Batı toplumunun yüzde 20’sinde reflü olduğunu aktaran Medicana International İstanbul Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Ebubekir Şenateş, Türkiye’de bu oranın yüzde 23 olduğunu aktardı. Reflü hastalığı ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi veren Prof. Dr. Şenateş, “Reflü, mide içeriğinin, belirli bazı semptomlar ve komplikasyonlara yol açacak şekilde yemek borusuna geçmesidir” diye konuştu.
Prof. Dr. Ebubekir Şenateş, bir hafta içinde 2 veya daha fazla gün yemek borusunda hafif yanma veya ciddi yanma hissi olursa reflü hastalığının belirtisi kabul edileceğini belirterek, “Reflünün diğer semptomları yutma zorluğu, göğüs ağrısı, yemek borusunda takılma hissi, ağrılı yutma, seyrek olarak bulantı ve kronik öksürük, seste kabalaşmayı kapsar. Yutma zorluğu reflüye bağlı özofajitte olabildiği gibi, yemek borusunda darlık olmasına bağlı da olabilir. Reflüye bağlı göğüs ağrısı kalp ağrısını taklit edebilir ve göğüste, yemek borusunda yanma, sırta, çeneye ve kola yayılan bir ağrıdır. Bu ağrı birkaç dakikadan saatlere kadar sürebilir, kendiliğinden veya anti-asit ilaçlarla geçebilir” ifadelerini kullandı.
Yemek borusunda ve yemek borusu dışında meydana gelenler olmak üzere reflü komplikasyonlarının ikiye ayrıldığını söyleyen Prof. Dr. Şenateş, “Tipik şekilde semptomları olan kişilerde, daha ileri tetkik yaptırmadan bu semptomlara bakılarak tanı konulabilir. Ancak hastalarda; kilo kaybı, yutma zorluğu, ağrılı yutma, birinci derece akrabasında mide-bağırsak kanseri tanısı olması, iştahsızlık, kusma, uykudan uyandıran ağrı, ağızdan veya makattan kan gelmesi, 60 yaşında veya daha sonra yeni gelişen dispepsi olması gibi alarm semptomları varsa tetkik yapmak gerekir” dedi.