Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, kredi derecelendirme kuruluşlarının haddinden fazla konuşulduğunu belirterek, “Piyasa oyuncularının da önem vermemesi gerekir” dedi.
Başçı, Merkez Bankası'nda düzenlediği basın toplantısında enflasyon raporunu açıkladı. 2012 yılının üçüncü çeyreğine ilişkin milli gelir verilerinin yurt içi talep koşullarının özel yatırım talebi kaynaklı olarak zayıf seyrini koruduğunu belirten Başçı, özel tüketimin uzun süreden beri ilk defa artış göstermesinin yurt içi nihai talepteki yavaşlamayı sınırlamasına karşın, talep koşullarının Ekim Enflasyon Raporu döneminde sunulan öngörülere kıyasla bir miktar daha zayıf seyrettiğini söyledi. Başçı, yılın son çeyreğine dair verilerin ise tüketim ve yatırım talebinde öngörüldüğü şekilde ılımlı bir artış eğilimine işaret ettiğini kaydetti. Bu doğrultuda, 2012 yılının ikinci yarısına dair çıktı açığı tahminlerinin bir önceki rapora kıyasla sınırlı oranda aşağı yönlü güncellendiğine dikkati çeken Başçı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Öte yandan, son dönemde artan sermaye akımlarının finansal koşullar üzerindeki genişletici etkisinin desteğiyle 2013 yılının ilk yarısında yurt içi nihai talebin beklenenden daha hızlı bir artış gösterebileceği tahmin edilmektedir. Sipariş göstergeleri, krediler ve diğer öncü endeksler de bu görünümü desteklemektedir. Bu doğrultuda, tahminler üretilirken 2013 yılının ilk yarısında iç talebin bir önceki rapor dönemine göre daha güçlü olduğu bir görünüm esas alınmıştır. Dış talep ise zayıf seyrini korumuştur. Bu dönemde küresel büyümeye ilişkin tahminlerde önemli bir farklılaşma gözlenmemiş, dolayısıyla ihracat ağırlıklı küresel büyüme endeksinde belirgin bir güncelleme olmamıştır. Bu çerçevede, geçtiğimiz rapordakine benzer şekilde, pazar ve ürün çeşitlenmesinin katkısıyla ihracatın ılımlı olarak artmaya devam ettiği bir görünüm esas alınmıştır. Özetle, iç ve dış talep gelişmeleri birlikte değerlendirildiğinde, toplam talep koşullarının enflasyona düşüş yönünde verdiği katkının bir önceki rapora kıyasla 2012 yılının ikinci yarısı için daha fazla, 2013 yılının başlarında ise daha az olduğu bir görünüm esas alınmıştır. Sonuç olarak, enflasyon üzerindeki gecikmeli etkiler dikkate alındığında, çıktı açığındaki güncellemenin 2013 yılı sonu enflasyon tahmini üzerinde belirgin bir etkisi olmamıştır."
“TÜTÜN ÜRÜNLERİNDE YAPILAN AYARLAMALARIN ENFLASYON ÜZERİNDEKİ ETKİSİ TAHMİN ETTİĞİMİZ ÖLÇÜDE OLDU”
Yeni raporda, bir önceki rapora kıyasla, 2013 yılı ortalama petrol fiyatı varsayımlarını sınırlı oranda yukarı yönlü güncellerken, ithalat fiyatları varsayımlarını bir miktar aşağı çektiklerini ifade eden Başçı, bu güncellemelerin 2013 yılı enflasyonu üzerinde kayda değer bir etkisi olmadığını söyledi. Gıda fiyatlarının yıllık artış oranlarına dair varsayımlarını bir önceki raporda olduğu gibi yüzde 7 olarak koruduklarını belirten Başçı, ''Diğer bir ifadeyle temkinli bir yaklaşımla işlenmemiş gıda fiyatlarının 2012 yılındaki olumlu seyrinin önümüzdeki dönemde devam etmeyeceğini varsaydık'' dedi.
Kamu maliyesine dair varsayımları hakkında da bilgi veren Başçı, maliye politikası ve vergi düzenlemelerinde son 3 ayda gözlenen gelişmelerin, Ekim Enflasyon Raporu'ndaki varsayımlarıyla büyük ölçüde uyumlu gerçekleştiğini kaydetti. Ocak ayında tütün ürünlerinde yapılan ayarlamaların enflasyon üzerindeki etkisinin tahmin ettikleri ölçüde olduğuna vurgu yapan Başçı, ayrıca yıl sonu bütçe dengesinin de Orta Vadeli Program (OVP) çerçevesinde güncellenen hedefler doğrultusunda gerçekleştiğini ifade etti. Orta vadeli tahminlerini üretirken yılın kalanında tütün ve enerji ürünlerine yönelik ek vergi ayarlaması yapılmayacağını varsaydıklarını, öte yandan diğer vergi ayarlamaları ile yönetilen ve yönlendirilen fiyatların enflasyon hedefleri ve otomatik fiyatlama mekanizmaları ile uyumlu olacağı bir görünümü esas aldıklarını belirten Başçı, ''Maliye politikasının duruşu için ise her zaman olduğu gibi OVP projeksiyonlarını temel aldık. Bu çerçevede önümüzdeki dönemde mali disiplinin süreceğini ve yapısal bütçe dengesinde önemli bir değişim olmayacağını varsaydık. Dolayısıyla 2013 yıl sonu enflasyon tahminin de maliye politikasından kaynaklanan bir değişiklik olmadı. Sonuç olarak, bu raporda enflasyon tahminlerine temel oluşturan varsayımlarda önemli bir güncelleme olmadığını ifade edebilirim'' dedi.
Başçı, konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin, 'Enflasyon hedeflemesinden vazgeçilebilir mi?' yönündeki sorusu üzerine Başçı, bu konunun yakın zamanda dünyada da tartışma konusu olduğunu ancak gelinen nokta itibariyle enflasyon hedefinden vazgeçemeyeceklerini söyledi. Düşük bir enflasyon oranına sahip olan bir ülkenin, istikrar için gerekli şartlardan bir tanesini yerine getirmiş olduğunu belirten Başçı, fakat istikrar için gereken başka şartların da bulunduğunu ifade etti. Özellikle finansal istikrar için hızlı kredi büyümesinin son derece önemli bir risk oluşturduğuna işaret eden Başçı, "Eğer sizin elinizde hızlı kredi büyümesine karşı kullanabileceğiniz bazı araçlar varsa ve kredi büyüme hızında bir miktar istikrar sağlayabiliyorsanız, bu istikrar sadece yukarı yönlü risklere karşı değil, aşağı yönlü riskler olduğunda yani krediler haddinden fazla yavaş büyüdüğünde veya büyüyemediğinde, orayı destekleyebilecek elinizde faiz dışında başka araçlar varsa bunun ilave faydaları oluyor. Bir de birden fazla araçla çalışmanın enflasyon açısından da ilave faydaları var. Elimizde ne kadar çok araç varsa ve bunları ne kadar akıllıca istikrara yönelik kullanabilirsek enflasyonu da o kadar iyi tuttururuz. Yani burada ilave araçlar kullanmanın enflasyon hedeflemesine de ilave faydası var. Dolayısıyla burada enflasyon hedeflemesinden vazgeçmek söz konusu değil" diye konuştu.
“TÜRKİYE İÇİN DÜŞÜK ENFLASYON, BÜYÜMEYE DE DIŞ DENGEYE DE FAYDA SAĞLAYACAK”
Başçı, The Banker dergisi tarafından yılın merkez bankası başkanı seçilmesi ve ödül almasıyla ilgili soru üzerine bunun çok fazla abartılmaması gerektiğini söyledi. Bu derginin itibarlı bir dergi olduğunu belirten Başçı, ''Fakat burada bizim için önemli olan şunu başarabilmek; Türkiye için düşük enflasyon, büyümeye de dış dengeye de fayda sağlayacak. Dolayısıyla biz enflasyonu yüzde 5'e getirebilirsek, bunun sonucunda da kendiliğinden büyümenin yüzde 5'e doğru hızlandığını görürsek, cari dengenin de yüzde 5 seviyelerine doğru indiğini görürsek ki 3 tane 5 oluyor dikkat ederseniz. 5 enflasyon, 5 cari denge, 5 de büyüme. Bu 3 çarpı 5'i görürsek o zaman ben memnuniyetle vatandaşlarımızdan tebrikleri kabul edebilirim'' diye konuştu.
Başçı, bir soru üzerine düşük tasarruf oranlarıyla ilgili yapısal önlemlerin alındığını söyledi. Bu önlemlerden bir tanesinin bireysel emeklilik sistemi olduğunu belirten Başçı, bireysel emeklilik sisteminin tasarrufları artırıp artırmayacağını önümüzdeki süreçte göreceklerini ifade etti. Başçı, "Fakat oldukça bonkör bir devlet desteği var. Bu, vatandaşlarımıza sabrı öğretmeye çalışıyor. Orada bir sınır da olduğu için dolayısıyla düşük gelir gruplarının avantajına. Eğer düşük gelir grupları tasarruf ederlerse onlara daha büyük bir imkan sağlayacak. Dolayısıyla gelir ve servet dağılımı açısından da iyi düşünülmüş bir paket. Fakat bu yeter mi hep birlikte göreceğiz" dedi.
Bu konuda 1970'li yıllarda Singapur'da yapılan uygulamayı örnek veren Başçı, "Singapur örneği çok ilginç, 1970'li yıllarda şöyle bir düzenlemeye geçiyorlar, deniyor ki bütün maaşlardan bütün ücretlerden yüzde 40'ını kesiyoruz ve bunu bireysel emeklilik sistemine yönlendiriyoruz ve şirketler bunu yönetecekler. Bunu yaptıktan sonra Singapur hızla büyümeye başlıyor ve istikrarlı bir şekilde cari fazla vererek büyümeye başlıyor. Bu, tasarrufların ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Vatandaşlarımıza da biraz finansal eğitim kanalıyla belki sabrın öğretilmesi, sabrın iyi bir şey olduğunun öğretilmesi, harcamaların daha zamana yayılması, yarına değer verilmesinin söz konusu olması ve bununla ilgili bir faaliyetin de bulunması faydalı olur diye düşünüyoruz" dedi.
“REYTİNGLERE BAKMAK YERİNE KENDİ DEĞERLENDİRMEMİZ KENDİMİZ YAPACAĞIZ”
Bir soru üzerine Başçı, kredi derecelendirme kuruluşlarının haddinden fazla konuşulduğunu belirterek, "Kredi kuruluşlarının önemi giderek azalıyor. Biz artık yatırımlarımızı yaparken reytinglere bakmak yerine kendi değerlendirmemiz kendimiz yapacağız. Şu anda analiz yapan kişi sayısı arttı. Artık reytinglerin eskisi gibi önemi kalmadığın söyleyebiliriz. Merkez Bankası'nın duruşu reytinglere bağlı değil. Piyasa oyuncularının buna ehemmiyet vermemesi sağlıklı bir şey" dedi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz