Mesut Yılmaz Yüce Divan'a gelmedi

ANKARA (İHA) - Eski Başbakanlar'dan Mesut Yılmaz ve Devlet eski Bakanı Güneş Taner'in Yüce Divan'da yargılanmasına bugün devam ediliyor.

Anayasa Mahkemesi'nin Yüce Divan sıfatıyla yaptığı yargılamanın bugünkü duruşmasına mazeret bildiren Yılmaz katılmazken, sanık Taner, Avukatı Ömer Lütfü Avşar, Yılmaz'ın avukatı Aydın Metin ile Türkbank Vakfı avukatları katılıyor. Duruşmada Taner, esas hakkındaki savunmasını yaptı. Geçirdiği ameliyat nedeniyle son 2 duruşmaya katılamadığını belirten Taner, Yüksek Mahkeme'nin kendisine gösterdiği ilgiye teşekkür etti. Türkbank olayının 8. yılını tamamladığını hatırlatan Taner, Yüksek Mahkeme'den adalet istediğini ve savunmasında kendisine atılan "çamura" cevap vereceğini söyledi.

Reklam
Reklam

Devletin tepesinde uzun süre görev yaptığını belirten Taner, "Biz burada devleti, devlet sistemindeki kanunların kendine verdiği yetkiyi doğru yapıp yapmadığını yargılıyoruz" dedi. İddia makamını eleştiren Taner, iddia makamında bulunan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok'un Meclis Soruşturma Komisyonu metnini tümüyle okuduğundan şüphe ettiğini söyledi.

İddia makamının kendisine Türkbank ihalesini iptal etmemekle suçladığını hatırlatan Taner, ihaleyi iptal yetkisinin olmadığını kaydetti. İhalenin 2. sırada bulunan firmaya verilmediği yönündeki iddialara da cevap veren Taner, ihale şartnamesinde bunun yazmadığını ifade etti. Taner, iddia makamını yeteri kadar araştırma yapmamakla suçladı. Taner, iddia makamının esas hakkındaki mütalaasında, organize suç örgütü lideri Alaaddin Çakıcı ile çekilmiş bir fotoğrafının bulunduğu, ancak bu fotoğrafın kaybolduğu iddialarının yer aldığını hatırlatarak, "Nerede bu resim. Devletin malı olan kağıdı, iddia makamı görmek isteyemez miydi? Fotoğrafın fotomontoj olduğunu biliyorum. Birileri devletin makamına delil hazırlayarak onu soruşturma konusu olarak kullanacak, sonra o resim kaybolacak. Bunu ben mi bulacağım. Savcılık ilgilenmiyor bile. Bu tüyler ürpertici bir şey" diye konuştu.

Reklam
Reklam

Duruşmada Kamuran Çörtük'ün ismini hatırlayamayan Taner, avukatına dönerek, "Şu televizyoncunun adı neydi?" diye sordu. Avukatından Çörtük'ün ismini öğrenen Taner, Çörtük ve Yılmaz arasında ilişkinin kendisine veya Mesut Yılmaz'a savcılık makamınca sorulmasının daha doğru olacağını ifade etti. Türkbank ihalesinin TMSF tarafından yapıldığını, kendisiyle uzaktan yakından ilgisinin olmadığını belirten Taner, ihaleyi devletin elindeki bir malın satışı olarak nitelendirdi.

Yiğit-Çakıcı ilişkisi

Yiğit-Çakıcı ilişkisini duyduğunda Türkbank ihalesine ilişkin ön izni süreli olarak iptal ettiklerini belirten Taner, konunun yargıya intikal ettiğini, yargı kararı olmadan da ihalenin kesin olarak iptal edilemeyeceğini söyledi. Taner, "Burası hukuk devletidir. Yugoslavya değil. Tek başına karar veremezsiniz. Simit çalan çocuğu yargıladığınız gibi bankadan trilyonları götürenleri, hortumlayanlara bir şey yapamayız. Benim Güneş Taner. Ben her şeyi imzalamam. Bizim olmayan bir bankanın içine para koymanız isteniyor. Paraları yok. Adam daha önce soymuş" şeklinde konuştu.

Reklam
Reklam

Korkmaz Yiğit'le bankanın devrine ilişkin bir görüşme yaptığını da anlatan Taner, Yiğit'in kendisine borçları için 10 sene vade yapmasını önerdiğini, ancak kendisinin bunu kabul etmediğini söyledi. Teklif kabul etmemesi üzerine Yiğit'in kendisine "elimde kaset var, bunu yayınlarım" şeklinde tehdit yönelttiğini belirten Taner, "Ben de kendisine 'Yayınlamazsan gönlüm kalır' dedim" diye konuştu. Taner, devleti soymakla suçladığı Yiğit'i, "Devleti soyan, soyarken yakalanan, yakalandığında da sizden bunu isteyecek kadar cüretkar olan bir adam" diye tanımladı.

TMSF'nin geçtiğimiz hafta Yiğit ile masaya oturduğunu ve borçları için 10 sene taksitlendirme yaptığını belirten Taner, "TMSF'nin bunu yapma yetkisi var mı? Ben size söyleyeyim yok. Sistem böyle işliyor. O günkü devlet anlayışında yetkilerini kullandığı için eski Başbakan ve devlet eski bakanı yargılanıyor. Ben o gün bu anlaşmayı yapsaydım. Belki hükümet devam edecekti. Belki gensoru olmayacaktı, bunların hiçbiri olmayacaktı" dedi. Görevi kötüye kullanma suçunu kabul etmediğini belirten Taner, "Ben neresinde görevi kötüye kullanmışım. Kanunların verdiği yetkiyi kullandım" açıklamasında bulundu.

Reklam
Reklam

"Beraat benim hakkımdır"

Savunma makamının davaya iyi hazırlanmadığını savunan Taner, "Eğer ben bu kadar kendimi savunmak için ter döküyorsam, iddia makamının da ter dökmesi lazımdı. Ben burnum yere düşse, yerden almayan bir adamım. Babam General, dedem, amcalarım Atatürk'ün silah arkadaşıydı. Bütün sülalem devlete millete hizmet etmiştir" değerlendirmesini yaptı.

Çakıcı-Yiğit ilişkisinin ortaya çıkmasının ardından ihaleyi iptal etmemelerine ilişkin suçlamalara da cevap veren Taner şunları söyledi: "Neye göre iptal edeceksiniz, burası sarı çizmeli Mehmet ağa çiftliği değildir. Devlette evrak kayboluyor, demek ki devlet içinde ideal bir sistem yok. Biz bu şartlar içinde görev yapıyoruz."

Türkbank ihalesinin Yiğit'e Hazine'nin istediği şartları yerine getirmediği için bir gün bile devredilmediğini söyleyen Taner, "İhaleyi kazanan Kormaz Yiğit veya şirketlerini 1 lira bile para verilmemiştir. İçinin boşaltıldığı ve paranın çalındığı belirlenince Korkmaz Yiğit'in diğer bankasına da el konulmuştur. Bu da yetmemiş, yetkimi kullanarak Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun görevlendirilmesini talep ettim. Bunda da yeterli kalmayıp, dokunulmazlığıma sığınmayarak Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne giderek ifade verdim. Geçen bu süre içerisinde geldiğimiz bu noktada neyi yargıladığımıza bakarsanız, devlete zarar ettirilmemesini görürsünüz. Devletten çalan insan savcılığa teslim edilmiş. Yapılan eksiklikler ve yanlışlıklar ortaya çıkarılmış. Hiçbir Danıştay kararı olmadan, devletin kendi içerisindeki ihale iptal edilmiş ve bu noktaya gelinmiştir. Bütün anlattıklarımdan hadiseyi tekrar yaşamış olsaydım, siyasete tekrar dönsem, yine bu makama gelsem yine aynı kararı verirdim" dedi.

Reklam
Reklam

Yanlış yapmadığını savunan Taner, "Beraat benim hakkımdır. Ve bu hakkımı Meclis'te ettiğim yemin, ailemin bana genetik olarak verdiği devlete hizmet şerefinin, çamurla sıvanmasının engellenmesini istiyorum" diye konuştu. Savunmasının sonunda Türkbank ihalesinde herhangi bir menfaat temin edilmediğini söyleyen Taner, "Vereceğiniz kararın hayırlı bir karar olacağını umuyorum" diyerek sözlerini tamamladı. Yılmaz'ın ardından Avukatı Ömer Lütfü Avşar, esas hakkındaki savunmasını yapmaya başladı.