Mhp Grup Toplantısı (3)

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “AKP hükümetinin bölücülere kol kanat geren muameleleri sayesinde militanlarla kaçırılan...

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “AKP hükümetinin bölücülere kol kanat geren muameleleri sayesinde militanlarla kaçırılan görevlilerimiz zımnen eşit bir konuma getirilmiştir. Bu düpedüz haysiyet kırıcıdır, millet vicdanının sakatlanmasıdır ve devlet adabının yerlere çalınmasıdır” dedi.

Partisinin TBMM'deki grubunda konuşan Bahçeli, Almanya'da 8 Türk hayatını kaybettiği yangına değindi. Bahçeli, "Afyonkarahisar’dan çıkıp iş ve geçim arayışıyla Almanya’ya kadar giden bir Türk ailesinin umutları, özlemleri ve hayalleri maalesef yarıda kalmıştır. Nitekim Almanya’daki yangında birisi kadın, yedisi çocuk olmak üzere sekiz evladımız hayata gözlerini yummuştur. Bu elem verici yangında vefat eden kardeşlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet, ailelerine, sevdiklerine, Afyonkarahisarlı vatandaşlarıma başsağlığı dileklerimi iletiyorum. Almanya’da belirli aralıklarla meydana gelen yangınlar ve bunun neticesinde hayatlarını kaybeden Türklerin varlığı herkesin bildiği gerçekler arasındadır. Şu güne kadar, Türklerin oturduğu evlere yönelik düzenlenen değişik türden saldırı ve yapılan provokasyonlar fazlasıyla can ve mal kayıplarına yol açmıştır.İşin dikkat çekici ve düşündürücü yanı, Almanya’da çıkan yangınların nedense hep Türkleri bulması ve Türklerin oturduğu evlerin yanmasıdır.Ekmeğinin peşinde olan kardeşlerimin kundaklanan her evi, yakılan her binası ümitlerin kaybolmasına, yaşama heveslerinin yitirilmesine yol açmaktadır. Başta Almanya olmak üzere, Türk aileleri gözü dönmüş saldırganların ve yabancı düşmanı marjinal çevrelerin değişik zamanlarda hedefi haline gelmiştir.

Reklam
Reklam

Ne var ki, ağır kayıplarımıza neden olan vahşi saldırıların tam manasıyla çözüldüğünü, fail ve zanlıların net olarak bulunduğunu söylemek şu ana kadar pek mümkün olmamıştır. Özellikle Almanya’nın sicili bu anlamda iç acıcı olmayıp, gurbetçilerimizin yaşadığı dramlar, maruz kaldıkları acılar, uğradıkları suikastlar tümüyle bilinmektedir. Bu ülkedeki ırkçı dehşetin, Neo-Nazi şiddetinin ve zenofobi hastalığının kardeşlerimizi nasıl hedefine aldığı farklı hadiselerden çıkardığımız tecrübelerle sabittir. Sekiz günahsız kardeşimizin yanarak ve zehirlenerek can verdiği menfur hadisede tüm ihtimaller göz önüne alınmalı, tüm ipuçları özenle değerlendirilmelidir. Alman yetkili makamlarının, arızalı bir sobadan çıktığıyla ilgili kamuoyuna açıkladıkları görüşleri, bize göre peşin yargının, acele hükmün bir eseridir. Henüz bu üzücü olayın üzerinden birkaç gün bile geçmeden ve soruşturmanın selametle sonuca ulaşması beklenmeden böylesi bir izahat hiç şüphesiz yangının çok yönlü araştırılmasına fren olacaktır. Parti olarak isteğimiz ve beklentimiz, AKP hükümetinin imkan ve kaynaklarını kullanarak bu yangının peşini bırakmaması, soru işaretlerinin giderilmesi için elinden geleni çabayı göstermesidir. Alman hükümetinin; varsa suçluları ortaya çıkarması ya da yangına neden olan her ne ise kuşkuya yer bırakmayacak şekilde aydınlatması hem zorunlu, hem gerekli, hem de insanlığa karşı bir vazifesidir" diye konuştu,

Reklam
Reklam

Bugünün İstiklal Marşı'nın kabul edilişinin 92.'inci yıl dönümü olduğunu belirten Bahçeli, şunları söyledi: "Merhum vatan şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un eşsiz duyuş ve hissedişiyle kalem alınan istiklalimizin dizeleri aziz millet varlığına milli şuur ve inanç kaynağı olmuştur. Büyük Millet Meclisi’nde ilk kez 1 Mart 1921 tarihinde Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey tarafından okunan ve 12 Mart 1921 Cumartesi günü de tezahürlerle kabul edilen istiklalimizin mısraları kurtuluşumuzun müjdesini vermiş, millet varlığının büyüklüğünü ilan etmiştir.İstiklal Marşımız, yazıldığı ölüm kalım devrinin olduğu kadar, Türk milletine ait ebedi unsurların da bir destanı, sönmeyecek ve eskimeyecek bir şiirsel ifadesi olarak milli vicdanlarda yer etmiştir. Milli varlık uğruna fedakarlık yapmanın kudsiliği, merhum şairimizin büyük telkin gücüne eklenen ve sadece Mehmet Akif’e ait olan vatan lirizmiyle birleşmiş ve ortaya muazzam bir eser çıkmıştır. Merhum Akif, Türk milletinin ruhuna, benliğine ve gönlüne hitap ederek, üzeri küllenmiş iddiaları, geriye düşmüş hedefleri, bastırılmış milli arzuları alevlendirmiş ve kendisine has üslup marifetiyle harekete geçirmiştir. Asırlarca elde ettiğimiz başarılara hem sebep hem de kaynak olan millet olma ve millet halinde yaşama ülkümüz İstiklal Marşımızın temel motifi olarak oldukça belirleyici olmuştur. Türk milletinin iman dolu varlığının, istilacıların, uçaklı, zırhlı ve ezici silahlarından daha üstün, daha kudretli ve daha tesirli olduğu merhum şairimiz tarafından dile getirilmiştir. Bu imanın zaferi, bu milli şahlanışın eşsiz duruşu en başta Çanakkale’de çeliğe ve tekniğe boyun eğmemiş, ardından da milli mücadelede her türlü mütecaviz emellere rağmen diz çökmemiştir. İstiklal Marşımız milliyetçiliğin, Türk milletine duyulan derin sevgi ve bağlılığın sonucunda hayat bulmuş, esas anlamına kavuşmuştur. Tereddütsüz diyebilirim ki, milliyetçiliği ayaklar altına alan siyasi zihniyet ne merhum şairimizi ne de istiklalimizin manzum seslenişini gerçek anlamda kavrayamayacak ölçüde milli köklerimize yabancılaşmış ve uzaklara düşmüştür. Zira merhum şairimizin kökeni ne olursa olsun, her deyişi, her beyanı ve her mücadelesi Türk milletini yükseltme, Türk milletini hak ettiği yerlerde görme ülküsü üzerine bina edilmiştir. Sömürgeci niyetlerin Türk milletinin iman dolu göğsüne çarparak sönmesi, Türklüğün duvarını aşamadan durdurulması en güzel ve veciz şekilde onun dizelerinde özetlenmiştir. Emperyalistlerin namert komplosu, insanlığı boşa çıkaran bozguncu ve işgalci adımları ancak ve ancak, merhum şairimiz gibi Türk milletine derinden bağlanan faziletli ve vatansever yürekler tarafından ezilmiş ve reddedilmiştir.

Reklam
Reklam

Tek dişi kalmış canavarlar, insanlıklarını barut ve silah yığınağının içinde kaybetmişler, çok şükür ne yaptılarsa amaçlarına ulaşamamışlar, neyi öngördülerse başaramamışlardır.Merhum Akif, zulme direnen, zalime teslim olmayan, kanlı ellere sırf çözüm ve barış namına sırnaşmayı, dalkavukluğu aklından dahi geçirmeyen yüksek bir ahlak timsali olarak gönüllere taht kurmuştur. Akif’in yazdığı İstiklal Marşı, Türk milletinin müşterek iradesi ve beyanı olarak görmesini bildikten sonra herkese önemli sorumluluklar yüklemiştir. İstiklal Marşı’nda millet vardır, Türklük vardır, milliyetçilik her satırındadır. Bağımsız yaşama, bağımsız kalma ve bağımsızlığa leke sürdürmeme isteği ana fikir olarak belirlenmiş, her şeyin önüne koyulmuştur.

Merhum şairimizin her şiiri, zamanın ve mekanın mahdut planından öteye atlayarak varlığın ve yaratılışın özü üstünde bizi düşünmeye, sızlanmaya ve coşmaya götürmektedir. Akif bilhassa Türk milletine hediye ettiği İstiklal Marşıyla, içinde yaşadığı devri aşmış, zamanın dar cetvellerini kırmış, milli bedeni kalıplara sokmaya çalışan karamsarlıkları haykırarak yıkmıştır. Onun dizelerinde Türk milleti merkezde, kapsayıcı ve dışa dönük milliyetçilik kılavuz değerde, Türklük ise rehber olarak ön plandadır. Kendisine, bir ara, “Üstad sizi Türkçü görüyorum” diyen birisine karşı verdiği şu ibret verici cevap ise merhum şairimizin sahip olduğu düşünce ve zihniyetinin adeta özetidir: 'Ya ne zannediyorsun. Türk’e hiçbir kavmin horoz olmasına tahammül edemem.' İşte Mehmet Akif Ersoy budur, bu kadar net ve milli bir şahsiyettir. İstiklal Marşımızı da bu anlayışla kaleme almış ve Türk milletine emanet bırakmıştır. 'Türklükle karşımıza gelmeyin' diyenlerin merhum şairimizin kapısından bile geçemeyeceği, milliyetçiliği ırkçılıkla bir görenlerin adını bile anmaya yüzlerinin olmayacağı gün gibi ortadadır. Mehmet Akif Ersoy sömürgecilerden beslenmemiş, küresel planlara uyduluk yapmamış, düşmana paspaslık etmemiş, çözüm diyerek vatana göz diken uğursuzlardan hamd olsun medet ummamıştır. Kendisi Türklüğünü inkara gitmediği gibi, milleti de etnik kimliklerden ibaret görmemiştir. Çünkü Mehmet Akif Ersoy Türk olmuş, 36’yı değil biri, birliği benimsemiş, Türk kalmış ve Türk milletinin övüneceği milli bir deha olmayı her haliyle hak etmiştir.İstiklal Marşımızın kabul edilişinin 92’nci yıl dönümünde merhum vatan şairimizi şükran hislerimle anıyor, kendisine Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum. Dileğim odur ki, Yüce Allah bir daha bu aziz millete İstiklal Marşı yazdırmasın, bir daha kara ve karanlık günler yaşatmasın ve bir daha da bağımsızlığını tehlikeye düşürmesin."

Reklam
Reklam

‘BU DÜPEDÜZ HAYSİYET KIRICIDIR, MİLLET VİCDANININ SAKATLANMASIDIR VE DEVLET ADABININ YERLERE ÇALINMASIDIR’

Konuşmasında İmralı sürecini eleştiren Bahçeli, şunları söyledi:

"Başbakan Erdoğan katıldığı her programda, düzenlediği her yurt içi ziyarette, yaptığı her konuşmada İmralı canisinin beyanatlarını kast ederek yalana, dedikoduya ve asılsız haberlere itibar edilmemesini istemektedir. Ve kendilerine güvenilmesini beklemektedir. Başbakan Erdoğan nesine güven duyulmasını, hangi sözüne inanılmasını istemektedir?Kısa süre önce BDP’lerin dokunulmazlığını kaldırmaya çalışan Başbakan’a mı, yoksa BDP’lilerle yapışık ikiz olduğunu tescilleyen Başbakan’a mı güvenilmelidir?

BDP’lilere en ağır sözleri sıralayan Başbakan’a mı, yoksa Sinop’taki olaylardan sonra bölücü milletvekilleri arkalayan ve söz söyletmeyen Başbakan’a mı güvenilmelidir? Vatan coğrafyası üzerinde ameliyat yaptırtmam diyen Başbakan’a mı, etnik cerrahlığa soyunarak İmralı canisinin pas tutmuş neşterini zimmetine geçiren Başbakan’a mı güvenilmelidir? Teröristbaşını kast ederek, 'Ben olsam asardım' diyen Başbakan’a mı, İmralı’yla çözüm sürecini başlattık diyen Başbakan’a mı itimat edilmelidir? PKK’ya yönelik olarak, 'Silahlarınızı ayaklarınızın altına alacaksınız, siyasetinizi parlamentoda yapacaksınız' açıklamasını yapan Başbakan’a mı, 'Döktükleri kanda boğulacaklar' diyen Başbakan’a mı inanılmalıdır? “Biz bu milletin hizmetkarıyız” diyen Başbakan’a mı, 'nankör, ekmek bulamayanlar, ekmeği tepenler, al ananı da git, o oy senin olsun, önüne gelen şehit-gazi derneği kuruyor, gözünü toprak doyursun, askerlik yan gelip yatma yeri değildir' diyerek herkesi azarlayan Başbakan’a mı itibar edilmelidir. Türk milleti hangi Başbakan’a, hangi Erdoğan’a inanmalı ve itibar etmelidir? Türkiye’yi kaç Başbakan yönetmektedir? Ve Başbakan Erdoğan’ın kaç yüzü, kaç rengi, kaç dili ve kaç ruhu bulunmaktadır?Sayın Erdoğan’ın böyle bir zihni bulanıklığı, şuursuzluğu ülke yönetimindeki ehliyetini kaybettiğini de göstermektedir. Bu aşamada, konumuzla ilgi ve yakınlığı itibariyle, rahmet elçisi efendimizin bir hadisini sizlere hatırlatmayı zorunlu addediyorum. Peygamberimiz, Yüce Allah’ın kıyamette üç grup insanla konuşmayacağını buyurmaktadır. Bunlar; yalan söyleyen, hileye başvuran ve halkına eziyet eden yöneticilerdir. Görüldüğü kadarıyla Başbakan Erdoğan’ın işi bir hayli zorlaşmış, bir hayli de tehlikeli hal almıştır. Başbakan her defasında, büyük lokma yemiş, büyük laf etmiş ve doğal olarak bunların altında bir bir ezilmiştir. Gelgitleri, zikzakları bize göre, çifte standardın, ikiyüzlülüğün, siyasi iffetsizliğin daniskasından başka bir şey değildir. Başbakan Erdoğan işine geldiğinde BDP ve PKK’ya atıp tutmakta, işine gelmeyince de suya yazı yazmakla, ipe un sermekle ve üç maymunu oynamakla meşgul olmaktadır. Bir siyasetçi; ne zaman başarısız olduğunu anlar, ne zaman işlerin sarpa sardığını fark ederse, o andan itibaren korkunun zindanlarına, çelişkilerin hücrelerine, yalanın bodrum katlarına zihnini ve düşüncelerini esir bırakacak kadar kendisini inkâra yönelmektedir. Siyasi tarihimizin her devresi böylesi zavallılarla, böylesi karakter fukaralarıyla doludur. Bu söylediklerim Başbakan Erdoğan açısından iki defa daha doğru, iki defa daha geçerlidir. Başbakan Erdoğan talkını ele verirken, salkımı da kendi yutmaktadır. PKK’nın silahı bırakarak sınır dışına çıkacağı iddiaları kuşkusuz gerçekleşmeyecek, gerçekleşse bile sınırlarımızın hemen bitişiğinde kurulan mobil terör kampları militanların yeni sığınağı haline gelecektir. İmralı canisine ümit bağlayan Başbakan ve hükümeti, bir yandan caninin özgürlük yolunu yavaş yavaş asfaltlarken, diğer yandan özerkliğin, arkasında da bağımsız Kürdistan’ın kuruluş senedini el altından hazırlamaktadır. BDP’li bölücülerin; 'Öcalan’a özgürlük, PKK’ya statü' olarak yorumlanabilecek sözleri aslında her şeyi gözler önüne sermektedir. Bu esnada PKK’nın kaçırarak alıkoyduğu evlatlarımız iğrenç bir pazarlığa konu edilmekte, AKP, Türk devletini terör örgütünün seviyesine düşüren acizlik içinde kıvranmaktadır.Dünyanın hiçbir yerinde, herhangi bir terör örgütünün alçakça kaçırdığı kişi ya da kişiler tutsak olarak adlandırılmamaktadır. PKK, insan ticareti yapan, masumları şerefsizce kaçırarak fidye talebinde bulunan, elinde tuttuğu sivil veya kamu görevlilerini tehdit vasıtası yapan kanlı ve zalim bir örgüttür. AKP hükümetinin bölücülere kol kanat geren muameleleri sayesinde militanlarla kaçırılan görevlilerimiz zımnen eşit bir konuma getirilmiştir. Bu düpedüz haysiyet kırıcıdır, millet vicdanının sakatlanmasıdır ve devlet adabının yerlere çalınmasıdır. İnanmışlıkla ifade etmek isterim ki, Türk devleti teröristin insafına terk edilmez, bırakılmaz, bırakılamaz.

Reklam
Reklam

Türkiye Cumhuriyeti öyle bir devlettir ki, Türk milleti öyle bir kudrettir ki, PKK’nın elinde tuttuğu vatan evlatları her nerede ise aranır, bulunur ve hainlerin de ciğeri sökülür. Önemli olan bunu gösterecek siyasi iradeye, siyasi kararlılığa ve siyasi cesarete sahip olmaktır. AKP’de ise bu yoktur ve hiç olmamıştır. Başbakan Erdoğan, Milliyetçi Hareket’e söylediği ağır sözlerin yüzde birini PKK ve İmralı canisine şu ana kadar sarfetmemiştir. Büyük Türk milleti bunu esef ve öfkeyle karşılamaktadır. Türkiye’nin bu iflas etmiş siyaset figüründen kurtulması, taptaze bir başlangıç yapması lazımdır.Unutulmasın ki, Türk milleti AKP’nin bölücü emellerine bırakılmayacak, milli irade kabararak ve kabından taşarak bu siyasi zihniyeti Allah’ın izniyle silip süpürecektir."

Öte yandan Bahçeliye grup toplantısı sonrasında Sude Özen Hızlısoy isimli küçük bir kız çiçek hediye verdi. Bahçeli, ise bu jest karşılığında küçük kızı yanaklarından öptü.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: