Uzmanlar, mide kanseri belirtilerinin genellikle erken dönemde ortaya çıkmaması ve ileri evrede gelişen yakınmaların ‘hazımsızlıktandır’ düşüncesiyle hafife alınarak hekime başvurulmamasının mide kanseri teşhisini geciktirdiğini söylüyor. Oysa cerrahi yöntemler, kemoterapi ve immünoterapi tedavisindeki gelişmeler; erken dönemde yakalandığında, mide kanseri tedavisinde başarı ve umutları artırıyor. Acıbadem Fulya Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Deniz Atasoy mide kanserinin aslında önlenebilir bir kanser türü olduğuna dikkat çekerek, ”Beslenme ile yaşam alışkanlıklarımızda alacağımız önlemlerin yanı sıra sigarayı bırakarak ve egzersizi sürekli hale getirerek mide kanserinden korunmamız mümkün. Ayrıca mide kanserinin erken dönemde tespit edilmesi için mide şikayetleri olan bireyler mutlaka bir hekime başvurmalı.” diyor.
Mide kanseri erkeklerde daha sık görülen bir kanser türü. Kadınlarda salgılanan östrojen hormonunun mide kanserinden koruduğu öne sürülüyor. Aile öyküsünün de önem taşıdığı mide kanserinde, 10 hastanın 6'sı 65 yaşından büyük oluyor. Doç. Dr. Deniz Atasoy, midede ülser yapan Helikobakter Pilori mikrobunun uzun dönemde kansere yol açabildiğini belirterek, “Ancak midesinde bu mikrobu barındıran her hasta mide kanseri olacak anlamına gelmemeli. Ülkemizde yüzde 60 gibi yüksek bir oranda görülse de, bu hastaların sadece yüzde 1-3’ünde mide kanseri tespit ediliyor. Bu bakterinin tedavisi ise mide kanseri riskini azaltıyor. Ayrıca kronik gastrit ve mide polipleri de risk oluşturan diğer faktörlerdir.” diyor. Bunların yanı sıra tuzlu, tütsülenmiş ve mangalda yanmış gıdalar; salam ve sosis gibi işlenmiş etler; aflatoksin içeren gıdalar (bazı küf türleri tarafından üretilen toksinler); sigara ve alkol tüketimi de riski artıran diğer etkenleri oluşturuyor.
Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Deniz Atasoy, mide kanserinin erken dönemde genelde hiçbir belirti vermeden sinsice ilerlediği uyarısında bulunuyor. İleri evrede belirti verdiğinde ise karında gaz, şişkinlik, bulantı, mide bölgesinde ağırlık hissi veya erken doymanın yanı sıra yemeklerden sonra mide bölgesinde gelişen ağrı gibi ‘hazımsızlık’ şikayetleri ilk belirtileri olabiliyor. Kanser yemek borusuna yakın yerde ise ‘yutma güçlüğü' yaşanabiliyor. Kilo kaybı ve iştahsızlık genelde geç dönem bulgularını oluşturuyor. Mide kanaması da görülebiliyor. Doç. Dr. Deniz Atasoy, hemen herkesin sıkça karşılaştığı bu belirtilerin ‘hazımsızlıktandır’ düşüncesiyle ihmal edilmemesi gerektiği uyarısında bulunarak, “Mide yakınmaları gelişen bireylerin kendi kendilerine mide ilaçları kullanmaları mide kanserinin teşhisinde gecikmelere neden olabiliyor. Dolayısıyla mide şikayetlerinde mutlaka bir hekime başvurulmalıdır.” diyor.
Mide kanserinden korunmak için yapılması gerekenleri anlatan Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Deniz Atasoy, 12 önlemi şöyle sıraladı:
Mide kanseri çok erken evre hariç, sistemik bir hastalık olarak nitelendiriliyor. Yani, tüm vücudu tutuyor. Bu nedenle ameliyat tedavinin sadece bir aşamasını oluşturuyor. Diğer aşaması ise kemoterapi tedavisi. Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Deniz Atasoy, “Cerrahi yöntemlerin sürekli gelişmesinin yanı sıra kemoterapi tedavisi de geliştikçe mide kanseriyle mücadelede başarılar ve umutlar artıyor. Tüm evreler için 5 yıl hayatta kalma oran yüzde 32’dir. Erken evrelerde ise bu oran yüzde 70’e yükseliyor.” diyor.
Mide kanserinin kesin tedavisinin ise ameliyat olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Deniz Atasoy, şöyle devam ediyor: “Eskiden genellikle ameliyat sonrası verilen kemoterapiler günümüzde artık hastalığın yaygınlığına göre ameliyat öncesi de uygulanıyor. Eğer hastalık mide dışına taştıysa tedaviye önce kemoterapiyle başlanıyor. Tedaviden alınan yanıta göre ameliyata başvuruluyor. Bazı durumlarda ışın tedavisi olarak bilinen radyoterapi de gerekebiliyor. Akıllı ilaçlar ve immünoterapi gibi farklı ilaç tedavilerinden de mide kanserinde olumlu sonuçlar alınıyor. Cerrahi alanda yaşanan yeniliklerden biri; midenin alınmasıyla birlikte aynı anda D2 lenfadenektomi uygulanması, yani lenf bezlerinin çıkartılarak temizlenmesi işleminin de yapılmasıdır. Mide kanserinin muhtemel yayılma yeri olabilecek lenf düğümlerinin çıkartılması ile ameliyat sonrası hastalığın tekrar etme veya uzağa sıçrama riski azaltılıyor. Yapılan bilimsel çalışmalarda; mide kanserinde D2 lenfadenektomi uygulamasının ömrü uzattığı gösterilmiştir.”