Mhp Grup Toplantısı…(3)

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın atama bekleyen öğretmenlerin feryatlarını duymasını ve...

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın atama bekleyen öğretmenlerin feryatlarını duymasını ve biran önce harekete geçmesi gerektiğini belirterek, “Atanamayan 350 bin öğretmenimiz, seslerini duyurabilmek için ille de dağa mı çıkmalı, yoksa İmralı sertifikası mı almalıdır?” dedi.

MHP Genel Başkanı Bahçeli, partisinin gurup toplantısındaki konuşmasına 23 Ocak 2013 tarihinde Irak’ın Salahattin iline bağlı Tuzhurmatu ilçesinde, Irak Türkmen Cephesi Başkan Yardımcısı ve Salahattin Vilayet Meclisi üyesi Ali Haşimi’nin kayınbiraderinin cenaze törenindeki bir taziye ortamına yapılan intihar saldırısı sonucunda 42 Türkmen’in öldürüldüğü ve 75 kişinin yaralandığı saldırı ile ilgili duyduğu üzüntüyü dile getirerek başladı.

Reklam
Reklam

Yaralılar arasında, Irak Türkmen Cephesi Başkanı Sadettin Ergeç’in, Başkan Yardımcısı Ali Haşim Muhtaroğlu’nun, Kerkük İl Meclis Üyesi Munir Kafili’nin, Salahattin Vali Yardımcısı Ahmet Koca’nın ve Irak Milli Meclisi’nden Milletvekili Fevzi Erdemin de bulunması son derece dikkat çekici olduğunu belirten Bahçeli, kanlı saldırıyı lanetlediğini ve vefat eden Türkmenlere Cenab-ı Allah’tan rahmet, yaralılara ise acil şifa dileklerinde bulundu.

“TÜRKMENLER SİSTEMATİK OLARAK YOK EDİLMEKTE VE KIYIMA UĞRAMAKTADIR”

Saldırılarla birlikte Türkmenlerin sistematik olarak yok edildiğini ve kıyama uğradığını belirten Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:

“Irak Türkmenlerinin zalimler ve kandan nemalanan haramzadeler tarafından belirli aralıklarla saldırıya uğraması büyük bir insanlık vahşetidir. Bizim gönlümüz Türkmen kardeşlerimizledir. Bizim duamız Türkmen elindeki soydaşlarımızladır. Onlar her an aklımızda, her an gündemimizdedir. AK Parti hükümeti Irak Türkmenlerine yönelik artan şiddet ve cinayetlerin peşini bırakmamalı, suçluların ve azmettiricilerin bulunması için tüm imkânlarını kullanmalıdır. Irak Türkmenlerini kaderine terk etmemeli, her anlamda katkı ve yardım sağlamaktan geri durmamalıdır. Milliyetçi Hareket Partisi Türkmenlere yapılan eziyetleri, haksızlıkları ve hak ihlallerini unutmayacak, inşallah bir gün bunların hesabını şevk ve inanmışlıkla muhataplarından soracaktır.”

Reklam
Reklam

“ATANAMAYAN 350 BİN ÖĞRETMENİMİZ, SESLERİNİ DUYURABİLMEK İÇİN İLLE DE DAĞA MI ÇIKMALI”

2012-2013 eğitim ve öğretim yılının ilk dönemi bittiğini, okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lisedeki yaklaşık 16 milyon öğrencinin karnelerini alarak 15 günlük ara tatile girdiğini hatırlatan Bahçeli, 800 bini aşan öğretmenlerin ise tatil yapma fırsatına kavuştuğunu söyledi.

Birçok sorunu içeriğinde barındıran, birçok mahsurlu yanı olan yeni eğitim sistemiyle bir yarıyılın böylelikle geride kaldığını belirten Bahçeli, “AK Parti’nin alelacele kanunlaştırıp yürürlüğe soktuğu düzenleme, milli eğitim sistemindeki kamburları gidermek ve hafifletmek bir yana, daha da ağırlaştırmış ve içinden çıkılmaz hale getirmiştir. Türk milletinin geleceğini birebir etkileme ve yönlendirme özelliği taşıyan böylesi hayati bir konuda, hükümetin duyarsız ve uzlaşmaya kapalı tutumu eğitim hayatını keşmekeşin içine sokmuştur. Üç dördün toplamından hikmetler bekleyerek yola koyulan iktidar partisi, kaygıları önemsememiş, beklentileri ciddiye almamış ve itirazları duymamıştır. Olumsuzluklardan dolayı milli eğitim yapısı; mutsuz öğretmen, umutsuz öğrenci, huzursuz veli arasına sıkışmış kalmıştır. AK Parti zihniyeti eğitime ideolojik yaklaşmış, önyargılarla bakmış ve dar bir ufukla odaklanmıştır. Eğitim hayatındaki sürekli oynamalar, ardı arkası kesilmeyen baştan savma düzenlemeler öğrencilerimizi, ailelerini ve tabii olarak öğretmenlerimizi şaşkına çevirmiştir. AK Parti’nin macera arayışı, bitmek tükenmek bilmeyen vizyonsuz teklifleri stratejik bir değer ve öneme sahip milli eğitim sistemini adeta yozlaştırmış ve buhrana itmiştir. Geçtiğimiz 10 yılda buna dair sayısız örnek vermek mümkün ve ihtimal dahilindedir. Gelecek nesillerin iyi ve donanımlı yetişmesi her şeyden önce milli varlığın, milli benliğin ve milli bilincin ayrılmaz bir harcı ve yeri dolmaz bir parçasıdır. Bugün atacağımız adımlar, yapacağımız fedakârlıklar ve özverili çalışmalar yarınların seyrini ve yönünü doğrudan doğruya tayin edecektir. Milli eğitim sisteminin var olan sorunları çözüm iradesiyle buluşturulmazsa, geleceğimizin daha karanlık, daha kasvetli ve daha kaotik bir güzergâha sapacağı şimdiden görülmeli ve gerekli önlemler alınmalıdır. Bilhassa öğretmenlerimizin sorunları kalıcı olarak giderilmeli, ekonomik ve sosyal nitelikli ihtiyaçları süratle karşılanmalıdır. Atanamayan öğretmenlerimizin çileleri, uğradıkları hak kayıpları ve her geçen gün artan mağduriyetleri insanlık onuruyla bağdaşmamaktadır. Ne olursa olsun atanamayan öğretmen meselesi tümüyle bitirilmeli, öğretmenlerimiz sınıflarıyla ve öğrencileriyle birleştirilmelidir. Başbakan Erdoğan, başka konularda, milletimizin aleyhine olduğu şüphe bulunmayan çözüm turları atacağına, atama bekleyen öğretmenlerimizin feryatlarını duymalı ve bir an önce harekete geçmelidir. Atanamayan 350 bin öğretmenimiz, seslerini duyurabilmek için ille de dağa mı çıkmalı, yoksa İmralı sertifikası mı almalıdır? Problemlerinin çözülebilmesi için bu kardeşlerimiz ne yapmalı ve hangi vasıtaları kullanmalıdır? AK Parti zihniyeti sabırları daha fazla sınamamalı ve zorlamamalıdır. Ayrıca öğretmenlerimizin özür grubu tayinlerinin yılda bir kereye indirilmesi büyük külfet ve zorluklara yol açmıştır” diye konuştu.

Reklam
Reklam

“BEBEK KATİLİ BAŞBAKAN’IN ÇÖZÜM SIRDAŞI MERTEBESİNE TERFİ ETMİŞTİR”

AK Parti hükümetiyle birlikte Türkiye’nin risk ve tehditlerin tam ortasına yerleştiğini, karşılıklı güven ve dayanışma duygularının kopma noktasına kadar inceldiğini ifade eden Bahçeli, “Türkiye öyle fasit bir alana, öyle çıkması zor bir sürece kıstırılmıştır ki, sürekli enerji kaybına uğramakta ve tartışmalardan dolayı iflahı kesilmektedir” dedi.

Zamanın milletin aleyhine işlediğini belirten Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:

“Bugünkü ortam ve gündem içinde; Türkiye ve Türk milletinin etrafındaki çember iyice daralmıştır. Milletimizi koruyacak güvenlik duvarları tahrip olmuştur. Tutarsız, işbirlikçi ve teslimiyetçi bir hükümet karşımızdadır. Türkiye’nin güvenliği tehditlerle karşı karşıya bırakılmıştır. Silahlı ve silahsız bölücülük cesaret ve cephe kazanmıştır. Şer ortaklıkları, hakaret ittifakları, işbirlikçi cepheler oluşmuştur. Ve bunların kaynağı olan AK Parti, artık Türkiye’nin bekası için başlı başına tehdit haline gelmiştir. Gidişat, birlikte yaşama ülkümüzün, bin yılda karılan harcın, bin yılda kökleşen beşeriyet çınarının hilafına neticeler doğurmaktadır. İnsanımız arasına nifak sokma çabaları, ayrılık tohumları ekme kötülükleri maalesef etkinlik kazanmaktadır. Çözüm çığlıkları altında milletimiz sakatlanmakta ve barış gürültüleri etrafında devletimiz zayıflatılmaktadır. İmralı adasında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla yatan terörist başı, cazibe ve çözüm tarafı olarak kutsanmakta, geçmişine göre pozitif bir noktada durduğu hükümet üyelerince ileri sürülmektedir. Kurduğu silahlı terör örgütü PKK’yı, aldığı kararlar ve verdiği emir ve talimatlarla sevk ve idare ederek, vatan topraklarımızdan bir bölümünü bölmeye ve ayırmağa çalışan cani el üstünde tutulmaktadır. Terör örgütü PKK’yı 27 Kasım 1978 tarihinde, Diyarbakır ili Lice İlçesi Ziyaret Köyü’nde yapılan bir kongreyle kuran; arkasından cana, mala ve her türlü insanlık değerine kast eden bebek katili Başbakan’ın çözüm sırdaşı mertebesine terfi etmiştir. Bu son gelişmeler PKK’nın hayal bile edemeyeceği stratejik mevziler elde ettiğini göstermekte, hükümet eliyle arayıp da bulamayacağı imkanlara kavuştuğunu kanıtlamaktadır. Milletimizin geçmişi unutması, bölücü örgütün hain eylemlerinin üzerine sünger çekmesi alttan alta dayatılmaktadır. Şüphesiz Başbakan Erdoğan ve hükümetinin, Türk milletinin muhatap kaldığı kanlı eylemleri yok farz etmesi, görmezden gelmesi bir şeyi değiştirmeyecek, tarihi hakikat çözüm sözleriyle kapatılamayacaktır. Zira ateş düştüğü yeri yakmıştır. Kayıplar, kıyılan canlar, sıkılan mermiler, yapılan baskınlar, katledilen körpe yavrular hala hafızalardadır, hala unutulmamıştır. Başbakan Erdoğan’ın çözüm yoldaşı, barış müttefiki İmralı canisi ne yaparsa yapsın alnındaki kandan, vicdanındaki lekeden ve kalbindeki karartıdan kurtulamayacak ve içine girilen bu devran ila nihaiye sürüp gitmeyecektir.”

Reklam
Reklam

“TÜRK MİLLETİ İMRALI’DA YATAN CANİYE BOŞUNA BEBEK KATİLİ DEMEDİ”

Geçmişti terörist başı Abdullah Öcalan’ın talimatları doğrultusunda işlenen cinayetleri sıralayan Bahçeli, “Türk milleti İmralı’da yatan caniye boşuna bebek katili dememiş, boş yere bu sıfatı isminin başına iliştirmemiştir” dedi.

“Şehit edilen Mehmetçiklerin, polislerin, korucuların, kaymakamların, savcıların, öğrencilerin, öğretmenlerin, imamların, değişik kamu görevlilerin, kadınların, kızların ve ismi konmamış bebeklerin kanları yerde mi kalsın, hakları zayi mi olsun?” diyen Bahçeli, “Başbakan Erdoğan ve ihanet kuşağı bunu mu temenni etmekte, bunu mu kabullendirmeye çalışmaktadır? Söyler misiniz bana, AK Parti affetse bile Cenab-ı Allah ve milliyetçi-vatanseverler bu kazıklı voyvoda torunlarını, drakula takipçilerini bağışlar mı? Herkes çözüm adı altında İmralı’daki bebek ve insanlık katilini masumlaştırmaya çalışsa da, büyük Türk milletinin sözcüsü ve biricik sevdalısı Milliyetçi Hareket bu rezilliklere payanda olur mu, sayfaları şehit kanıyla yazılmış ihanet projelerine göz yumar mı? Herkes bilsin ki, elbette hayır, elbette asla, elbette hiçbir zaman” diye konuştu.

Reklam
Reklam

“TÜRKİYE DEVLETİ, ÜLKESİ VE MİLLETİYLE BÖLÜNMEZ BİR BÜTÜNDÜR, DİLİ TÜRKÇEDİR”

AK Parti zihniyetinin, 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 202’nci maddesinde değişiklik yaparak anadilde savunma yapabilmenin yolunu açtığını kaydeden Bahçeli, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin, Türkçe’nin yanına yeni bir resmi dil koymak maksadıyla her çürümeye eyvallah dediğini, her fırsata ganimet bulmuşçasına sarıldığını ileri sürdü. Yapılan bu yeni yasal düzenlemede; Anayasa’nın üçüncü maddesinde ifadesini bulan, “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir” hükmüne aykırı ve tamamen karşı olduğunu ifade eden Bahçeli, “Bu sebeple AK Parti, anayasanın lafzını ve ruhunu sabote etmiş ve anayasa suçundan kapkara olmuş siciline yeni bir halka eklemiştir. Mevcut Kanunun az önce dile getirdiğim maddesinin ilk halinde, Türkçe bilmeyenlerin savunma yapabilmelerinin önünde herhangi bir engel olmadığı halde, hükümet İmralı’dan kendisine ulaşan talep listelerini karşılamak adına bunu es geçmiştir. Üzülerek görüyorum ki, bölücü hezeyanlar AK Parti’yi tamamen kuşatmış ve her siyasi kararına yön vermiştir. Bazı yanlış, eksik ve kusurları olsa da, AK Parti’nin yüz akı olan ve görevini de layıkıyla yaptığını düşündüğümüz içişleri eski bakanı Sayın İdris Naim Şahin’in müzakere sürecine kurban verilmesi Başbakanın kararlarına kimlerin yön verdiğini göstermiştir. BDP sözcülerinin bu eski bakana saldırmasına karşılık, her fırsatta bize laf yetiştiren AK Parti’nin kurma kolla çalışan ve iftira mahzeninde fikirlerini mayalandıran malum sözcülerinin birden bire dut yemiş bülbüle dönüşmeleri akla ziyan bir manzarayı ortaya çıkarmıştır. Barış güvercinleri uçuracağını söyleyerek işbaşı yapan yeni bakan da, görünen odur ki, güvercinlere takla attırmaktan başka bir işe yaramayacak ve bölücü terörün değirmenine hevesle su taşıyacaktır. İmralı canisi bastırdıkça almakta, aldıkça daha da dayatmaktadır. Hükümet bir avuç bölücünün resmen oyuncağı haline gelmiş, onur ve haysiyet açısından batağa saplanmıştır. Bize yavru muhalefet diyerek küçümseyici bir üslubu kendisine alışkanlık haline getiren Başbakan’a tavsiyemiz, biraz izanı kaldıysa, gerçeklere başını çevirerek partisini kimlerin yamağı, yanaşması ve yaması haline getirdiğini görmesi ve başka yerlerde dedikodu tezgâhı açacağına kendi söküğünü dikmeye yönelmesidir. Anadilde savunma konusundaki düzenleme esnasında Meclis Genel Kurulu’ndaki cesur, iradeli ve tavizsiz tutumunuzdan dolayı siz muhterem milletvekili arkadaşlarımı ayrı ayrı tebrik ediyorum” diye konuştu.

Reklam
Reklam

“IRKÇILIK ADIYLA YENİ BİR CEPHE AÇILMIŞTIR”

Dünyanın hiçbir ülkesinde, hiçbir demokratik rejiminde etnik kimlikler okşanarak, etnik ve dini çeşitlilikler kaşınarak, demokrasinin ve toplumsal dayanışmanın geliştiği görülmediğini belirten Bahçeli, dünyanın hiçbir ülkesinde, her neviden farklılıklar kanatılarak, kültürel bünye kazınarak ve müşterek değerlerin altı oyularak birlikte yaşamanın sağlandığı vaki olmadığını söyledi. Bahçeli, “Dünyanın hiçbir ülkesinde; millet hazinesini 36 parçaya bölmenin adı demokratikleşme, milleti sevmenin adı ırkçılık, tarihe kin ve öfkeyle yaklaşmanın adı normalleşme ve geçmişle yüzleşme olarak tarif edilmemiştir. Dünyanın hiçbir ülkesinde, teröristlere teslim olmanın adı çözüm süreci, devleti ortadan kaldırmaya çalışanlar hak arayan özgürlük savaşçıları olarak değerlendirilmemiştir. Yine dünyanın hiçbir ülkesinde, milli kimlik ve kültür yok sayılıp, asgari müştereklerin varlığına ve önemine saygı gösterilmeyerek kamu düzeninin korunması ve siyasi rekabetin yaşatılması mümkün olmamıştır. Demokrasinin anlam ve kaynaklarına tamamen aykırı tavır alışların, uygulamaların ve oluşumların; demokrasi ambalajıyla pazarlanması da bu tespitlerimizi değiştirmeyecek, bu yorumlarımızı bozmayacaktır. Milli şuurunu, millet mensubiyetini ve bağımsızlık azmini kaybetmemiş siyasi zihniyetler, devraldıkları iktidarları huzurun, kardeşliğin, refahın ve gelişmenin vasıtası olarak kullanacaklar, kendilerine tanınan demokratik sürede samimiyetle hizmet etmenin yollarını bulacaklardır. Bu en başta ahlakilik ve tutarlılık gerektiren, hoşgörü ve adaletli muameleyi şart koşan bir anlayışla paralel yürümelidir ve yürüyecektir. Türkiye’nin en büyük talihsizliği, en büyük kadersizliği bu gerçekleri fark edemeyecek kadar feraseti bağlanmış bir iktidar tarafından yönetiliyor olmasıdır. AK Parti, millet gerçeğini anlamamış, milli kimliği özümseyememiş, milli kültürün sırrına erememiş ve milli tarihin haşmetine akıl erdirememiştir. Başbakan için Türk milletinin hak ve hukukunu savunmak ırkçılık, Türklüğün var oluş gayesini sahiplenmek statükoculuktur. Burada failleri malumlarımız olan çok sinsi ve alçakça ilerletilen kara bir propaganda durmaksızın ilerletilmektedir. Çözüm diyerek dayatılan ihanet sürecinin, PKK’ya karşı sallanan teslim bayrağının itiraz ve karşı çıkışlarla akamete uğramaması amacıyla ırkçılık adıyla yeni bir cephe açılmıştır. AK Parti ve bölücülükten sabıkalı iş ortakları, bu cepheye yığınak yapmakta, bu cepheyi sağlama almak için çırpınmaktadır” şeklinde konuştu.

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: