İSTANBUL (AA) - Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetinde, ABD hisse senedi piyasalarında son dönemde yaşanan sert hareketlerin, geçmiş dönemlere kıyasla daha sağlam makroekonomik temellere sahip gelişmekte olan ülkelerin hisse senedi piyasalarına etkisinin sınırlı kaldığı bildirildi.
Kurulun 7 Mart'ta gerçekleştirdiği toplantıya ilişkin yayımlanan özette, küresel büyümeye ilişkin geçen yılın son çeyreğine ait verilerin, gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerde büyümenin eşanlı devam ettiğini gösterdiği belirtildi.
Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) göstergelerinin, her iki ülke grubu için de büyümeye işaret eden seviyelerde olması ve Avrupa Birliği bölgesi için gelecek dönem büyüme tahminlerinin yukarı yönlü güncellenmesinin küresel ekonomik görünümün istikrarlı seyrini teyit ettiği aktarılan özette, "Önümüzdeki dönemde, olumlu küresel büyüme görünümüne dair aşağı yönlü risk oluşturabilecek unsurların başında Orta Doğu ile ilgili jeopolitik gelişmeler ve dış ticarette artan korumacı söylemlerin çeşitli dış ticaret müzakerelerine yansıması sayılabilir." denildi.
Özette, yakın dönemde ABD'nin demir çelik ve alüminyum ithalatına ek gümrük tarifesi uygulayacağını açıklamasının dış ticarette korumacı eğilimlerin küresel ölçekte artabileceğine işaret ettiği vurgulanarak, şunlar kaydedildi:
"Bunun yanı sıra ABD'de yasalaşan vergi reformunun ABD ve dış ticaret ortaklarının büyümesini olumlu etkilemesi, küresel iktisadi faaliyet açısından yukarı yönlü bir risk unsuru olarak değerlendirilmektedir. Küresel enflasyon, emtia ve petrol fiyatlarındaki değişimlere bağlı olarak dalgalanabilmekle birlikte düşük düzeyini korumakta; küresel çekirdek enflasyon ise yatay bir seyir izlemektedir. Küresel enflasyon üzerinde önümüzdeki dönemde yukarı yönlü riskler mevcuttur. Petrol fiyatlarındaki gelişmeler küresel enflasyon oranlarındaki istikrarlı seyri bozabilecek temel unsurlardan biri olarak değerlendirilmektedir. Küresel enflasyonda artışa neden olabilecek ikinci bir risk unsuru ise gelişmiş ülkelerde düşen işsizlik oranları sonrasında ücretlerin hızlı bir şekilde artması olasılığıdır. Nitekim, Şubat ayı başında ABD’de açıklanan iş gücü piyasası verileri sonrasında enflasyonun hızlanabileceğine dair algılar bir miktar güçlenmiştir."
ABD Merkez Bankası (Fed) ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) başta olmak üzere, gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikasında normalleşme adımlarını sürdürdüğüne işaret edilen özette, ancak sıkılaşma eğilimi üzerindeki risklerin enflasyonun hızlanması olasılığı ile yukarı yönlü olduğu ifade edildi.
Özette, ABD'de açıklanan iş gücü piyasası verileri sonrasında enflasyonun hızlanabileceği ve Fed'in öngörülenden daha hızlı bir şekilde para politikası sıkılaşmasına gidebileceği endişesiyle küresel finansal piyasalardaki oynaklıklarda artış görüldüğü, borsalarda düşüş gözlendiği dile getirildi.
Avrupa Birliği bölgesi için de büyüme görünümünün güçlenmesi nedeniyle ECB para politikasının beklentilerden daha önce sıkılaşabileceğinin değerlendirildiği aktarılan özette, "Önümüzdeki dönemde enflasyonda yukarı yönlü sürprizler olmaması durumunda Fed ve ECB’nin para politikasında normalleşme adımlarının beklentiler dahilinde süreceği düşünülmektedir." ifadesi kullanıldı.
- "Kredi büyümesi ve kompozisyonu yakından takip edilmektedir"
Toplantı özetinde, küresel iktisadi faaliyet ve ticaret hacmindeki olumlu görünümün yanı sıra küresel risk iştahının sürmesine bağlı olarak gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy girişlerinin güçlü seyrettiği belirtildi.
ABD hisse senedi piyasalarında son dönemde yaşanan sert hareketlerin, geçmiş dönemlere kıyasla daha sağlam makroekonomik temellere sahip gelişmekte olan ülkelerin (GOÜ) hisse senedi piyasalarına etkisinin sınırlı kaldığına işaret edilen özette, GOÜ büyüme görünümündeki olumlu seyrin korunması ve gelişmiş ülke para politikalarındaki normalleşmenin ılımlı seyretmesi durumunda, portföy girişlerinin 2018'de de süreceği değerlendirmesi yapıldı.
Özette, Türkiye'de geçen yıl sağlanan makroihtiyati teşviklerin ve Kredi Garanti Fonu (KGF) desteğinin etkisinin azalmasıyla kredi büyümesinin tarihsel ortalamalarına döndüğü dile getirilerek, güçlü iç talebin de etkisiyle kredi faizlerinde artış eğiliminin gözlendiği dile getirildi.
Bu yıl, yeni KGF kefaletli kredi dilimlerinin serbest bırakılmasıyla özellikle yatırım amaçlı kredi kullandırımlarında hızlanma gözlenmesinin beklendiği aktarılan özette, şu ifadelere yer verildi:
"Bankalarca yeni açılacak kredilerin çekirdek yükümlülükler ve uzun vadeli kaynaklarla finansmanı önem arz etmektedir. Kredi büyümesinin ve kompozisyonunun toplam talep ve iktisadi faaliyet üzerindeki etkileri yakından takip edilmektedir. Ek kredi ivmesinin büyümeye verdiği desteğin zayıflaması ve dayanıklı mallara uygulanan vergi teşviklerinin son bulmasıyla yurt içi talepte bir miktar yavaşlama görülmekte ve ekonominin 2017 son çeyreğiyle ana eğilimine yönelmeye başladığı değerlendirilmektedir. Bu yıl, 2017'de destekleyici politikaların etkisinin azalacak olmasına ek olarak para politikasındaki sıkı duruş ve Orta Vadeli Plan kapsamındaki mali tedbirlerin kredi büyümesi ve iktisadi faaliyetteki normalleşmenin ana unsurları olması beklenmektedir. Bununla birlikte, 2018'de KGF desteğinin daha sınırlı da olsa devam edecek olması yurt içi talebi destekleyen bir faktör olacaktır."
Özette, gelecek dönemde, turizmde süregelen toparlanmanın, küresel büyüme görünümündeki iyileşmenin ve reel kurun destekleyici seyrinin ihracat kanalıyla büyümeye ve cari dengeye olumlu katkısının sürmesinin beklendiği bildirildi.
Mevcut görünüm altında, gelişmiş ülke para politikalarına ilişkin belirsizlikler, sermaye akımlarının seyri ve jeopolitik gelişmelerin, iktisadi faaliyet açısından önemli rol oynamaya devam ettiği belirtilerek, bu faktörlerden kaynaklanabilecek döviz kuru oynaklıklarının, finansal koşulların iktisadi faaliyete verebileceği desteğin zamanlaması ve gücü üzerinde aşağı yönlü risk oluşturduğu kaydedildi.
- "Elektrikte belirgin olmak üzere enerji maliyetlerinde artış izlenmektedir"
PPK Özetinde, enflasyon ve enflasyon beklentilerinin bulunduğu yüksek seviyelerin fiyatlama davranışları üzerinde risk oluşturmaya devam ettiği bilgisi verildi.
İşlenmiş gıda fiyatlarında son iki ayda kaydedilen yüksek artışların, gıda enflasyonuna dair risklerin sürdüğüne işaret ettiğinin altı çizilen özette, "Üretici fiyatları kaynaklı maliyet yönlü baskılar güçlü seyrini korumaktadır. Özellikle elektrikte belirgin olmak üzere enerji maliyetlerinde artış izlenmektedir. Gücünü koruyan iktisadi faaliyet de maliyet baskılarının enflasyon üzerinde hissedilir olmasında rol oynamaktadır. Bu gelişmeler, başta temel mallar enflasyonu olmak üzere çekirdek enflasyon görünümüne dair riskleri canlı tutmaktadır." denildi.
Özette, Kurul'un, para politikasındaki sıkı duruşun korunmasına karar verdiği, Geç Likidite Penceresi uygulaması çerçevesinde borç verme faiz oranını yüzde 12,75’te sabit tuttuğu anımsatılarak, şu değerlendirmeler yapıldı:
TCMB fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki bütün araçları kullanmaya devam edecektir. Enflasyon görünümünde baz etkisi ve geçici faktörlerden bağımsız, belirgin bir iyileşme ve hedeflerle uyum sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruş kararlılıkla sürdürülecektir. Kurul, para politikasını oluştururken orta vadeli enflasyon görünümünü dikkate almakta ve dolayısıyla enflasyonda yıl içinde gözlenmesi beklenen baz etkileri kaynaklı dalgalanmalardan ziyade enflasyonun ana eğilimindeki gelişmelere odaklanmaktadır. Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmeler yakından izlenerek ihtiyaç duyulması halinde ilave parasal sıkılaştırma yapılabilecektir.
Maliye politikasına ve vergi düzenlemelerine ilişkin gelişmeler enflasyon görünümüne etkileri bakımından yakından takip edilmektedir. Para politikası duruşu oluşturulurken, mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlar ile vergilerde öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceği varsayılmaktadır. Maliye politikasının söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da güncellenmesi söz konusu olabilecektir."
Son yıllarda mali disiplinin sürdürülmesinin, Türkiye ekonomisinin olumsuz dış şoklara karşı duyarlılığını azaltan temel unsurlardan biri olduğu vurgulanan özette, mali disiplinin sağladığı alan kullanılarak yakın dönemde dengeleyici maliye politikasının uygulanabildiği belirtildi.
Özette, döngü karşıtı maliye politikasının uygulama kapasitesini güçlendirecek yapısal tedbirler, maliye ve para politikası eş güdümüne katkıda bulunarak makroekonomik istikrarı destekleyeceği kaydedilerek, enflasyondaki katılık ve oynaklıkları azaltacak yapısal adımlara devam edilmesinin fiyat istikrarına ve toplumsal refaha olumlu katkıda bulunacağı dile getirildi.
(Bitti)