Stephen Evans
BBC Berlin
Almanya'nın en büyük eyaleti Kuzey Ren Westfalya'daki (NRW) seçimlerin ardından ortaya çıkan atmosferi anlamak için Almanca bilmeye gerek yok.
Başbakan Angela Merkel'in Hıristiyan Demokrat Birliği CDU partisinin aldığı yenilgi gazete başlıklarında 'felaket' olarak yorumlandı.
Merkel de bu seçim sonucunu "acı bir yenilgi" olarak değerlendirdi.
Alman parlamentosu Bundestag'daki CDU parti meclis temsilcisi Peter Altmaier ise bu sonuç için "hiç beklemediğimiz kadar kötü bir sonuç" dedi.
Bunun sadece bir yerel seçim olduğu doğru.
Fakat 18 milyonluk nüfusuyla NRW'de seçmenlerin kullandığı oy, ülke geneli açısından da genel eğilimi göstermesi bakımından önemli bir gösterge.
Bu seçimlerde, CDU'ya karşı fırtınanın şiddetli olduğunu, ama aynı zamanda ana muhalefet partisi Sosyal Demokrat Parti (SPD) lehine bir esinti olduğunu görmüş olduk.
CDU'nun oylarında yüzde 8 düşüş gözlenirken bu partinin oy oranı yüzde 4'ten fazla arttı.
Aynı zamanda bir protesto partisi olan Korsan Partisi'nin oylarının da önemli gelişme gösterdiğini gördük.
Temel platformu internet özgürlüğü üzerinde yükselen ve vergi oranları ve euro tahvilleri konusunda belki de fikir yürütemeyecek durumda olan bu parti, dördüncü eyalet meclisinde de sandalye sahibi olmasını sağlayacak düzeyde oy aldı.
Ana partilere karşı gelişen hoşnutsuzluk nedeniyle seçmenler bu tür partilere yöneliyor.
Fakat şu sorular da sorulabilir:
1. Almanya, diğer Euro Bölgesi ülkelerinde kemer sıkma uygulamaları konusundaki kararlılığından vazgeçecek mi?
2. 2013'teki (ya da mevcut koalisyonun çökmesi durumunda daha erken yapılması gerekecek) genel seçimleri kim kazanacak?
NRW seçimlerinde partilerin kampanya konuları doğal olarak bölgesel politikalar üzerinde yükseldi.
Fakat CDU'nun bölge başkanı Norbert Roettgen bu politkaları Almanya'nın Euro Bölgesi borç krizi politikasına bağlayarak "Merkel'in Avrupa'da izlediği politika mı güçlenecek, yoksa borçlanma yanlısı bir hükümetin iktidara gelmesiyle zayıflayacak mı" yorumunda bulunması hata olarak değerlendiriliyor.
Almanya'nın etkili ciddi gazetelerinden Sueddeutsche Zeitiung, Roettgen için "kampanyada hemen hemen herşeyi yanlış yaptı" değerlendirmesinde bulundu.
Bu seçimler Başbakan Merkel açısından tam olarak bir referandum olmadıysa da kamu harcamalarını önemli bir sorun olarak gündeme getirdi.
Seçimden galip çıkan Sosyal Demokratlar, kamu hizmetlerinin güçlendirilmesi konusundaki ısrarlarına ve kemer sıkma politikalarının bu hizmetler üzerinde tehdit oluşturduğuna vurgu yaptılar.
Seçim kampanyası sırasında bölgedeki belediye başkanları eski Doğu Almanya için serbestçe harcama yapılırken kendi bölgelerindeki hizmetlerde kesintiye gidilmesinden şikayetçi olmuşlardı.
Yani Almanlar kendi eyalet hükümetlerinin bütçelerinde kesinti yapılmasından hoşnut değil.
Fakat bu, Merkel'in euro konusunda Almanya dışındaki ülkeler için önerdiği kemer sıkma politikalarının Almanlar açısından sorun teşkil ettiği anlamına gelmiyor.
Başka bir deyişle Almanya içinde kemer sıkma konusunda partiler farklı düşünüyor, fakat Euro Bölgesi için kemer sıkma konusunda değil, ya da henüz değil.
Her ne kadar popülaritesi yüksek olsa da Merkel de partinin aldığı darbeden etkilenecek, yönetmek onun açısından da daha zor hale gelecektir.
Merkel, NRW seçim sonuçlarının bölgesel olduğunu söyleyerek bu yenilgi ile arasına mesafe koymaya çalıştı.
Berlin'deki Özgür Üniversite'den siyasi bilimci Gero Neugebauer bu seçim sonuçları ile Merkel'in rakiplerinin "Avrupa'da güçlü politikaları var ama ülke içinde partisinin önemli bir eyalet seçimidne başarılı bir sonuç almasını sağlayamıyor" eleştirisini getireceğini belirtiyor.
Die Welt gazetesi ise "Merkel'in ayakları altındaki zemin sarsılıyor" başlığıyla sorunu daha çarpıcı ortaya koyuyor.
Bu zemini sarsanların başında Sosyal Demokratların NRW eyalet Başbakanı Hannelore Kraft geliyor.
Gazeteler Kraft'ı karizma ve "orijinalite" sahibi bir lider olarak tanımlarken, CDU'lu rakibi için de "kibirli" ve sıradan vatandaştan kopuk nitelemesi kullanıyor.
Almanya'nın en büyük eyaletindeki seçimlerin ardından Merkel'in ayakları altındaki zeminin sarsıldığı bir gerçek.
Ama bu sarsıntı onu henüz yere yıkmadı.
Almanya'da partisine ve kamu harcamalarından kesintilere karşı halkın duyduğu hoşnutsuzluğun işaretlerini verdi.
Geçmişte Merkel pragmatik yanını göstermiş, nükleer enerji konusunda görüldüğü gibi bazı politikalarından dönüş yapmıştı.
Fakat Euro Bölgesi'nde kemer sıkma politikaları konusunda çizgisini öylesine net koydu ki değiştirmesi olası görünmüyor.
Özellikle SPD'nin kemer sıkma karşıtı politikaları seçmenler arasında popülarite kazandıkça hükümet Almanya içerisinde harcamalar konusunda biraz daha serbest bir tutum takınabilir.
Alman hükümeti, Almanya'da diğer Euro Bölgesi ülkelerinden daha yüksek enflasyon oranının Yunanistan ve İspanya'ya yardım açısından bir çıkış yolu olabileceğine işaret etmiş bulunuyor.
Kısacası Merkel henüz bitmemiş olan bir mücadeleyle karşı karşıya.