Mersin Barosu, dünyada yoksulluk ortadan kalkmadıkça çocuk işçiliğinin de son bulmayacağını belirterek, çocukların erken yaşta çalıştırılmalarının ve sömürülmelerinin önüne geçilebilmesinin geniş kapsamlı kalkınma ve mücadele politikaları ile mümkün olabileceğini bildirdi.Mersin Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Av. Ruşen Ayşen Ayılgan, 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü dolayısıyla yazılı bir açıklama yaptı. Çocuk işçiliğinin Türkiye ve dünyanın önemli sorunlarından biri olduğuna dikkat çeken Ayılgan, milyonlarca çocuğun fiziksel ve zihinsel gelişimlerine uygun olmayan şekilde kötü koşullarda çalıştıklarına işaret etti. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) verilerine göre, dünyada milyonlarca çocuğun çalıştığının, okula gitmediğinin ve eğitim hakkından yoksun kaldıklarının tahmin edildiğini belirten Ayılgan, çocuk üzerinde fiziksel, ruhsal, toplumsal ve ahlaki açıdan olumsuz etkiler bırakan çocuk işçiliği probleminin, büyük ölçüde ülkelerin içinde bulunduğu yapısal sorunlardan kaynaklandığını kaydetti.“Çocuk işçiliğinin en önemli nedeni yoksulluk”Çocukların çalışma yaşamında yer almalarının en önemli nedeninin yoksulluk olduğunun altını çizen Ayılgan, “Çocuk işçiliği yalnızca az gelişmiş ülkelerde değil, sanayileşmiş ülkelerin birçoğunda vardır. Kısa vadede çocuk işçiliği ile mücadele, uzun vadede ise daha geniş tanımıyla yoksulluk ile mücadele edilmesi çocuk işçiliğini kendiliğinden ortadan kaldıracaktır. Aileler gelir düzeyleri düşük olduğu için çocuğun kazandığı paraya ihtiyaç duymakta, ailenin geleneksel yaşantısının sürdürülmesine çocuğun katkıda bulunması normal, beklenen bir davranış olarak kabul edilmekte, işveren ise ucuz iş gücü olması, kayıt dışı olması ve çocuk işçilerin haklarını aramayan bir kesim olması sebebi ile tercih etmektedir. Bu da kalkınma düzeyi düşük ülkelerde fakirlik olgusunun her zaman ailelerin eğitime olan yaklaşımlarının üstünde olmasının sonucudur” dedi.“Denetim eksikliği çocuk işçilerin artışını körüklüyor”Ülkedeki yasal mevzuatın eksikliği, var olan mevzuatın ise eksik uygulanmasının, çocuk işçiliğinin önemli bir diğer etkeni olduğunu dile getiren Ayılgan, “Denetimlerin eksik yapılması, çocuk işçiliğine bakış açısı, cezaların caydırıcı olmaması, daha çok sayıda çocuk işçiliğinin olduğu küçük işletmelerde ciddi denetimlerin yapılmaması, sosyal güvenlik sisteminin yetersizliği çocuk işçilerin artışını körüklemektedir. Ülkemiz tarafından da kabul edilen Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 1. maddesine göre, ‘18 yaşına kadar olan herkes çocuk sayılır.’ Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 50. maddesi, ‘Kimse yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamaz. Küçükler ve kadınlar ile bedeni ve ruhi yetersizliği olanlar, çalışma şartları bakımından özel olarak korunurlar’ demektedir. 4857 sayılı İş Kanununun 71. maddesinde 15 yaşını doldurmamış çocukların çalıştırılmasının yasak olduğu düzenlenmiş, 72. ve 73. maddesinde 18 yaşını doldurmamış işçilerin yer ve su altındaki işlerde çalıştırılmaları ve sanayiye ait işlerde gece çalıştırılmaları yasaklanmıştır. Kanunun 85. Maddesi ile ‘16 yaşını doldurmamış genç işçiler ve çocuklar ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılamaz’ hükümleri getirilmiştir” ifadelerini kullandı.“Dünyada yoksulluk ortadan kalkmadıkça çocuk işçiliği son bulmayacaktır”ILO önderliğinde başlatılan çalışmalarda çocuk işçiliğinin nedenlerinin araştırıldığını aktaran Ayılgan, şöyle devam etti: “Çocuk işçiliğinin yoksulluk ve büyük ölçüde yoksulluktan kaynaklanan tali nedenlere dayandığı tespit edilmiştir. Kesin olarak ifade edebiliriz ki, dünyada yoksulluk ortadan kalkmadıkça çocuk işçiliği son bulmayacaktır. Oysa çocuk işçiliği olgusunun gelişmişlik farkı gözetmeksizin dünyanın tüm ülkelerinde var olduğunu biliyoruz.”Konuya ilişkin iyi niyetli çalışmaların ve mevzuat geliştirme çabalarının uygulamada yeterli olamadığının da altını çizen Ayılgan, “Sokakta, sanayide çalışan, özellikle merdiven altı üretimde ve mobilya sektöründe, ayakkabı ve derikonfeksiyon sanayinde kullanılan solüsyon gibi yapıştırıcılar içindeki kimyasallar ile çalışan çocukların sağlığı hiçe sayılmaktadır. Metropollerde küçük işletmelerde çalışan çocuklara ek olarak, tarımda pamuk, tütün, fındık toplama gibi mevsimlik işlerde yaygın bir biçimde çocuk emeğinin kullanıldığı görülmektedir. Tüm bu çocukların uygun eğitim programları ile çalışma yaşamından çekilmeleri amaç edinilmelidir. Çocukluğunu yaşamadan bir nevi ‘öğrenilmiş çaresizlik’ psikolojisi içinde çok erken yaşta emeği sömürülen çocukların ileride pasif davranış özelliği sergilemeleri kaçınılmazdır. Çocukların çalışmalarının bir zorunluluk değil bir tercih haline getirilmesi ve çok sayıda çocuğun erken yaşta çalıştırılmalarının ve çalışırken çeşitli istismar ve ihmalinin engellenebilmesi, ailelerin yoksulluğu, eğitimsizliği, göç ve sağlıksız kentleşme, hızlı nüfus artışı, toplumun bakış açısı ile mücadeleyi içeren geniş kapsamlı kalkınma ve mücadele politikaları ile mümkün olacaktır. Mersin Barosu Çocuk Hakları Merkezi olarak her türlü çocuk istismarına ve çocuk sömürüsüne karşı olduğumuzu bildiriyor ve 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü duyarlılığı içinde kamuoyu ile paylaşıyoruz” dedi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz