Anatomi ve Akupunktur Tedavi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Dündar Kaçar, migren hastalarının akupunktur tedavisinde yüzde 95-97 oranında başarı sağlandığını söyledi.
Akupunktur tedavisinin 5 bin yıldır uygulanan tamamlayıcı tıp yöntemlerinden biri olduğunu ifade eden Yrd.Doç. Dr. Dündar Kaçar, "Antalya'da,haziran ayında eğitim araştırma hastanesinde polikliniğimizi açtık. Yoğun bir şekilde hastalarımız bizi tercih ediyor. Seanslarımız ücretlidir. Her seans 50 lira. Hastalarımız 10 seans sonunda yüzde 80 tedaviden fayda görüyor. Bize başvuran hastaların bir çoğu kilo verme, sigara bırakma, bel ve boyun ağrısı şeklinde oluyor. Genelde kronik hastalığı olanlar polikliniğimize başvuruyor. Eğer bir kişi sırf başı ağrıyorsa, akut bir hastalığı varsa biz bu hastaları muayeneye almıyoruz. Önce biz onları gerekli birimlere gönderiyoruz. Uzman doktorlar tarafından gerekli tetkikleri yapılıyor. Tedavileri veriliyor. Tedaviden bir sonuç alamazlarsa bu kişileri akupunktur tedavisine alıyoruz. Akupunkturun ağrılar da yüzde 70-80 oranında bir etkinliği var. Kilo verme ve sigara bırakmak isteyen hastalarımız da başarı oranında yüzde 75'lik bir orana sahip” dedi.
"MİGREN HASTALARINDA YÜZDE 95-97 ORANINDA BAŞARI”
Akupunktur tedavisi denildiği zaman migren hastalarını ayrı bir yere koyduklarını dile getiren Yrd.Doç. Dr. Dündar Kaçar, başarı oranlarının yüzde 95-97 olduğunu belirterek "Öncelikle biz, migren hastalarının akupunktur tedavisi almasını istiyoruz. Yani bir nörolog uzman doktor tarafından migren teşhisi konmuş bir hasta hemen hemen her hafta hastanelerin acil servislerine koşuyor. Ağrısı olan, kusma şikayeti olan hastalar akupunktur tedavisiyle 10 seansta tedavi olduktan sonra yaklaşık 40-50 gün içerisinde hastaların ağrıları olmuyor. Bu dönemde hasta hiçbir şekilde ağrı kesici, migren ilaçları almadığı için dışarıdan kimyasal almamış oluyor. Akupunktur iğneleri sonuçta hiçbir şekilde kimyasal içermeyen kuru steril iğneler. Bundan dolayı biz migren hastalarında yüzde 95-97 oranında etkinlikle başarı sonuçlar alıyoruz. Migren hastalarının akupunktur tedavisi almasını istiyoruz" şeklinde konuştu.
"ANTALYA'DA KAMU HASTANELERİ ADINA İLK”
Akupunktur tedavisinin Antalya'da kamu hastaneleri adına ilk olduğunu söyleyen Anatomi ve Akupunktur Tedavi Uzmanı Yrd.Doç. Dr. Dündar Kaçar, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Diğer hastanelerimizde herhangi bir akupunktur polikliniği yok. Antalya'ya ise Türkiye'de Ankara ve İstanbul gibi merkezlerden sonra geldi. Zaten tamamlayıcı tıp yöntemlerini Sağlık Bakanlığı şubat ayında tanıdı. Tanıdıktan sonra geçen ekim ayında yönetmeliğini çıkardı. Bundan sonraki süreçte bu tamamlayıcı tıp yöntemlerinin tüm ülkede yaygınlaşacağına inanıyorum. Hastalara da çok faydalı olacak.''
Akupunktur tedavisinin uzak doğu tıp yöntemlerinden geldiğini ifade eden Kaçar, tedaviyi iki yönlü ele aldıklarını söyledi. Akupunktur da tedavinin etkinliğinin batı tıp yöntemleriyle açıklanamadığını anlatan Kaçar, sözlerini şöyle sürdürdü: "Çünkü, Uzak Doğu tıp yöntemlerinde insanın vücudunda meridyenlerin olduğu, bu meridyenlerin tetik noktaları olduğu, bu tetik noktalar belli süreler, belli aralıklarla iğnelendikten sonra kişiye faydalı olduğu görülmüş. O yüzden tedavinin etkinliği aslında sinirsel bir impus diyebiliriz. Fakat bu batı tıbbına göre. Uzak doğu tıbbına göre ise, insanda bu meridyenlerde dolaşan çiğ dediğimiz sıvılar var. Hayat enerjimiz var. Bu hayat enerjisindeki akışı sağlayarak hastalar bu tedaviden etkin bir yarar görüyor. Tedaviyi iki yönlü yapıyoruz. Hem vücut akupunkturu, hem de kulak akupunkturu şeklinde.”
"İĞNELERİN HİÇBİR ZARARI YOK”
Akupunktur tedavisinde kullanılan iğnelerinin hiçbir zararı olmadığını söyleyen Anatomi ve Akupunktur Tedavi Uzmanı Yrd.Doç. Dr. Dündar Kaçar, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Hiçbir yan etkisi yok. Ama biz yine hastalara şunu söylüyoruz. Bu iğneler çok ince saç teli kadar iğne olduğu için hastaları bilgilendiriyoruz. Nadir de olsa iğne yapılırken kırılma ihtimali ya da deri altında kızarıklık olduğunu ama bir iki gün içerisinde geçtiğini belirliyoruz. Akupunktur yapmaya engel herhangi bir durum yok. Birkaç istisnai durum var. Bir kişi de kanama diyatezi varsa, kanama bozukluğu varsa, çok ağır bir hastalığı varsa, kanser hastasıysa bu vakaları çok iyi değerlendirdikten sonra tedaviye alıyoruz ya da almıyoruz.”