MEVLİD KANDİLİ CUMA HUTBESİ KONUSU! 7 Ekim Cuma Hutbesi konusu nedir? Alemlere Rahmet Hz. Muhammed!

Mevlid Kandili Cuma Hutbesi konusu 7 Ekim 2022 Cuma günü vatandaşlar tarafından merak konusu oldu. Bu haftaki Cuma Hutbesi, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından WORD ve PDF belgesi olarak yayımlandı. 7 Ekim 2022 Cuma Hutbesi'nin konusu vatandaşlar tarafından arama motorlarında sorgulanıyor. Peki, 7 Ekim Cuma Hutbesi konusu nedir?

Mevlid Kandili sebebiyle her Cuma namazı farzından sonra okunan Cuma Hutbesi merak konusu oldu. 7 Ekim 2022 Cuma Hutbesi Diyanet İşleri Başkanlığı'nın internet sitesinde yayımlandı. Yarın ibadetlerini yerine getirecek olan Müslüman vatandaşlar Cuma Hutbesi'ni internette araştırıyor. İşte Diyanet İşleri Başkanlığınca yayımlanan 7 Eylül 2022 Cuma Hutbesi konusu...

7 EKİM 2022 CUMA HUTBESİ

ÂLEMLERE RAHMET HZ. MUHAMMED (S.A.S)

Muhterem Müslümanlar!

Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Ey Peygamber! Biz seni bir şahit, bir müjdeleyici, bir uyarıcı; Allah’ın izniyle kendi yoluna çağıran bir davetçi ve aydınlatıcı bir kandil olarak gönderdik.”[1]

Reklam
Reklam

Okuduğum hadis-i şerifte ise Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu şaşırmayacaksınız: Bunlar, Allah’ın Kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.”[2]

Aziz Müminler!

Bu gece Rebîü’l-evvel ayının on ikinci gecesi. Âlemlere rahmet Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’in dünyayı teşriflerinin yıl dönümü. Bu gece, Mevlid-i Nebi gecesi.
Bizlere bir şahit, bir müjdeleyici ve bir uyarıcı olarak Resûl-i Kibriya Efendimizi gönderen Rabbimize hamdüsenalar olsun. Ümmeti olma bahtiyarlığına erdiğimiz Sevgili Peygamberimize, âline ve ashabına salât ve selam olsun. Cumamız mübarek olsun.

Kıymetli Müslümanlar!

Miladi 571 yılıydı. İnsanlık cahiliyenin karanlığında kaybolmuştu. Haksızlık, zulüm, ümitsizlik ve güvensizlik had safhadaydı. Merhamet duygusu körelmiş, erdem ve hikmet kaybolmuştu. İnsanlar her geçen gün, güçlünün zayıfı ezdiği bir dünyaya uyanıyordu. Bîçare gönüller hak ve hakikate, adalet ve merhamete susamış, mazlumların feryadı arş-ı âlâ’ya ulaşmıştı. İstikametini kaybeden insanlık, ilahî rahmete muhtaçtı. İşte böyle bir anda, Allah Teâlâ kullarını yalnız bırakmadı. Engin şefkat ve merhametinin bir tecellisi olarak, kıyamete kadar gelecek olan bütün insanlara sorumluluk ve görevlerini hatırlatan son peygamberini, Habib-i Hudâ Hz. Muhammed Mustafa’yı lütfetti. Ve şöyle buyurdu:“Ey Muhammed! Biz seni âlemlere rahmet olarak gönderdik.”[3]

Reklam
Reklam

Değerli Müminler!

İnsanlığın zihin ve fikir dünyasında en büyük inkılab Peygamberimiz (s.a.s)’in gelişiyle gerçekleşti. O geldi, karanlıklar aydınlandı. Cahiliye dönemi, asr-ı saadet oldu. O geldi, zulüm adalete dönüştü. Her hak sahibine hakkı verildi. Zayıflar, güçsüzler, yeniden insan olmanın saygınlığını kazandı. Yetimlerin, öksüzlerin ve kimsesizlerin yüzü güldü. Diri diri toprağa gömülen kız çocukları hayat buldu. O geldi, evler, sokaklar, şehirler huzur ve güvenle doldu. İlim ve hikmet, şefkat ve merhamet, adalet ve hakkaniyet dünyanın dört bir köşesine yayıldı.

Aziz Müslümanlar!

Mevlid-i Nebi’nin yıl dönümünde her birimiz şu soruları kendimize soralım. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’e gerektiği gibi inanıp, en çok onu seviyor muyuz? Ona hakkıyla itaat edip emanetine sahip çıkıyor muyuz? Hayatımızı onun sünneti doğrultusunda inşa edip güzel ahlakını kuşanıyor muyuz? Onun yaşlılara karşı saygı ve hürmetini, çocuklara karşı sevgi ve şefkatini, insanlara karşı nezaket ve merhametini taşıyor muyuz? Her daim ahlak, adalet ve faziletin yanında yer alıyor muyuz? Her türlü kötülüğün, şerrin ve batılın karşısında duruyor muyuz? Yüce Rabbimizin övgüyle söz ettiği “en hayırlı ümmet” olmak için çalışıyor muyuz? Allah Resûlü’nün davetini bütün insanlığa ulaştırmak için yeterince gayret gösteriyor muyuz?

Reklam
Reklam

Kıymetli Kardeşlerim!

Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurur: “İçinizden Allah’ın lütfuna ve ahiret gününe umut bağlayanlar, Allah’ı çokça ananlar için hiç şüphe yok ki, Resûlullah’ta güzel bir örneklik vardır.”[4]
O halde, biz müminlere düşen Peygamberimiz (s.a.s)’i hakkıyla tanımak ve anlamaktır. Dosdoğru yolunda yürümek, sünnetine sımsıkı bağlanmaktır. Gönderiliş gayesini kavramak, örnek hayatını ve onurlu mücadelesini gelecek nesillere aktarmaktır.
Bu vesileyle Mevlid-i Nebi gecemizi tebrik ediyorum. Bu gecenin aziz milletimize, İslam âlemine ve bütün insanlığa hayırlı olmasını Cenâb-ı Mevlâ’dan niyaz ediyorum.

1 Ahzâb, 33/45, 46.
2 Muvatta’, Kader, 3.
3 Enbiyâ, 21/107.
4 Ahzâb, 33/21.

Anahtar Kelimeler: