Meteorolojiye 'kadrolaşma' suçlaması

İSTANBUL (İHA) - İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) öğretim üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, 22 Ocak'ta İstanbul'u felce uğratan kar fırtınasında halkın önceden uyarılamamasıyla ilgili olarak hiç bahanenin arkasına saklanılamayacağını belirterek, "Meteorolojideki bilim ve uygulamalardaki gelişmeleri takip edemeyen, meteoroloji konusunda eğitimi, birikimi ve vizyonu olmayan yöneticilerden daha fazlası da beklenemezdi. Meteorolog olmayan siyası kimlikli kişilerce işgal edilmiş bir kurum, trilyonların harcandığı radarlar, felç olan bir şehir, selden ve kar fırtınalarından can veren insanlar, kayıplar... Bunun adı "Beyaz felaket" değil, "siyasi felaket" olmalıydı" dedi.

Reklam
Reklam

Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, 2 Şubat 2004 tarihli Aksiyon dergisinde çıkan M. Yaşar Durukan'nın haberine atıfta bulundu. İstanbul'a 120 km uzaklıktaki Çatalca İlçesi İhsaniye Köyü'nün Kuştepe (Büyükkuşkaya Tepesi) mevkiinde kurulan 3 milyon dolarlık teknoloji harikası devasa radarın parçalarının, saatlerce süren fırtına sebebiyle yüzlerce metrelik uçurumdan aşağıya saçıldığını, düşen yıldırımlar sonucu radarın kalkan ve kubbesinin delindiğini vurgulayan Prof. Dr. Kadıoğlu, "Şahsen bu bahanelerin bir tekine bile inanmıyorum. Diyelim ki bütün bunlar doğru, o zaman insana sorarlar (?) "Sen hem meteoroloji bilimi ve uygulamaları ile uğraşacaksın, hem de 3 milyon dolarlık meteoroloji radarı kuracaksın, ama bir paratoner koymayacaksın!.. Ondan sonra da basına her gün, "Avrupa standartlarını yakaladık" diye demeçler verip caka satacaksın!" diye konuştu.

Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, meteorolojideki bilim ve uygulamalardaki gelişmeleri takip edemeyen, meteoroloji konusunda eğitimi, birikimi ve vizyonu olmayan yöneticilerden daha fazlasının da beklenemeyeceğini öne sürerek, "Başka bir ülkede bunların yüzde biri olsa "büyük bir skandal" olurdu... Ama burası, durduk yere Hicret ve Zümrüt apartmanlarının yıkıldığı bir ülke! Meteorolog olmayan siyası kimlikli kişilerce işgal edilmiş bir kurum, trilyonların harcandığı radarlar, felç olan bir şehir, selden ve kar fırtınalarından can veren insanlar, kayıplar. Bunun adı "Beyaz felaket" değil, "siyasi felaket" olmalıydı. Aslında Kuştepe değil, takke düştü. Takke hep düşüyor, ama hala havadaki keli gören yok" dedi.

Reklam
Reklam