Mersin Büyükşehir Belediyesi ile Mersin Üniversitesi (MEÜ) işbirliğinde düzenlenen Mersin Çevre Çalıştayı’nda, Mersin’in çevre sorunları ve bu sorunlara çözüm önerileri masaya yatırıldı. Çalıştayda, Mersin’in çevre sorunlarının çözümü için başta yerel yönetimler olmak üzere tüm kesimlere çok önemli görev ve sorumluluklar düştüğünün altı çizildi.‘Mersin İli Çevre Sorunları ve Çözüm Önerileri Çalıştayı’ adıyla gerçekleştirilen ve Büyükşehir Belediyesi Kongre ve Sergi Sarayı’nda yapılan çalıştaya, Mersin Vali Vekili Cezmi Türk Göçer, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, MEÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Çamsarı, 45 farklı birim, kurum, kuruluş, sivil toplum kuruluşu ve sanayi kuruluşundan 192 temsilci katıldı. Gün boyu süren çalıştayda, Mersin’in çevre sorunları 9 ana başlıkta toplanarak, oluşturulan masalarda ele alındı.Çalıştayın açılışında konuşan Vali Vekili Göçer, özellikle doğa tahribatı ve çevre sorunu nedeniyle bazı hayvan ve bitki türlerinin yok olduğuna işaret etti. İkinci Dünya Savaşı’nın yıkıntılarından sonra ortaya çıkan teknolojik gelişme ve bunun aşırı üretim hırsı, artan nüfus ile bu nüfusun doyum bilmez isteklerinin doğaya olduğundan fazla orantısız müdahaleyi gerektirdiğini belirten Göçer, “Sonuçta insanlığın ortak geleceği ve temel hakkı olan yaşam hakkı da tehlikeye doğru gidince doğaya denge getirmek için bazı yasalar çıkarıldı ve örgütlenmeler ortaya çıktı. Türkiye’de de çevre sorunu özellikle 1950’lerden sonra gündeme geldi. Bugün artık Anayasamızda çevre hakkı var. Doğandan yararlanacağız ama onu da koruyacağız. İhtiyacımız olduğu kadarını alacağız ama aldığımızın yerine koyacak bir şey varsa onu da telafi edeceğiz” dedi.“GELECEK NESİLLERE YAŞANILMAZ BİR DÜNYA DEVREDİYORUZ”Başkan Kocamaz ise insanlığın dengeli ve doğal ortamdan gittikçe uzaklaştığına dikkat çekti. İnsanlığın, doğal dengesi daha çok bozulmuş, daha sağlıksız bir çevreye doğru yol aldığını dile getiren Kocamaz, bu değişimin insan bedenini etkilediği kadar psikolojisini ve toplumsal yaşantıyı da etkilediğini vurguladı. “Doğanın ve insanın bu kadar hızlı değişmesine ne zaman ve nasıl dur denilecektir? Bu kötü gidişe daha ne kadar seyirci kalınacaktır? Tertemiz bir şekilde yaratılmış bu dünyayı gelecek nesillere yaşanılmaz bir dünya olarak devrettiğimizin acaba farkında mıyız? Bunu önlemek için bir çabamız var mı ya da bu evreni nasıl koruyabiliriz?” diye soran Kocamaz, her şeyden önce çevre sorunlarının nasıl ortaya çıktığının ve nelerden kaynaklandığının analiz edilmesi gerektiğini söyledi.Mersin’de meydana gelen çevre sorunlarını Çukurova bölgesi ile birlikte ele alan Kocamaz, çok verimli arazilere sahip Çukurova’da 1965’ten sonra kurulan yeni sanayi tesislerinin, işlek karayolları çevresini yerleşim yeri olarak seçmesiyle hem tarım ürünlerinin üretiminin azalmasına neden olduğunu hem de çevreyi kirlettikleri için üretime zarar verdiğini kaydetti. Kocamaz, “Özellikle yörede üretim yapan çimento ve gübre fabrikalarının çıkardıkları katı atıklar ve zehirli atıklar çevreye önemli zararlar vermektedir. Bunun yanı sıra 1980’lerin ikinci yarısından itibaren gerek hızlı nüfus artışı gerekse kentsel alandaki baskılar sonucu Mersin’deki yapı stoku olması gerekenin çok çok üzerine çıkmıştır. Ayrıca yoğun iş gücünün şehrimizde konuşlanması, gecekondulaşmayı da beraberinde getirmiştir. Nüfusun artması sonucu kalitesiz ve ucuz yakıttan kaynaklanan kirlenme de çok fazla artmıştır. Çevre sorunlarını sadece doğal tahribat olarak görmemek gerekir. Mersin’in doğusundaki D 400 karayolu Türkiye’nin araç trafiği yoğunluğu açısından en kalabalık 3. yoludur. Bu yoğunluk ciddi boyutlarda hava kirliliğine ve görsel kirliliğe de sebep olmaktadır. Çevrenin bilinçsizce kullanılması sonucu maalesef Göksu Deltası’nda hemen hemen her yıl çıkan yangınlarda Kuş Cenneti’nde sazlıklar içinde yaşayan hayvanlar da zarar görmektedir. Caretta Caretta’ların nesli de maalesef çevre katliamından korunamamaktadır” diye konuştu.“ÇEVRE KONUSUNDA ACİL EYLEM PLANI OLUŞTURMAK ZORUNDAYIZ”Bu noktada yerel yönetimler ve beraberinde yürüyen kuruluşlara çok önemli sorumluluklar düştüğünü ve çevre konusunda pek çok çalışma yaptıklarını ifade eden Kocamaz, “Özellikle çarpık kentleşme ve imar konusunda kentimizin alt ve üst yapısının bir arada bulunduğu, kentle ilgili tüm verilerin yer aldığı bir coğrafi bilgi sisteminin oluşturulması son derece zaruridir. Bu anlamda belediye olarak coğrafi bilgi sistemlerimizi geliştiriyoruz. Yerel yönetimler başta olmak üzere üniversiteler, sivil toplum örgütleri, sanayi kuruluşları ve daha pek çok paydaşla birlikte acil eylem planı oluşturup, çevre ve çevre sorunları konusunda uzmanlar ve akademisyenler ile birlikte sürdürülebilir bir politika geliştirmemiz gerekiyor. Buna halkımızı da dahil ederek, bilinçlendirerek bu yolda ilerlememiz gerekiyor. Bu çalıştay bu anlamda güzel bir başlangıç olacaktır” şeklinde konuştu.“KİRLETİLEN ÇEVRE, YOK EDİLEN İNSANLIKTIR”MEÜ Rektörü Çamsarı da çevre ve insan haklarının 21. yüzyılın yükselen değerleri olduğuna dikkat çekerek, şunları söyledi: “Bu nedenle hızla değişen dünya gündemini, son 30-40 yılda insanlığın ortak endişesi haline gelen çevre ve çevre sorunları oluşturmaktadır. 21. yüzyılda bir taraftan teknolojinin gelişmesi, sanayide meydana gelen atılımlar, tıptaki ilerlemeler, nüfus artışı, kentleşme olgusu, yaşam standardının yükselmesi, doğal olarak tüketici alışkanlıklarını değiştirmiş ve seçicilikleri artırmıştır. Bu hızlı gelişmelerden sonra doğada aşırı derecede tahribatlar olmaya başlamıştır. Fakat doğanın bazı kaynakları daha fazla yenilenemez özellikte olması nedeniyle dünyanın pek çok yerinde insan yaşamına tam anlamıyla uyumlu olmayan çevreler oluşmaya başlamıştır. Bütün bu gelecek kaygıları toplumların çevre sorunlarına daha ciddi olarak eğilmesine neden olmuştur.”Çevrenin korunmasında eğitimin son derece önemli olduğunu da belirten Prof. Dr. Çamsarı, “Ancak, sadece eğitim bu işin altından kalkmak için yeterli değildir. Özellikle devlet politikası haline gelmesi gereken kanun ve tüzüklerin bu işi ayarlamaya yönelik olarak gelişmesi oldukça önemli yer işgal etmektedir. Doğal kaynaklarımız kullanılırken bilinçsizce kirletilir, israf edilirse sonunda bu kaynakların hepsine hasret kalacak hale gelebiliriz. Bunun en iyi örneğine maalesef halen yeterince kullanamadığımız ilimizdeki denizi ve sahil boyu çarpık yapılanmayı örnek gösterebiliriz. Kirletilen çevre, yok edilen insanlıktır. Sağlıklı çevrede yaşıyor olmak gerçek bir haktır. Unutmayalım ki, başka bir dünya yok. toplumdaki bireylerin, annelerin, öğretmenlerin, yönetenlerin ve özellikle gençlerin iyi bir çevre eğitimine ve bilincine sahip olması vazgeçilmez bir gerçektir” dedi.Açılış konuşmalarının ardından MEÜ Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Halil Kumbur, ‘Mersin İli Çevre Sorunları’ başlıklı bir sunum yaptı. 21. yüzyılın yükselen değerleri olan çevre ve insan haklarının, günümüzde amacına uygun olarak kullanılmadığını belirten Kumbur, “Çevrenin sadece kendimize ait olmadığı, başkalarına da ait olduğu düşüncesiyle çok daha duyarlı hareket etmemiz lazım” ifadesini kullandı.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz