Meydanı çapulcuya bırakmamak

Bu tür insanların yazar olarak anıldığı ortamlarda olmak beni sıksa, meydanı çapulcuya bırakmamak düşüncesine sevk olunuyorum ve başlıyorum yazmaya…

Yazmaktan çok okumaya vakit ayırmayı düşündüğüm şu sıcak ramazan günlerinde beni bir şeyler karalamaya sevk eden sebep, yılmaz özdilin “kömürizm” ve “faili meşhur” yazıları oldu. Bu arkadaşa köşe yazarlığı istikbalim açısından çok teşekkür ediyorum. Ne zaman ümitsizliğe düşsem, kendimi aciz hissetsem, yazarlığı bırakmayı düşünsem, bu arkadaşın bir ya da iki yazısı bana ilaç gibi geliyor.

Diyeceksiniz ki nedir bu adam, ne yazıyor da sana bu kadar ilham veriyor? Özgüvenini kazandırıyor? Seni, yetersiz olduğunu düşünerek bırakmaya karar verdiğin, köşe yazarlığına döndürüyor? Kalitesiz, içeriksiz yazılarımla köşe kirliliği yapmak istemiyorum dediğin zamanlarda önünü aydınlatıyor?

Reklam
Reklam

Cevap vermeyeceğim, bu bende sır kalacak…

“Amerikalı bilim adamları Çin'de hava kirliliğine bağlı ölümleri inceledi. 1950 ile 1980 arasında dağıtılan bedava kömürlerin, ortalama ömrü 5.5 yıl kısalttığı tespit edildi. 90 şehrin araştırıldığı raporda, ‘ısınmayı sağlamak gibi övgüye değer bir amacı vardı ama sağlık açısından sonuçları felaket oldu' denildi.”

Bu haber birkaç gün önce yayınlanmış, okumadım, doğru mu yalan mı araştırmadım da. Ama araştırdığım bir şey var o da; 2000 li yılların başında Türkiye’de kömüre muhtaç insan sayısı ile 2013 yılındaki sayı. Arada uçurum var. O zaman kıymetli valilerimize verilen talimat, kömürü dağıt oyu kap talimatı değildi. İhtiyaç sahibinin doğru tespit edilip, yardımların acil bir şekilde, gerekirse kendi elleriyle, halkın arasına girerek, içinden birisi olduğunu hissettirerek dağıtılmasıydı. O günlerde insanları kömüre, makarnaya muhtaç bırakanlar utanmalı! Ve bu yardımlar alan insanları aşağılamakta kullanma basitliği bırakılmalı!

Kömür, makarna edebiyatı faydasız. Artık bu memlekette kömürün yerine ister gıda kolisi, ister pizza, isterseniz ekmek yerine pasta koyun değişmez. Neredeyse doğalgaz olmayan ev kalmadı memlekette siz ne kömüründen bahsediyorsunuz? Vatandaşına bir ton kömürü çok görüp, bankaları hortumlatarak yandaşlarının göbeğini büyütenleri ne çabuk unuttunuz. Halkın yüzde ellisinden fazlasını aptal, kömüre, makarnaya oyunu satan, cahil, az gelişmiş olarak görmeye devam ettiğiniz sürece sizden bir cacık olmaz.

Reklam
Reklam

Bu millet, Ethem, Ali, Abdullah ölürken, kendisi tatilde yan gelmiş, eylemcilere “hadi az kaldı, dişinizi sıkın, hükumet az sonra AB kararıyla düşecek” gazı verenlere, verdirenlere asla prim vermez. Öldürülenlerin katili kim acaba? Onlara şahsi menfaatleri için gaz veren ve abicilik oynayanların bu hiç mi suçu yok? Şu mübarek ramazan günlerinde ülkemizin ve dünyanın meşhur tatil yerlerinde, seferi halleriyle, sıcak kumların üzerinde hala gaz vermeye devam ediyor abicikler. Taksimde orucunu bozan saf arkadaşlar, akıl babalarınız seferi, onlara oruç düşmüyor haberiniz olsun.

Bakıyorum ölen, yaralanan, sakat kalan polislerden, masum vatandaşlardan hiç bahsedilmiyor. Onların sayısından habersizsiniz. Köprüden atılan masum çocuktan, inancı gereği başörtüsü takan ve sırf bu yüzden saldırıya uğrayan kadından bahsedilmiyor. Sabah namazına giden vatandaşlara saldıranlar sizin eseriniz. Dükkanları, bankaları, kapısını size açmadı diye her gün pineklediğiniz kafeleri yakıp yıkanlardan bahsedilmiyor. Polisten, devletten düşman gibi bahsediliyor. Hala insanları yalanlarla dolanlarla kışkırtmak size ne kazandırıyor?

Reklam
Reklam

Bakın Başbakanımızı sevmiyor olabilirsiniz, Ak Partiyi sevmiyor olabilirsiniz, icraatları hoşunuza gitmeyebilir, endişeleriniz olabilir ama bu şekilde muhalefet edilmez, yakarak yıkarak, insanları sokağa dökerek, camları çerçeveleri indirterek hükumet değiştirilmez. Seçimi beklersin adam gibi, cesaretin varsa aday olursun, yoksa verirsin birine gaz aday edersin olur biter. Azıcık vicdanın varsa, bu halkı azıcık seviyorsan, azıcık bu ülkeyi seviyorsan oynanan bu kirli oyunda senaristliği bırakıp işine gücüne bakarsın.

Demokrasiye saygılı olmalıyız, halkın tercihlerine saygılı olmalıyız, birileri istemiyor diye hükumet değişmez, çoğunluk isterse sandıkta değiştirir. Yaraları kaşıyarak kangrene çevirmek yazarlık değildir, ağacı bahane edip milletin iradesine saygısızlık yazarlık değildir. Kendi menfaati için devleti zayıflatmak yazarlık değildir. Sizi okuyanları, size değer veren insanları aldatmak yazarlık değildir. Ne zaman bu tür insanların yazar olarak anıldığı ortamlarda olmak beni sıksa, meydanı çapulcuya bırakmamak düşüncesine sevkolunuyorum ve başlıyorum yazmaya…

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz