Mezar taşları konuşuyor

BİTLİS (İHA) - Gazi Üniversitesi Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi Mühendislik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nakış Karamağaralı, Bitlis'in Ahlat ilçesinde bulunan tarihi Selçuklu mezarlığında bulunan binlerce mezar taşı üzerinde bulunan bezemelerin okunarak tarihe ışık tuttuğunu anlattı.

Doç.Dr. Karamağaralı, bilim, kültür ve sanat alanındaki gelişmeleri, Ahilik Teşkilatı'nın Ahlat'ta olduğunu buradaki mezar taşlarından teyit ederek öğrenildiğini söyledi.
Doç. Dr. Nakış Karamağaralı, Ahlat'ın özellikle 13. ve 14. yüzyılların çok büyük ilim, kültür ve ticaret merkezi olduğunu belirterek, buranın Orta Çağ'da 'Mimarlar kenti' olduğunu söyledi.

Reklam
Reklam

Buradaki mezar taşlarının çok önemli olduğunu ve dünyada çok az örneği olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Karamağaralı, her bir taşın bir ustası, mimarı olduğunu belirterek; "Selçuklu mezar taşlarının üzerlerinde barındırdıkları kitabeler, bezemeler, yazılar, şiirler burayı daha da önemli kılıyor. Çünkü bunlar inkar edilemez Türklük belgeleri niteliğindedir. Diğer taraftan mezar taşlarından buradaki halkın kimya, astronomi, matematik gibi ilimlerde de son derecede ileri olduğu bilinir. Burada bilimin, kültürün, sanatın geliştiğini ve en önemlisi o dönemde Ahilik Teşkilatı'nın Ahlat'ta olduğunu buradaki mezar taşlarından teyit ederek öğrenebiliyoruz. Bir kısmının ustaları da yapanı da belli. Aynı zamanda mezar taşlarını yapanların mimar olduklarını da biliyoruz. Ve Selçuklu döneminin en önemli bazı eserlerinde buradaki taşları yapan ustaların imzaları var. Buna, Tercan'daki Mama Hatun Türbesi, Divri Ulu Camii, Gevaş'taki Halime Hatun Kümbeti veya Konya, Aksaray, Kayseri arasındaki Alay Hanı'nı söyleyebiliriz. Ahlat, bu anlamda sadece Türkiye için değil aslında Avrupa ve dünya standartlarına bakıldığında da çok tipik özellikler arz eden bir Orta Çağ şehridir. Selçuklu mezarlığının dünyada birkaç tane benzer örnekleri olan ve Türkiye'de tek örneği olan bir açık hava müzesi şeklindedir. Bununda dünyada çok az örnekleri var. Bu anlamda hem dünya arkeolojisi, dünya sanatı ve kültürü anlamında hem Türkiye anlamında çok büyük önem arz ediyor" dedi.

Reklam
Reklam

Doç. Dr. Nakış Maramağaralı, mezar taşlarındaki yüksekliklerin hep dikkat çektiğini de anlatarak "Geometrik şekiller, bitkisel motifler, rumi ve palmetler, ejder başlıklar, mukarnas ve nişler ile tezyin edilmiş mezar taşlarını, Asya tesiri ile Orhun Anıtları'na bağlıyoruz. Bunun dışında buradaki kitabelerden kimlere ait olduğunu öğreniyoruz. Burada bir takım meslek gurupları, ileri gelenler, yöneticiler, kadılar olduklarını öğreniyoruz" diye konuştu.

Taşların 4 metreyi aşan yüksekliklerinin Orta Asya ile yakın alakası ile bağlantılı olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Nakış Karamağaralı, aynı zamanda burada bütün Asya tesiri ile birlikte yoğun bir Moğol tesirinin de görüldüğünü belirterek, "Bazı mezar taşların da ejder motiflerini ve kuyruklarıyla daire yapan ejderleri görüyoruz. Bunlar Asya kültürü ile Moğollarla ve Budizm'in hüküm sürdüğü coğrafyayla alakalı motiflerdir. Dolayısıyla gerek motifler gerek boyutları bizi Orta Asya'ya ve Budist inancının olduğu bölgelere, tabi buraya Kafkasya'yı, Türkmenistan'ı bütün bu bölgeyi katabiliriz" diye belirtti.

Reklam
Reklam