Ünlü yönetmen Mesut Uçakan, Harf devriminin ardından Kur’an eğitimi ve ezanın yasaklanmasıyla hafız olmaya çalışan bir çocuğun hikayesinin ele alınacağı ‘Hadim’ filmini anlattı.
Ünlü Yönetmen Mesut Uçakan yeni filmi ’Hadim’ ile sinemaseverlerin karşısına çıkıyor. Uçakan, filmine ilişkin açıklamalar yaptı. Türkiye Cumhuriyeti’nin yakın tarihinde ele alınması gereken birçok konunun olduğunu belirten Mesut Uçakan,’’ Hadim, tarihi bir konuyu içeriyor. Tarihi konuları ele almayı seviyorum. Daha önce Kelebekler Sonsuza Uçar filminde, İskilipli Atıf Hocanın hayatını anlatmıştık. Çok ilgi görmüştü, film şuanda Türk Sinema tarihinin köşe taşlarından biri durumunda. Tarihimizde söylenmesi, açılması gereken pek çok konu var. Harf devrimi de bunlardan biri. Ele aldığımız projede, harf devriminden sonraki, Arapça eğitimin ve Arapça Ezanın yasaklandığı bir dönemi anlatacak. Gizlice hafız olmaya çalışan 10 yaşındaki bir çocuğun dramı ele alınıyor. Bu dram etrafında haliyle biz bugün ki seyirciye ne verebiliriz, onun çalışmasını yapıyoruz. Hadim, hizmetkar demektir. Daha özel manada Kuran’ın hizmetkarı anlamında. Mottomuzda hepimiz birer hadimiz şeklinde olacak’’ ifadelerini kullandı.
‘ Harf devriminden sonra hafızamız silindi’
Çarpık bir neslin oluşmasında harf devriminin önemli bir yer tuttuğunun altını çizen Uçakan,’’ Yakın tarihimize harf devrimi çok önemli bir yer tutuyor. Bunu kimse gündeme getirip tartışmıyor. Harf devrimi şuanda kimsenin meselesi durumunda değil. Bizim hafızamız o harf devriminden sonra birden silindi. Bugün ki çarpık nesillerin oluşmasında ana olaylardan birisidir. Günümüz gençlerini biraz bunu sorgulatmamız gerektiğini düşünüyorum. Mesele eski ya da yeni harf meselesi değildir. Bu tahribatı yeni neslin görmesi gerekiyor. Bu sancıları taşıyarak film yapan çok fazla yönetmen göremiyorum’’ diye konuştu.
- ‘7 Milyonluk Recep İvedik seyircisine meselemizi nasıl anlatacağız ciddi bir iş’
Mevcut sinema sektörünü de değerlendiren yönetmen Mesut Uçakan,’’ Günümüz sinema sektörü iki ayrı kanatta hareket ediyor. Gişe ve festival filmleri olmak üzere ayrı iki akım var. Her ikisi de kozmopolit ve dünyevi kaygılara yönelik çabalarla yürüyor. Bizim işimiz kolay değil. Biraz onu anlatmaya çalışıyorum. 7 milyon kişinin gittiği Recep İvedik seyircisine melesimizi nasıl anlatacağımız ciddi bir iş. Bunun başarmaya çalışıyoruz. Festival sinemasına değinecek olursak, din adına, tarih adına en ufak bir şey söylediğiniz zaman hemen sizi dikte ediyor diye mahkum eden entel yaklaşımlar var. Bunlarında alkışlayabileceği, kabul edebileceği bir dili tutturmaya çalışıyoruz’’ şeklinde konuştu.