2017 yılında rol aldığı 'İçimdeki Fırtına' dizisinden sonra ekranlardan uzak kalan Merve Boluğur, 2022'de sözlerini kendisinin yazdığı şarkısıyla sevenlerinin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Kendine yeni bir kariyer çizen Boluğur, Acunn.com'dan Şebnem Ber'e verdiği röportajda dikkat çeken ifadeler kullandı.
Evet, bir hayalim var. Müzikle ilgili bir şey yapmak istiyorum. Önceden farkında olmadığım bir yeteneğimi keşfettim. Bir gün evde otururken şarkı sözü yazmaya başladım. Başta çok kötü geldi ve kendimi kıyaslamaya başladım, ‘Bu Yıldız Tilbe kadar, Sezen Aksu kadar iyi değil’ diye. Kendi tarzımı bulmaya karar verdim ve Merve olarak özgür, kadınsı tarafımı ve cinselliğimi çıkaran çok güzel sözler çıkarmaya başladım. Yazdıklarım artık çok içime siniyor.
Kendimce iyi bir sesim var. Şu an çok detayını paylaşmak istemesem de, harekete geçme vakti geldi artık. 2022’de benden bir şarkı gelecek. Önceliğim klibi çekmek. Asıl heyecan duyduğum da bu. Estetik yönüm çok yüksek.
Aslında oyunculukla ilgili birikimimi bu işe aktaracağım. Kendi çekeceğim klipte bağımsız olacağım. Tüm hünerlerimi göstereceğim. Mesela bana Youtube videolarında 'makyajın yok' deniyor. Evet, yok. Evin içinde sıfır makyaj geziyorum. Bu özgürlüğü özlemişim.
Evet, göğüslerimde var sadece. Yüzümde yok. Bir insanın kendiyle barışık olma duygusu bence çok önemli. Benim de zaman zaman beğenmediğim taraflarım olabiliyor. Ancak çoğunlukla aynaya hayran hayran bakıyorum. Kendimi beğeniyorum. Ama bazen de hiç güzel bulmuyorum. Duygu durumumla alakalı. Mesela bacak boyumun biraz daha uzun olmasını isterdim. Yüzümden memnunum. Güzel kadın algısına düşmemek lazım. İdeal bir kadın Adriana Lima gibi olacak diye bir şey yok. Evet, çok güzel bir kadın ama herkes kendine göre güzel. Mesela Marilyn Monroe o kadar uzun boylu bir kadın değildi fakat güzeldi. O boyuyla, o kilosuyla, o bakışıyla güzeldi.
Haftanın yedi günü evimde spor yapıyorum. Çünkü hocalarımdan öğrendiklerim beni spor hocası yaptı. Tabii genetik etkenler de söz konusu. Her zaman ince bir kadın oldum. Cilt konusunda da annem Yugoslav göçmeni olduğu için anneme çekmişim. Mermer gibi oluyor göçmen kadınların ciltleri. Yani tenim tamamen annemle alakalı. Ayrıca diyet hiç yapmam. İstediğimi yemem benim için çok önemli. Gecenin bir vakti kalkıp mantı yapar ve yerim. Ama tabii sporu aksatmıyorum.
Bunu çok düşündüm. Galiba evlilik bana göre değil. Çok emin değilim ama. Evlilik, iyice düşünerek tartarak yapılmalı. Hele ki anne olmak, çok ciddi bir karar.
Bazen hormonel olarak hissediyorum. Ama bilmiyorum. Anneliğe çok ciddi bakıyorum. O çocuğa özgüven aşılamam çok önemli. İstediğini yapmasını entegre etmem lazım. O sevgiyi gerçekten verebilmeliyim, ona vakit ayırabilmeliyim. Bilemiyorum. Annelik çok zor bir şey.
‘Sana çok aşığım’ demediğim için pişmanım. Aslında duygularımı belli ederim ama sözel ifadede sıkıntı çekerim. Mesela aşkımı resim yaparak ifade ederim, onun sevdiği bir şey çizerim. Ama sözel olarak hiç ‘sana aşığım’ demedim hayatımda. Bunu diyemediğim için pişmanım. Ancak zamanla aştım sanırım. Köpeğim Çiko’nun gidişi bana büyük bir hayat dersi oldu. Onun için her gün ağlıyorum. Geceleri kalkıp mezarlığına gidiyorum. Dışarıdan rahat biri gibi gözüksem de, gerçekten duygusal bağ kurduklarıma karşı derin bir tarafım var. Onları çok özel bir yere koyarım.
Evet, ediyor. Kumrallara yükseğim. 'Grinin Elli Tonu’ndaki adamı çok beğeniyorum. Kafamdaki kumral. Baya hoş bir adam. Josh Hartnett’ı da çok beğenirim. Türkiye’de beğendiğim yakışıklı kumrallar da var ama onlar bende kalsın.