İSTANBUL (AA) - Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, "Kanal İstanbul" projesinde devletten, bütçeden, hazineden bir kuruş para çıkmayacağını belirterek, "Yap-işlet-devret modeliyle finanse ediliyor. Geçen bütün gemilerden para alacağız. Çünkü Montre Boğazlar Sözleşmesi, Kanal İstanbul'u kapsamıyor. Gerçek anlamda 1936 yılında kaybettiğimiz hükümranlık haklarımızı tekrar bu projeyle elde edeceğiz." dedi.
Bakan Canikli, AK Parti Tuzla İlçe Teşkilatı'nda yaptığı konuşmada, muhalefetin cumhurbaşkanı adaylarının seçim vaadi olarak, Türkiye'nin ilerlemesine, gelişmesine, büyümesine ve dünyanın bugün en çok dikkat çeken ülkelerinden biri olmasına neden olan yatırımları durduracaklarını açıkladığını belirterek, "El birliği, söz birliği etmişçesine Türkiye'nin son derece önemli, son derece stratejik, dünyanın dikkatini çeken bu yatırımları yatırımlarını durduracaklarını, Türkiye'yi tekrar eski karanlık günlerine döndüreceklerini söylüyorlar. Onun için 24 Haziran'da bunların hepsini kaleye geçirmemiz lazım, bir daha dönmemek üzere." ifadelerini kullandı.
24 Haziran'da diğer seçimlerden farklı bir propaganda yönteminin yaşandığını anlatan Canikli, sözlerine şöyle devam etti:
"(Yıkacağız, kapatacağız, yok edeceğiz.) Meral Akşener'in durdurmayı taahhüt ettiği 'Kanal İstanbul' projesi, son yıllarda bu ülkede geliştirilen en mükemmel, stratejik projelerden bir tanesi. Bu projeyle biz tekrar boğazlarda Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile kaybettiğimiz hükümranlık haklarımızı tekrar geri alacağız. O sözleşmeye göre, boğazlarda hiçbir söz hakkımız yok, hiçbir şey yapamıyoruz. Savaş gemileri dahil, bütün trafik serbest. Müdahale edemiyoruz, yönlendiremiyoruz, hatta zorunlu kılavuz kaptan almalarını bile sağlayamıyoruz. Ücret de almıyoruz zaten. Boğazı kirletiyorlar, ona ceza bile kesemiyoruz. Çok büyük tehdit teşkil ediyor."
Meral Akşener'in, projenin nasıl finanse edileceğinden haberinin olmadığını savunan Canikli, "Bu projede devletten, bütçeden, hazineden bir kuruş para çıkmayacak. Yap-işlet-devret modeliyle finanse ediliyor. Geçen bütün gemilerden para alacağız. Çünkü Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Kanal İstanbul'u kapsamıyor. Gerçek anlamda 1936 yılında kaybettiğimiz hükümranlık haklarımızı tekrar bu projeyle elde edeceğiz. İstanbul tehdit altında olmaktan kurtulacak. Çünkü istediğimize geçit vereceğiz, istediğimizi durduracağız." değerlendirmesinde bulundu.
"3. Havaalanı inşaatını durduracağım" söylemlerine de değinen Canikli, şunları kaydetti:
"3. Havaalanı inşaatı da Türkiye'nin, dünya havacılık sektöründe payını yükseltmesinin önünü açacak muhteşem projelerinden bir tanesi. Bu projenin durdurulması birilerinin işine yarıyor ama Türk milletinin, Türkiye'nin işine değil, Almanya'nın işine yarıyor. Özellikle Alman resmi havayolu şirketi Lufthansa, son yıllarda Türkiye'nin bu alana çok hızlı girmesiyle kan kaybetmeye başladı. Böyle bir yatırımın durmasını istemek, Almanya'nın ve Lufthansa'nın sözcülüğünü yapmak anlamına gelir. 'Kanal İstanbul' projesinin durdurulmasını talep etmek, boğazlardan tankerleri ücretsiz olarak geçen ülkelerin menfaatini korumak anlamına gelir."
Bakan Canikli, gelecek dönemde çok daha güçlü bir şekilde yeni stratejilerin geliştirileceğini belirterek, "Bütün bu seçimlere baktığımızda, estirilmeye çalışılan, sanal siyasi havaya kesinlikle bakmayın. Onların gerçeklikle alakası yok. Bu da onların bugüne kadar uyguladıkları manipülasyon yöntemlerinden bir tanesi. O yüzden bunların hiçbir geçerliliği yok. Algı oluşturmak suretiyle insanların siyasi tercihlerini etkilemeye yönelik son derece siyasi etik dışı bir harekettir." diye konuştu.
\
- "Bir daha nefes alamaz hale gelecekler"
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Ataş da muhalefetin "Bu ülkenin hayrına 16 yıldır yapılan şeyleri nasıl engelleriz ve bu ülkenin geleceğiyle ilgili vizyon çizen 2023 hedeflerini, 2053 hedeflerini ortaya koyan partinin yükselişini nasıl engelleriz"in derdi içinde olduğunu söyledi.
Millet İttifakı'na değinen Ataş, "Bu ittifakın içerisindeki siyasi liderlerin hepsi, 'AK Parti'nin yaptığı projeleri nasıl engelleriz?', bunun hesabını yapıyorlar ama inanıyorum ki, 24 Haziran'da millet onların önlerine öyle bir engel koyacak ki bir daha nefes alamaz hale gelecekler." dedi.
24 Haziran seçimlerinin, Türkiye'nin gelecek yüz yılını şekillendirecek önemli bir seçim olduğunu vurgulayan Ataş, "Eğer bu eşiği Türkiye aşarsa ne içeridekilerin ne dışardakilerin artık Türkiye'nin önünü kesmeye güçleri yetmeyecek. Dolayısıyla bu kalan 9 günlük süre içerisinde ulaşmadığımız insan kalmamacasına bir mücadele ortaya koymamız lazım. Böyle bir sorumluluğum var. Çünkü 24 Haziran akşamı Allah korusun bir olumsuzluk yaşanırsa bunun telafisi mümkün değil. Onun için biz milletimiz, ülkemiz için ve değerlerimiz için bugüne kadar siyaset yaptık. Bundan sonraki süreçte de daha hızlı bir şekilde bu yolculuğumuz sürdürmenin başlangıcı olacak 24 Haziran." ifadelerini kullandı.
Muhalefetin cumhurbaşkanı adaylarının tamamının, birilerinin sözcülüğünü yaptığını dile getiren Ataş, şunları kaydetti:
"Bunlar kendi ağızlarından çıkan şeyler değil. Birileri diyor ki 'sen şöyle konuşacaksın' öyle konuşuyor. Öbürü de diyor ki 'sen şöyle konuşacaksın' öyle konuşuyor. Hep birlikte konuşuyorlar. Birisinin sloganı 'değiştir' demiş, değiştir de kimi getireceksin, kiminle bu yolculuğu yapacaksın, kiminle bu projeleri yürüteceksin? Var mı bir tane? Bu projeleri hayata getirecek bir lider var mı Türkiye'de? Yok, o halde nedir derdiniz? Dertleri başka. Gezi olaylarındaki dertleri ne idiyse bugünkü dertleri de o. 17-25 Aralık'taki dertleri ne idiyse bugünkü dertleri de o. 15 Temmuz hain darbe girişimdeki dertleri ne idiyse bugün de o, değişen hiçbir şey yok. Birisi terör örgütünün sözcülüğünü yapıyor, birisi FETÖ örgütünün sözcülüğünü yapıyor, biri de kimin sözcülüğünü yaptığı belli değil zaten."
Bakan Canikli ve Ataş, konuşmalarının ardından partiye yeni katılanlara üyelik rozetlerini taktı.