluyor" - Eski çiftlik çalışanlarından 88 yaşındaki Münevver Çıkrık: - "Bir cuma günü babam geldi. Beyimizin tutuklandığını söyledi. Hepimiz çok üzüldük, perişan olduk. Sonra bir gazetede asıldığını gördüm. Onu görür görmez bayılmışım"

MEHMET ÇALIK - Cumhuriyet tarihinin ilk darbesi olan 27 Mayıs darbesinin ardından 17 Eylül 1961'de idam edilen merhum Başbakan Adnan Menderes'in Aydın'ın Koçarlı ilçesindeki hemşehrileri o acı olayı, aradan 57 yıl geçmesine rağmen unutamıyor.

Merhum Başbakan Adnan Menderes'in doğup büyüdüğü Koçarlı ilçesindeki Çakırbeyli Mahallesi'nin girişinde ziyaretçileri, "Başbakanlarımızdan Adnan Menderes'in köyü Çakırbeyli'ye hoş geldiniz" yazılı tabela karşılıyor.

Tabelanın hemen karşısında ise Menderes'in başbakanlık döneminde de sıklıkla geldiği ancak uzun süredir kapalı çiftliği yer alıyor.

Reklam
Reklam

Hemşehrileri ise onun anılarını kahve ve ev sohbetlerinde paylaşmaya devam ediyor. Köyde belli bir yaş grubunun üzerindeki herkes, merhum Menderes ile yaşadığı anıları gururla anlatıyor.

Geçmişte Menderes'in çiftliğinde çalışan 84 yaşındaki Orhan Demir, her yıl 17 Eylül geldiğinde kalbinde sızı hisseden köylülerden biri.

"Yüzü hep gülen, çocukla çocuk yaşlıyla yaşlı olan biriydi" diye tanımladığı Adnan Menderes'in tutuklanmasıyla dünyanın başlarına yıkıldığını anlatan Demir, "Günlerce ağladık. Uzun yıllar için için ağlamaya devam ettim. Hala bazı anılar aklıma geldiğinde gözlerim doluyor, ağlıyorum çünkü çok büyük bir kişiyi kaybettik. Memleket için, insanlık için çok önemli birini kaybettik." dedi.

Merhum başbakanla ilgili bir anısını da anlatan Demir, "Yanlış hatırlamıyorsam Muğla dönüşü çiftliğe uğramıştı. Biz çiftlikte artezyen açarken geldi. Bir kuyu vardı. Oraya oturdu ve yorgunluktan uyuyakaldı. Bahçeye gelir meyvelere bakardı. Hiçbir zaman öfkelendiğini görmedim. Hep güler yüzlü bir insandı. Kimsenin halini hatırını sormadan gitmezdi." ifadelerini kullandı.

Reklam
Reklam

- "Üzüntümüzü anlatamam"

Darbe döneminde mahallede iki kişinin yan yana gelerek dahi konuşmasının mümkün olmadığını, çok zor günler geçirdiklerini aktaran Demir, 17 Eylül gününü şöyle anlattı:

"İdam edildiğini öğrendiğimde yüreğim sızladı. Ne yapacağımı bilemedim. Kimimiz ağladı, kimimiz birbirinin yanına koştu. Beyimizi idam etmişler diye bağıranlar vardı. Allah'a çok dua ettik, bizi bu kötülerin elinden kurtar diye. Üzüntümüzü anlatamam. Allah kimsenin başına vermesin böyle bir şey. Her yıl dönümünde de hala aynı matemi yaşıyoruz. Onu televizyonlarda bile görmek istemiyorum. Sanki o günü yaşıyormuşum gibi düşünüyorum."

- Adıyla yaşıyor

Darbe yapıldığında 15 yaşında olduğunu anlatan Çakırbeyli Muhtarı Mehmet Demir ise o günlerde idam sonrası köy halkının kan ağladığını ancak gözyaşlarını içine akıtmak zorunda kaldığını, kimsenin böyle bir olayla karşılaşmamasını dilediğini ifade etti.

Adnan Menderes'in isminin verildiği eserlerle halen yaşadığını belirten Demir, şöyle devam etti:

"Rahmetli aramızdan ayrıldı ama biz onu asla öldü olarak kabul etmiyoruz çünkü o her zaman bizim içimizde, yanımızda, kalbimizde. Adnan Menderes Havaalanı, Adnan Menderes Üniversitesi, Adnan Menderes Barajı gibi birçok yere ismi verildi. Dünya var oldukça onun ismi her yerde yaşayacak. Hatta onun ölümünden sonra birçok insan çocuğuna Adnan ismini verdi."

Reklam
Reklam

- "İdam edildiğini gazetede görünce bayılmışım"

Eski çiftlik çalışanlarından 88 yaşındaki Münevver Çıkrık da merhum Menderes ile her Ankara dönüşü sohbet ettiklerini, kimi zaman ovaya inip işçilerle çalışan merhum başbakana herkesin rahatlıkla ulaşabildiğini ifade etti.

Çıkrık, Adnan Menderes'in idamıyla büyük şok yaşadığını belirterek, "Bir cuma günü babam geldi. Beyimizin tutuklandığını söyledi. Hepimiz çok üzüldük, perişan olduk. O süreçte televizyonun başından hiç ayrılmazdık. Acaba durumu nedir diye. Sonra bir gazetede asıldığını gördüm. Onu görür görmez bayılmışım." diye konuştu.

Anahtar Kelimeler: