Yeniçeri, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, BDP heyetinin son İmralı ziyaretine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Türkiye’de yönetimin defakto olarak Ankara’daki Erdoğan otoritesi ile İmralı’daki Öcalan otoritesi arasında paylaşılmış durumda olduğunu savunan Özcan Yeniçeri, “İmralı’daki müebbede hükümlü terörist, AKP tarafından Türk siyasetine fiilen taşınmış durumdadır” dedi.
AK Parti hükümetinin terörü İmralı’daki cinayet şebekesinin başıyla görüşerek çözme kararının doğal olarak bir ‘al-ver’ sürecini beraberinde getirdiğini ifade eden Yeniçeri, “Hükümet ve Başbakan, bütün umudunu İmralı’daki katliamcı başına bağlamıştır. AKP’li yetkililer can kulağıyla İmralı’dan gelecek habere kilitlenmiş durumdadır” diye konuştu.
Başbakan Erdoğan’ın milliyetçiliğe ilişkin açıklamalarına da tepkisini yineleyen Yeniçeri, Kurtuluş Savaşı’nda işgalci güçlerle işbirliği yapanların söylemleri ile Başbakan Erdoğan’ın söylemlerinin örtüştüğünü söyledi. O dönemde Divitli Eşref Hoca’nın ‘İngilizlere meydan okumak en büyük küfürdür’ dediğini belirten Yeniçeri, “Başbakan Öcalan da. Demek ki oraya doğru gidiyor, alıştırdılar. Başbakan Erdoğan da ‘Obama’ya meydan okumak küfürdür’ diyor” dedi.
Başbakan Erdoğan’ın Türk bayrağına da ‘Türkiye bayrağı’ demeye özel bir özen gösterdiğini belirten Yeniçeri, “Başbakan Erdoğan bu tavırları ve Türk milliyetçiliğini ayak altına alma arzusunu İstiklal Savaşı sırasında ortaya koymuş olsaydı 150’likler listesinin başına yazılırdı” dedi.
Başbakan Erdoğan’ın hem ‘Kürt, Türk, Çerkez, Gürcü, Laz’ kelimelerini ağzından düşürmediğini hem de etnikçiliğe karşı olduğunu söyleyen Yeniçeri, “Etnikçiliğe karşı olanlar etnisiteleri kışkırtmazlar, etnik vurgu yapan konuşma yapmazlar” şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan’ın milliyetçilik ve ırkçılık arasındaki farkı bilmediğini belirten Yeniçeri, “Milliyetçilikle ırkçılığı ayıramıyorsan, o makamda niye oturuyorsun diye sorarlar” dedi.
**“MİLLETİ RAHATLATACAK BİR ŞEY ÇIKMAZ”**
Gazetecilerin sorularını da cevaplandıran Yeniçeri, Öcalan’ın Avrupa ve Kandil’e mektup gönderdiğine ilişkin haberlerin hatırlatılması üzerine, şunları kaydetti:
“Zaten bu öteden beri sürdürülen bir şey. Aslında konuşulmuş, kotarılmış ve aynı zamanda mutabakata varılmış konular bunlar. Bu hususlar konusunda herkes rolünü oynar gibi yapıyor. Öcalan ile görüşmeler açıklanmadan önce bütün bu trafik yaşandı. Açık bir şekilde Kandil’in söyledikleri de belli, Brüksel ya da Oslo’daki zatların söyledikleri de belli. Buradan bir sonuç çıkacağını zannedenler, bu gerçeği kavramayanlardır. Bir omuzda iki baş, bir kında iki kılıç olmaz. Kılıcı kınına kılıç kor. Bir gücü dengelemek istiyorsanız, o gücü etkisiz hale getirecek başka bir güçle karşısında olacaksınız. Egemenlik yalvarma yakarma, alttan alma, teslim olma, verip kurtulma meselesi değildir; egemenlik bir irade meselesidir. Bir ülke üzerinde egemenlik iddia ediyorsanız, bedeline katlanacaksınız ve ona yönelik tehlike ve tehditleri mektupla da İmralı’daki çete başının inisiyatifine ya da PKK terör örgütünün adaletine sığınarak barış getiremezsiniz, kardeşlik getiremezsiniz. Geçici bir silah bırakma gelse bile azıcık beyni, zekası olan biri şunu söyler; dağda 5 bin PKK’lı var, 3 binini çeker Kuzey Irak’ın içine, 2 binini kuzey Suriye’ye, zamanı geldiğinde de aktifleştirir dağa çıkarır. Bunun arkası gelmez, verip de kurtulacak, yapıp da sonuçlandıracak bir mesele değildir. Buralardan çok propagandanın çıkacağını ama büyük çaplı milleti rahatlatacak bir şeyin çıkacağına şahsen inanmıyorum.”
**“HİÇ BİTMİYOR BAŞBAKANIN SÜRECİ”**
Başbakan Erdoğan’ın ‘Türkiye’deki teröristler sınırdan ikinci bir ülkeye gittiği anda süreç fiilen başlamış demektir’ açıklamasını nasıl yorumladığının sorulması üzerine Yeniçeri, “Çok safça bir değerlendirme olarak bakıyorum. ‘Teröristler gitmeye başladı, süreç başladı’. Hiç bitmiyor Başbakanın süreci, açılımları hiç bitmiyor. Kevgir gibi etti memleketi, giren belli değil çıkan belli değil. Ama Sayın Başbakan habire ‘başladı gitti, başladı geldi’. Allah rızası için bu Başbakana düşecek bir söz müdür? Bu teknik bir iştir. Bu işi yürüten MİT’in unsurları vardır, 5. sınıf bir MİT mensubu işi yürütür. PKK mensubu bir tavır koyacak, bir laf söyleyecek; Başbakan devreye giriyor, Cumhurbaşkanı onu tamamlıyor. Ayıptır ayıp. Bir ülkenin haysiyetini, onurunu ayakaltına düşüren açıklamalardır bunlar. Başbakan artık ‘İmralı’ya şu gidecek, bu gidecek, bakalım ne diyecekler, hele bir gelsinler bakalım, sınırı geçtiği zaman süreç başladı, bitti’ meselelerini bırakması lazım. PKK terör örgütüne zeytin dalı uzatarak, barış manifestoları yazarak bu işi yapamayacağını Başbakanın görmesi ve anlaması lazım” şeklinde konuştu.
İHA