Milli Savunma Bakanı Yılmaz, Bilecik'te:

Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, "Bir değişim ve dönüşüm sürecindeyiz. Bu değişim sürecinde devlet ve toplum arasındaki ilişkiler yeni bir

Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, "Bir değişim ve dönüşüm sürecindeyiz. Bu değişim sürecinde devlet ve toplum arasındaki ilişkiler yeni bir yapıya dönüştükçe, toplum farklılıklarını tehdit olarak değil, zenginlik olarak gördükçe ve bu zenginliği de ifade ettikçe Türkiye büyür, büyük Türkiye idealine biraz daha yakınlaşmış olur" dedi. Yılmaz, Bilecik Bilim Sanat Merkezinde düzenlenen "Siyaset Akademisi Lider Ülke Türkiye Yerel Yönetimler Deneyim ve Vizyon Paylaşımı" toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin dilinden kültürüne, dininden yaşam tarzına bir çok çeşitliliği barındırdığını vurguladı. Mehmet Akif Ersoy'un, kendisinin Arnavut olduğunu söylediğini ancak İstiklal Marşını yazdığını anımsatan Yılmaz, "Dolayısıyla farklılıklarımız, zenginliğimizdir. Bir çok kültürün iç içe girdiği ve paylaşıldığı bir coğrafyada, terör ve onun oluşturduğu sorun yumağı, gündemimizin ilk maddesini teşkil etmiştir. Bu sorunu çözmeden büyük Türkiye olabilmek mümkün değildir. Bu sorun sadece bugünün de sorunu değil" diye konuştu. Terör sorununun sadece hükümete mal edilmesinin yanlış olduğunu belirten Yılmaz, şunları kaydetti: "Bugüne kadar terör ve onunla ilgili sorunlar hakkında söylenmedik bir şey kalmadı. Terör sorunu enerjimizi alıyor mu, alıyor. Can ve mal kaybına yol açıyor mu, evet açıyor ve bu terör örgütünün yurt içinden ve yurt dışından da destekçileri var mı, evet var. Fransa'da, Almanya'da, İngiltere'de, Suriye'de, Irak'ta var. En yoğun bulunduğu yer Kandil. Irak hükümeti istemese burada kalabilirler mi? Gücü yetiyor, yetmiyor o ayrı bir mesele ama kesinlikle bir kabullenme var. Bu örgüte destek veren ülkeler sorunun çözülmesini istemiyor. Türkiye'nin bölgesel liderlikten küresel liderliğe gidişinde terör sorununun ayağında bir pranga olarak durması lazım ki, Türkiye ileri gitmesin. Dolayısıyla bu sorun hakkında çok uygulamalar yapıldı. Kimi hukuka uygun, kimi değil. Köyler boşaltıldı, Mersin, Adana ve İstanbul gibi birçok yere göçler oldu." -"Farklılıkları tehdit değil, zenginlik olarak gördükçe Türkiye büyür"- Sorunun aşılması için muhalefetin sorumlu davranmadığını, çözüm önerisi getirmediğini ifade eden Yılmaz, şöyle konuştu: "1984'ten bu yana yaklaşık 40 bin insanımızı kaybettik. Maddi kaybı da 300 milyar dolar diye söylüyorlar. Kimisi de bu rakama 400, 500 milyar dolar diyor. Kimse bu sorunun 30 yıl daha sürmesini istemez. Millete sorsanız, 'siz bunun çözülmesini mi istersiniz, yoksa devam etmesini mi?' diye, 'kesinlikle bunu çözün' diyor. Başbakanımızla da bir çok şehit cenazesine katılıyoruz. Bize hep 'çözün' diyorlar. 'Nasıl çözecekseniz, çözün. Çözüm yolunu da siz bulun' diyorlar ve burada bir kırmızı çizgileri de yok. 75 milyonun hepsi bir arada yaşamak istiyor. Şimdi çözüm zamanı ve bu ülkede yaşayan herkesin huzura ihtiyacı var. Ortak talep, akan kanın durdurulmasıdır. Memleketin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine barış ikliminin gelmesidir. Bir değişim ve dönüşüm sürecindeyiz. Bu değişim sürecinde devlet ve toplum arasındaki ilişkiler yeni bir yapıya dönüştükçe, toplum farklılıklarını tehdit olarak değil, zenginlik olarak gördükçe ve bu zenginliği de ifade ettikçe Türkiye büyür, büyük Türkiye idealine biraz daha yakınlaşmış olur." -Taksim Gezi Parkı'ndaki olaylar- Taksim Gezi Parkı'ndaki olaylara da değinen Yılmaz, yaşananların normal tepki sınırlarını aştığını vurguladı. Olaylarla ilgili yapılan asılsız haberlere de tepki gösteren Yılmaz, şunları kaydetti: "Panzer altında bir kişinin öldüğü haberi yapıldı. Kimisi bir değil 20, 30, 40 kişi diye haber yaydı. Kimisi 1000 kişi diye yaydı. İtalya'daki bir olayı Türkiye'de olmuş gibi yaydılar. Neydi o olay, bir köpeğe biber gazı sıkılmış. Bunu Türkiye'de olmuş gibi gösterdiler ve yaydılar. Yine bir başkası, deniz kazasına ait görüntüyü Türkiye'de panzer altında kalmış diye haber verdi. Bunlar normal tepkinin ötesinde belli bir kesimin planlı çalışmasının ürünüdür. Yoksa bizim amacımız demokratik standartları yükseltmektir. Biliyorsunuz eskiden 1 Mayıs'lar yasaktı, kavgalar çıktığı için. Bunları bayram haline getiren biziz. Eskiden Kürtçe yasaktı. Bir bakan, 'Ben Kürt'üm' dediği için yargılandı ve ceza aldı. Sadece üç rengi, yeşil, kırmızı ve sarıyı taktı diye meclisten dışarı atılan oldu. Şimdi TRT Şeş'te 24 saat yayın yapılıyor, kimseyi de rahatsız etmiyor. Özel televizyon kanalı var. Bunun dışında yüzlerce sivil toplum örgütü var. Dolayısıyla demokrasinin çıtasını alabildiğine yükselttik, daha da yükseltmeye çalışıyoruz."

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz