Merkez Bankası, 'Cumhurbaşkanı müdahale ediyor mu' sorusunu yanıtladı: Araç bağımsızlığımızı kullanıyoruz

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal, yılın son enflasyon raporu sunumunda 2020 ve 2021 enflasyon beklentilerinin yukarı çekildiğini açıkladı. TCMB Başkanı Uysal daha önce yüzde 8,9 olarak açıklanan 2020 yıl sonu enflasyon beklentisini yüzde 12,1'e çektiklerini belirtti.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Uysal, yılın son enflasyon raporu sunumunda 2020 ve 2021 enflasyon beklentilerinin yukarı çekildiğini açıkladı.

TCMB Başkanı Uysal daha önce yüzde 8,9 olarak açıklanan 2020 yıl sonu enflasyon beklentisini yüzde 12,1'e çektiklerini belirtti.

2021 yılı enflasyon beklentisi ise yüzde 6,2'den yüzde 9,4'e çıkarıldı.

Uzun zamandır analistler ve ekonomistler Merkez Bankası'nın enflasyon tahmininin gelen verilerle örtüşmemesini eleştiriyordu.

TÜİK tarafından eylül enflasyonu %11,75 olarak açıklandı.

Reklam
Reklam

Toplantının soru-cevap kısmında Uysal, Merkez Bankası'nın bağımsızlığı ve iletişimiyle ilgili sorulara da yanıt verdi.

"Son faiz kararınızda herhangi bir siyasi müdahale oldu mu? Mesela Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan, Maliye Bakanlığı'ndan direkt bir siyasi müdahaleyle uğraşıyor musunuz?" sorusuna Uysal şu yanıtı verdi:

"Dönem dönem bu konular gündeme geliyor. Merkez Bankası'nda araç bağımsızlığımız var, enflasyon hedeflemesi uyguluyoruz; tabii bunu yaparken fiyat istikrarının yanında finansal istikrarı da gözetiyoruz. Araç bağımsızlığımızı serbest bir şekilde kullanabiliyoruz. Verilere dayalı adım atıyoruz. Önümüzdeki dönemde de kararlarımızı bu şekilde tereddütsüz almaya devam edeceğiz."

TCMB Para Politikası Kurulu 22 Ekim'de politika faizi olan bir haftalık repo faizini yüzde 10,25'te sabit tutmuş, geç likidite penceresi faizini ise yüzde 13,25'ten 14,75'e yükseltmişti.

Piyasa faiz artırımı beklerken politika faizinin sabit tutulması Merkez Bankası'nın eleştirilmesine yol açmıştı.

Reklam
Reklam

'Rezervlerimizi artırma politikasına devam ediyoruz'

Uysal yine gelen bir soru üzerine rezervlerde bir baskının oluştuğunu kabul ederek parasal sıkılaşmayla beraber kredi kanalından gelen baskının azalmasını beklediklerini söyledi.

Rezervlerin kısa dönemli yükümlülükleri karşılayacak düzeyde olduğunu aktaran Uysal, fırsat oluştukça rezervlerin artırılması politikasına devam edileceğini ifade etti.

TCMB ayrıca bu yıl TL'nin dolara karşı değer kaybetmesini engellemek için rezervlerini sattığı için de eleştirilmişti.

Reuters'ın haberine göre TL'nin değer kaybını önlemek için kamunun 120 milyar doların üzerinde döviz arzı yapması rezervlerde yaşanan düşüşü tetikledi.

'TL aşırı değersiz'

Döviz kurlarının rekor kırmasına ilişkin gelen soruya Uysal, "Döviz kurları birçok farklı faktörden etkileniyor. Bekleyişler, enflasyon bekleyişleri, faiz farkları, jeopolitik gelişmeler son dönemde daha çok ortaya çıktı. Merkez Bankası olarak kurda bir nominal ya da reel seviye hedeflemiyoruz. Merkez Bankası finansal istikrar ve fiyat istikrarı tarafından konuya yaklaşıyor." dedi

Reklam
Reklam

"Makroekonomi tarafından bakıldığında TL'nin aşırı değersiz olduğunu değerlendirebiliriz." diyen Uysal, döviz kurlarının fiyat istikrarını etkilediğini, para politikasını oluştururken de bunun göz önünde tutulduğunu söyledi.

Gerektiğinde bütün para politikası araçlarını kullanmaya hazır olduklarını söyleyen Uysal, finansal koşullarda bir sıkılaşmanın başladığını söyleyerek bunun sonuçlarını görmeyi beklediklerini ekledi.

Dolar/TL kuru salı günü 8,32 seviyesini görerek yeni bir rekor kırdı.

'Portföy çıkışları kurda oynaklığa yol açıyor'

Uysal enflasyon raporuna ilişkin konuşmasında ise küresel risk iştahındaki artışa rağmen Türkiye'den portföy çıkışlarının üçüncü çeyrekte de devam ettiğini, bunun da kurda oynaklığa yol açtığını söyledi:

"Ayrıca Türkiye'nin risk primi küresel belirsizliklerin yanı sıra ülkeye özgü faktörlerin de etkisiyle dalgalı ve yüksek seyretti.

"Salgın döneminde cari işlemler açığındaki artışın yanı sıra portföy çıkışları ve vadesi gelen dış borç ödemeleri, dış finansman ihtiyacını artırdı. Bu duruma bağlı olarak döviz kuru oynaklığı arttı."

Reklam
Reklam

Uysal, koronavirüs krizinin ardından Türkiye'de hızlı bir kredi genişlemesi ile ekonomide hızlı bir toparlanmanın sağlandığını belirtti.

Bu durumun normalleşme ihtiyacına işaret ettiğini ifade eden Uysal, hem para politikası hem de likidite yönetiminde normalleşme gerçekleştirildiğini, buna paralel olarak da finansal koşullarda belirgin bir sıkılaşma sağlandığını aktardı.