MHP'li Çetin, Bahçeli'nin teklifi neden reddettiğini açıkladı

MHP Teşkilat İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun görüşme çağrısına Genel Başkan Devlet Bahçeli'nin 'hayır' demesinin nedenlerini değerlendirdi.

Çetin, "Bahçeli'nin görüşme talebini reddetmesinin sebebi, Davutoğlu'nun terörle mücadeledeki zafiyette sorumluluğu olmasıdır. Ahmet Davutoğlu ve Tayyip Erdoğan terörle mücadelede samimi iseler evvela teröre cesaret veren çözüm ihanetinden vazgeçtiklerini, içinde sakladıkları buzdolabının fişini çektiklerini ilan etmelidirler" dedi.

MHP'li Şefkat Çetin, Ankara Tren Garı'ndaki bombalı saldırı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun 'Liderler Zirvesi' istemi hakkında açıklama yaptı. Çetin, saldırının Türkiye'nin toplumsal birlik ve dirliğini hedef aldığını anlatırken, aynı saatlerde Diyarbakır'da PKK'nın alçakça bir saldırıyla yine bir polis memurunu şehit ettiğini ifade etti. MHP Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin, parti olarak terörün her türlüsünü lanetlediklerini anlatırken şöyle dedi:

Reklam
Reklam

"Ankara'da hayatını kaybeden 100'e yakın sivil vatandaşımız ve Diyarbakır'daki polisimize Allah'tan rahmet, yakınlarına ve milletimize başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Türkiye'nin neresinde ve kime yapılırsa yapılsın terör saldırıları üzerinden bir siyasi tartışmayı ve hesaplaşmayı doğru bulmuyoruz. MHP Türkiye'nin güvenliğini ve vatandaşlarımızın esenliğini her türlü siyasi hesabın üzerinde tutmaktadır. Türkiye tarihinin en büyük can kaybına yol açan terör saldırısı ardından Ahmet Davutoğlu'nun ülkeyi yöneten başbakan olarak sorumluluğu almak yerine, meseleyi hükümet kurma tartışmalarıyla izah etmeye çalışmasını kınıyoruz. Davutoğlu'nu bir kerecik olsun Türkiye'yi kendisinin yönettiğini ve başbakan olduğunu hatırlamaya davet ediyoruz.

Türkiye'nin çok uzun süredir yönetim boşluğu yaşadığı ve kontrol edilemez bir şekilde kaosa sürüklendiği çok açıktır. Yolsuzluk ve hırsızlıklar başta olmak üzere bütün hukuksuzlukları örtmek ve saltanatlarını korumak için anayasa ve yasaların yok sayıldığı kirli bir süreç Türkiye'yi rayından çıkarmıştır. Türkiye son on yılda neredeyse bütün kurumlarının destabilizasyona uğradığı ağır bir travma yaşamaktadır. BOP (Büyük Ortadoğu Projes) ile bütün Afrika ve Ortadoğu ülkelerine fiilen müdahale eden küresel güçler, Türkiye'yi de ordu, emniyet ve istihbarat teşkilatı, yargı, eğitim kurumları ve medya operasyonlarıyla benzer bir karanlığa sürüklemektedir. 10 yıl önce iyi kötü işleyen bir demokrasiye sahip Türkiye, bugün tek adamın ihtirasları ve varlığı-yokluğuyla yönünü tayin etmeye çalışan bir orta doğu ülkesi seviyesine düşmektedir. Ülkemizde alışık olmadığımız çok ölümlü bu terör patlamaları, Irak ve Suriye manzaralarıyla örtüşmektedir."

Reklam
Reklam

"YENİ TÜRKİYE'DE HUKUK YERİNE KİŞİSEL KANUNLAR YÜRÜRLÜKTEDİR"

MHP'li Çetin, Türkiye'nin bugün karşılaştığı güvenlik sorunlarının, aslında AK Parti hükümetlerinin terörle mücadele etme yerine müzakereyi tercih ettiği son 10 yılın doğal bir sonucu olduğunu öne sürdü. Çetin, bölücü terörün dağlardan şehirlere indiğini, 'Çözüm süreci' sayesinde gücüne güç kattığı silah, patlayıcı ve militanlarıyla kentlerde hakimiyet alanları ilan edecek cüreti bulduğunu iddia ettikten sonra şöyle dedi:

"Bugün hatalı olduğu apaçık ortaya çıkan dış politikaları, komşu ülkelerdeki terör ve kaos ortamını Türkiye'ye taşımıştır. Aralarında ne kadar ajan ya da örgüt üyesi olduğunu bilmediğimiz ikibuçuk-üç milyona yaklaşan Suriyeli ellerini kollarını sallayarak ülkemizin her tarafında kontrolsüzce dolaşmaktadır. Kevgire dönen sınırlarımızdan IŞİD, PKK ve PYD militanları günübirlik Suriye ve Irak'a savaşa gidip gelmekte, hastanelerimizde tedavi edilmektedir. 'Yeni Türkiye' söylemleriyle başkanlık sevdası peşinde koşan ve rejimin filen değiştiğini ilan eden Tayyip Erdoğan, belli ki eskiyi yıkmadaki başarısını yeniyi kurarken gösterememiştir. Türkiye'de bugün devlet sistemi durmuş, resmen kaos ve terör hakim olmuştur. Haziran ayından bu yana 150'yi aşkın asker ve polisimizin şehit edilmesi, 250'ye yaklaşan sivil vatandaşımızın ölümü hiçbir demokratik hukuk devletinde kabul edilemez. Devlet sistemi işlediği takdirde, sorumlulardan hesap sorulması ve tekrarına müsaade edilmemesi gerekir. Fakat 'Yeni Türkiye'de hukuk yerine kişisel kanunlar yürürlüktedir. Kamu güvenliği devletin işi olmaktan çıkarak meydan terör örgütlerine ve mafyaya kalmıştır."

Reklam
Reklam

Çetin, tehdit ne kadar büyük olursa olsun Türkiye gibi güçlü bir devletin terör saldırılarına bu kadar asker ve sivil kurban vermesinin normal olmadığını bir yerlerde önemli aksaklıklar bulunduğunu öne sürerken şöyle devam etti:

''GÜVENLİK TEŞKİLATLARIMIZ SINIFTA KALDI''

"Yaşanan süreç göz önüne alındığında en temel hata, AKP iktidarının terör örgütleriyle yakın ve tehlikeli ilişkiler kurması olarak görülmektedir. Aynı şekilde ülkemizin güvenlik bürokrasisinin fazlasıyla siyasallaştırılması ve asli sorumluluğu olan ülkenin ve milletin güvenliğini sağlamak yerine bir siyasi kadronun özel örgütü görüntüsü vermesi ciddi zafiyet oluşturmaktadır.

Dünyanın her yerinde güvenlik ve istihbarat teşkilatlarının ilk vazifesi önleyici tedbirler almaktır. Devletin istihbarat ve güvenlik teşkilatını itfaiye teşkilatından ayıran önleyici olmalarıdır. Aksi takdirde yangın çıktıktan sonra söndürmeye çalışan itfaiye gibi davranarak terör olaylarının önü alınmaz. Türkiye'de son yıllarda yaşanan çok sayıda büyük ölümlü terör eylemleri, güvenlik ve istihbarat teşkilatlarımızın ne yazık ki sınıfta kaldığını göstermektedir. Ankara'da Ulus ve Kumrular'da, Reyhanlı'da ve Tren Garı'ndaki vahşi terör saldırılarını önceden öğrenerek tedbir alamayanlar, facia sonrasında sorumluyu bulsalar bile devletin caydırıcılık gücü yitirilmekte ve tekrarının önüne geçilememektedir. Türk devleti ve hükümetinin ilk görevi, ülkenin her neresinde yaşıyor olursa olsun bütün vatandaşlarının can ve mal emniyetini sağlamaktır. Her terör saldırısının ve kaybedilen canların sorumlusu, doğrudan hükümet ve güvenlik bürokrasisidir.

Reklam
Reklam

'İÇİŞLERİ BAKANI'NIN AÇIKLAMASI TAM BİR DEVE KUŞU POLİTİKASI'

Tren Garı'nda 100'e yakın ölü ve 400 yaralı varken, İçişleri Bakanı'nın 'Herhangi bir güvenlik sorunu yok' açıklaması tam bir deve kuşu politikasıdır. Başbakan ve bütün sorumluların tek yapabildiği mazeret üretmekten ibarettir.

Dün açıklama yapan Selami Altınok şunları demişti:

Patlamayla ilgili güvenlik zaafiyeti olduğu iddialarını yalanlayan Altınok, "Miting alanının etrafı bariylerlenmiştir. Miting alanının içine girişlerde arama yapıalcaktı. Bu patlama miting alanına yürüme esnasında meydana gelmiştir. Ankara Valiliğimiz ve Ankara Emniyetimiz mekan ve zemin aramalarını yapmıştır. Onun için mitingle alakalı bir güvenlik zaafiyeti olduğunu düşünmüyorum" dedi.

Başkentin göbeğinde terör saldırısıyla vatandaşların katledilmesine engel olamayan Davutoğlu, bir başbakan olarak sorumluluğu üstlenmek yerine mazeretlerin arkasına saklanması suçluluk psikolojisidir. Türkiye'yi 13 yıldır yöneten bu siyasi kadro, terör yılanıyla yatağa giren bir gün ısırılacağını hesap edememiştir. AKP hükümetleri yıllardır terörle mücadele görevlerini layıkıyla yapsalardı, sıfırlanmış terör belasının Türkiye'de yeniden hortlaması mümkün olmazdı. En azından açılım ihanetiyle bölücülüğe göz yummasalar, güvenlik güçlerimizin görevlerini yapmalarına müsaade etseler terör bu kadar rahat hareket edemezdi. Orduya kumpasa, emniyeti dağıtmaya, istihbaratı siyasallaştırmaya çalışmasalar Türkiye zaafa düşmez, ne askerimiz polisimiz, ne de sivil vatandaşlarımız canından olmazdı."

Reklam
Reklam

MHP Teşkilat İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin, Türkiye'yi yönetme yerine rejim ve sistemle hesaplaşmaya çalıştığını öne sürdüğü AK Parti zihniyetinin, Türkiye'yi büyük devletleri ve onların taşeronu terör örgütlerinin açık hedefi haline getirdiğini anlattı. Çetin, şöyle devam etti;

"Gösterilen yalancı baharın aksine arka planda her şeyin kötüye gittiğini fark eden milletimizin ferasetiyle tek başına hükümet yetkisi verilmeyen AKP kadroları, her şeye rağmen iktidar gücünü bırakmamak için Türkiye'yi zorla yeni bir seçime sürüklemiştir. MHP lideri Devlet Bahçeli, Türkiye'nin güvenlik sorunları nedeniyle yeniden seçim yapılmasının yaratacağı sıkıntıları bizzat Ahmet Davutoğlu'na anlattığı halde, mesele sanki sadece sandık güvenliğiyle sınırlı gibi gösterilerek seçime gidilmiştir. Oysa bugün Türkiye'deki güvenlik sorunu başkent Ankara'nın göbeğinde kendini hissettirecek boyutlara ulaşmıştır. Aylardır bölücü teröre sayısız şehit verildiği halde, terör belası başkente kadar ulaşınca devletin yönetilmediği açıkça ortaya çıkmıştır. Bir sonuç vermeyen Saray'daki güvenlik toplantılarının göstermelik olduğu ve ülke güvenliği için mi yoksa kendi akıbetleri için mi tedbir geliştirildiği şüpheleri yaygınlaşmıştır. Ülke yönetimini ellerinde tutan Saray merkezli dar kadro, kontrolü kaybetmeye ve güvenilirlikleri sorgulanmaya başlayınca muhalefet üzerinden meşruiyet arayışına girmiştir. Türkiye'nin yaşadığı kaos ortamı öylesine büyüktür ki, muhalefetle yapacakları hiçbir görüşme yaşanan olaylardaki sorumluluklarını azaltmayacaktır.

Reklam
Reklam

''AZGINLAŞAN TERÖRÜN SORUMLUSU ERDOĞAN VE DAVUTOĞLU'DUR''

Terörle mücadele konusunda izlediği hatalı politikalarıyla güven vermeyen Ahmet Davutoğlu'nun görüşme talebi partimiz tarafından samimi bulunmamıştır. Bugüne kadar MHP'nin yaptığı hiçbir uyarıyı dikkate almayan, tavsiyelerimizi uygulamak yerine MHP'yi suçlamayı tercih eden Ahmet Davutoğlu ve önceki genel başkanları Tayyip Erdoğan, azgınlaşan terörün sorumlularıdır. Güvenlik sorunu nedeniyle ülkenin acil bir hükümete ihtiyacı olduğu düşüncesiyle hazırlık yapan MHP'yi 'hayırcı' ilan edecek kadar gözlerini karartan ve seçim bahanesiyle kaosa fırsat verenler bu isimlerdir. İktidarı paylaşmamak için Sayın Bahçeli'yle yaptıkları görüşmeyi dahi çarpıtarak kendileri için siyasi kazanç arayanların güvenilirliği yoktur. MHP'nin 'hayır'ının hükümet kurmaya karşı olmadığını şimdi anlamışlar mıdır? MHP'nin Türkiye'yi normalleştirmek için terörün kaynağı açılım süreci ile hırsızlık ve yolsuzluğu bitirmeyi, anayasayı hiçe sayarak devleti işlemez hale getiren Saray'ı normal sınırlarına çekmeyi amaçladığı şimdi apaçık ortaya çıkmıştır."

Reklam
Reklam

Başbakan Davutoğlu'nun dün yaptığı görüşme çağrısına Bahçeli'nin yanıt vermesini değerlendiren Çetin; Genel Başkan Devlet Bahçeli'nin Başbakan Ahmet Davutoğlu'nu ülkede güvenliğin sağlanamadığı ve terörle mücadelenin yapılmadığı hususunda defalarca uyardığını söyledi. Çetin, şunları ekledi:

'BAHÇELİ'NİN UYARILARI DİKKATE ALINSAYDI BUNLAR YAŞANMAZDI'

"Kişisel iktidarlarını sürdürmek için ülkeyi kaos ve terör ortamına sürüklemek yerine, Bahçeli'nin yaptığı uyarıları zamanında dikkate alsalar bütün bu acılar yaşanmazdı. Davutoğlu testi kırıldıktan sonra ve toplumsal infial korkuyla muhalefetin arkasına saklanacağına, uyarılarımızı hatırlamalı ve sorumluluklarını yerine getirmelidir. Milliyetçi Hareket Partisi'nin bölücü terör başta olmak üzere her türlü teröre karşı milli birlik ve bütünlükten yana tavrını milletimiz bilmektedir. MHP terörü ve teröristi lanetlediği gibi, terörü destekleyenlerin ve teröre göz yumanların da en büyük düşmanıdır. Terör meselesine bütüncül bir şekilde yaklaşılmadıkça, yani terörü yapanlar kadar destekleyen güçlerle de mücadele edilmedikçe kesin sonuç alınması mümkün değildir. Türkiye yeniden gerçek bir millet ve tek vücut olduğunu hatırlamalı, her türlü ayrılıkçı ve ayrıştırmacı politikalara karşı tavrını göstermelidir. Devlet hukuk zemininde görevini yapar hale getirilmeli, başta güvenlik ve yargı birimleri olmak üzere bütün organlar anayasadan aldıkları yetkilerini tekrar kullanmaya başlamalıdır. Görevlerini yapmayanlardan hesabı ise canı yanan bu millet en kısa zamanda mutlaka soracaktır."

Reklam
Reklam

(DHA)

Anahtar Kelimeler: