MHP TBMM Grup Toplantısı

Genel Başkan Devlet Bahçeli: (1) - "(10 Kasım saat 9'u 5 geçe kenefe gidin) diyen, Yunan galibiyetine özlem çeken bir çukur şahsiyete geçmiş olsun demek, bunu da milletimize kafa tutar gibi ulu orta yapmak fesli münafığı manen onaylamak, yanında olmak, arka çıkmak değil midir" - "Tartışmaların göbeğindeki Diyanet İşleri Başkanı'nın kendi durumunu gözden geçirip erdemli davranış içinde hareket etmesi ve gereğini derhal yapması samimi tavsiyem ve temennimdir"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "(10 Kasım saat 9'u 5 geçe kenefe gidin) diyen, Yunan galibiyetine özlem çeken bir çukur şahsiyete geçmiş olsun demek, bunu da milletimize kafa tutar gibi ulu orta yapmak fesli münafığı manen onaylamak, yanında olmak, arka çıkmak değil midir?" diye sordu.

Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Atatürk’ü sevenler-sevmeyenler cepheleşmesinin tehlikeli şekilde tırmandırıldığını söyledi.

Anıtkabir ile Kocatepe arasında aşılmaz bariyerler dikilip, çift taraflı nifak kazılarının yapıldığını ifade eden Bahçeli, "Bu yanlıştır, vahimdir, art niyetliliktir, cepheleşme tetikçiliğidir. Atatürk de bizimdir, Ankara da bizimdir, cami de bizimdir, cemevi de bizimdir, doğulusu da biziz, batılısı da biziz, güneylisi de bizden, kuzeylisi de bizim ayrılmaz bir parçamızdır." dedi.

Reklam
Reklam

"Atatürk üzerinden cumhuriyetle hesaplaşılmaktadır.
Atatürk bahanesiyle mukaddesatımıza tahammülsüzlük sergilenmektedir." ifadelerini kullanan Bahçeli, iki ayrı kampa ayrılanların "gittikçe azgınlaştığını" belirtti.

Türklük üzerinden milletle hesap görüldüğünü öne süren Bahçeli, şöyle konuştu:

"Bir yanda bunlar oluyorken, diğer yanda Diyanet İşleri Başkanı'nın geçen hafta gerçekleştirdiği esef verici bir ziyareti tartışmaların odağına oturmuştur. Diyanet İşleri Başkanı, 9 Kasım saat 14.30'da cübbesini giyip, eline de vereceği hediyesini alarak Atatürk'e hakaret eden, Yunan tezlerine methiyeler düzen fesli Türk düşmanını ziyarete gitmiştir. Bunun tamamen insani duygularla yapılan hasta ziyareti olduğu bizzat Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından açıklanmıştır. Kimin nereye gideceği, kimin kiminle görüşeceği veya düşüp kalkacağı, hangi maksatla buluşacağı bizim meselemiz ve ilgi alanımız değildir.
Herkes beşeri münasebetlerinde toplumsal adap ve ahlaki ölçülere uyduğu sürece özgürdür.
Anlayamadığımız, tuhafımıza giden, garipsediğimiz husus, Diyanet İşleri Başkanı'nın fesli provokatörü ziyaret tarihindeki manidarlıktır.
Diyanet İşlerinin Sayın Başkanı, sorarım sana, meczubu ziyaret tarihi olarak bula bula 9 Kasım'ı mı buldun?
Yılın diğer günlerinin suyu mu çıktı? Diğer tarihler torbaya mı girdi?
Durdun durdun da 10 Kasım'dan bir gün önce mi hasta ziyaretini hatırına getirdin?

Reklam
Reklam

Mustafa Kemal'e ne inançlarımıza ne de kültürümüze uymayacak şekilde bühtanla saldıran şahsı 10 Kasım'ın arifesinde ziyaret etmek nasıl bir aklın, nasıl bir çarpıklığın mahsulüdür? '10 Kasım saat 9'u 5 geçe kenefe gidin' diyen, Yunan galibiyetine özlem çeken bir çukur şahsiyete geçmiş olsun demek, bunu da milletimize kafa tutar gibi ulu orta yapmak fesli münafığı manen onaylamak, yanında olmak, arka çıkmak değil midir?
Ne istiyorsunuz cumhuriyetten?
Atatürk düşmanlarına zırh olmak gayeniz nedir?

Diyanet İşleri Başkanlığı görevi, Türkiye Cumhuriyeti'ne söven, kurucu değerlere ihanet eden, kurucu şahsiyetlere galiz ifadelerle yüklenen vatansızları aklama, anma ve alkışlama görevi değildir. Aksi tavır ayıptır, günahtır. Türk milletinin ortak değerlerine saldıranlara maneviyatımızda cevaz yoktur, yer yoktur, hoşgörü olamayacaktır.
Hangi kurumuş vicdan, hangi satılmış ruh, hangi işgal artığı varsa duysun ve bilsin ki Gazi Mustafa Kemal Atatürk milletimizin ortak değeridir.
Bu gerçek değişmeyecektir.
Ancak, Atatürk üzerinden, Anıtkabir'e gelen kalabalıklar gerekçesiyle yeni bir karşıtlık oluşturmaya, yeni bir güç devşirmeye de hiç kimse heves etmemelidir.
Bu yolun sonu karanlıktır, çıkmazdır, hüsrandır, buhrandır.

Reklam
Reklam

Tartışmaların göbeğindeki Diyanet İşleri Başkanı'nın kendi durumunu gözden geçirip erdemli davranış içinde hareket etmesi ve gereğini derhal yapması samimi tavsiyem ve temennimdir."

-"Tarih inkarı, tarih ihmali, tarih ihaneti"

Bahçeli, Danıştay 8. Dairesinin öğrenci andıyla ilgili aldığı kararı temyize götüren Milli Eğitim Bakanlığının dilekçesinde, tarihi ve sosyolojik olarak örtülemez yanlışlıklar bulunduğunu belirterek, "Türkler kendi çağdaşı unsurlara göre ulus bilincine en geç ulaşan topluluktur. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran kadro zaten gecikmiş olan süreci hızlandırmak için yoğun çaba harcamıştır." ifadesine yer verildiğini aktardı.

Türkleri millet bilincine en geç ulaşan topluluk olarak değerlendirmenin "tarih inkarı, tarih ihmali, tarih ihaneti" olduğunu dile getiren Bahçeli, "Unutmayınız ki tarihimiz mührü sökülmemiş bir hazinedir.
Bu hazinenin talanına müsaade etmeyeceğiz, bu hazinenin karalanmasına onay vermeyeceğiz." dedi.

Milli Eğitim Bakanı'nın temyiz dilekçesini görmediğine veya yoğunluktan dolayı dikkatle bakmadığına inanmak istediklerini söyleyen Devlet Bahçeli, "Türk milletine kara çalan zihniyet Orhun Yazıtları'nı nereye koyacak?
Tarihte kurulan 16 Türk devletini nasıl izah edecek?
Türklerin millet bilincine en geç ulaşan topluluk olduğunu söyleyen şahıs direkt sana soruyorum, bunu nasıl yazdın, nasıl iddia ettin, hangi çevrenin mahsulü, nerenin piyonusun? Bu yanlı ve maksatlı değerlendirmelere imza atanlara diyorum ki asıl sizin sabah akşam Andımız'ı okumaya ihtiyacınız vardır ve Türk milletinin kim olduğunu, Türklüğün nasıl bir tarih ve sosyolojik derinlikten süzülüp geldiğini öğrenmeniz şarttır, önünüzdeki asıl ödevdir." değerlendirmesini yaptı.

Reklam
Reklam

(Sürecek)

Anahtar Kelimeler: